Bu dönemin ülkeye en zararlı siyasetçisi Devlet Bahçeli olmalı!.. Bir söylediği diğerini tutmuyor. Önce kötülediğini sonra aklayabiliyor. Öyle sert dönüşler yapıyor ki, dönmekten kendisinin de başı dönüyor. Bu nedenle demokrasi anlayışı Bahçeli ile yan yana gelemiyor.

 

Fikri Sağlar / Birgün

 
7 Haziran seçimleri gecesi ilk sonuçlar geldiğinde AKP’nin hükümet olamayacağı belli iken ve de Meclisin tam aritmetiği oluşmadan erken seçim çağrısı yapmıştı.

 

Oysa yurttaşlar, AKP iktidarının değişmesini ve AKP’ce dışlananların oluşturduğu onarım ve eşitlik odaklı yeni bir koalisyon yönetimine onay vermişlerdi.

 

Bahçeli halkın bu talebine engel oldu. Meclisi kilitledi. Demokrasiye çelme attı.
Siyaset dışlandı. Parlamenter sistemi tartıştırdı.

 

Bu boşlukta Terör hortlatıldı. Bombalar patladı.

 
Yüzlerce insanımız öldü.
Erken seçim yapıldı. Ve Bahçeli muradına erdi.

 

1 Kasım seçimleri sonrası AKP parlamenter demokrasiye kerhen rıza gösterirken Bahçeli RTE’ye, tek adam rejimine geçmeyi önerdi.

 
Anayasa değişikliklerinden referanduma ve sonrasında ki Cumhurbaşkanlığından yerel seçimlere kadar hep AKP’nin koşulsuz destekleyicisi oldu.

 
Yaptıklarını yakından incelerseniz ülkenin yararına olan bir tek sözü, yapıcı bir hizmeti yoktur.
Milliyetçilik hamaseti üzerinden her zaman devlet ve hükümetlerin gücünden yandaşları ve kendisinin yararlanmasını bilmiştir.

 
Tank palet fabrikası Katar Ordusuna verilmiştir. Bahçeliden ses yoktur!
Varlık Fonu yani Türkiye Cumhuriyetinin tüm değerleri satılığa çıkarılmıştır Bahçeliden yine ses yoktur!
Aslında Bahçeli’yi iyi tanımak için “ne söylediğinden öte kimin yararına konuştuğunu görmeniz” gerekiyor!

 

Bunları hatırlamanın nedeni Bahçeli’nin son tehditleri!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Ekrem İmamoğlu, sosyalleşme adına İstanbul belediye başkanlarının çokça atmadığı bir adım attı.

 
İstanbul futbol takımlarının aralarında yaptıkları “derbi maçlarına” gitti.
Tribünlerdeki binlerce seyirci İmamoğlu’nu bağrına bastı.
Günlerdir yapılan haksızlığa dur demek için hep bir ağızdan “İmamoğlu’na mazbatasının” verilmesini istedi.

 
Beşiktaş/Başakşehir ile Fenerbahçe/Galatasaray maçlarında yüz bine yakın her meşrepten seyirci, demokrasi ve hukuk devletine bağlı olarak ortak bir akılla seçim sonucunun gereğini yapın dedi!
Yani bu insanlar milyonluk İstanbul’un vicdanı olarak, İmamoğlu’nu başkan ilan etmişlerdir.
Bahçeli, bu basit demokratik hakkın dile getirilmesine karşı çıkıyor. Ve İnsanları spora siyaset karıştırmakla suçluyor. Üstelik “sonucuna da katlanırlar” diyerek onları tehdit ediyor. Kimin adına?

 

 

İktidarda olduğu yıllar boyunca AKP Genel Başkanı ne zaman bir spor müsabakasına gittiyse hep tepkiyle karşılaştı.
Uluslararası karşılaşmalarda bile kabul edilmeyen böyle gösteriler yaşadı.
Bu nedenle iktidar, spor karşılaşmalarında passolig adı altında seyircinin kimliğinden oturduğu koltuğa kadar fişlendiği bir uygulamaya geçmişti.
Demokratik haklarına ve ülke sorunlarına bir sporsever olmaktan öte bir yurttaş olarak sahip çıkan seyirciyi baskı altına alarak tehdit etmek, demokrasinin yok edilmeye çalışıldığını gösteriyor.
16 gündür İstanbul Büyükşehir seçiminin sonucu türlü oyunlar oynanarak ilan edilmiyor. Bir türlü sandık sayımı bitirilmiyor. AKP/MHP İstanbul’u kaybettiğini kabul etmek istemiyor. Niye?
İstanbul, kayıtlı 800 milyar dolarlık GSMH’nin ¼ oluşturuyor. İstanbul’daki Kayıt dışı paranın ise bir o kadar olduğu biliniyor. AKP’nin varlık nedeni olan böylesine büyük paranın kaybolması AKP/MHP iktidarının sonu olacaktır. Bu nedenle gözlerimizin önünde her gün ahlaksızca sandık oyunları oynanıyor.
AKP sözcüleri bu seçimi iptal ettireceklerini ve yeniden İstanbul seçimini yaptıracaklarını her vesileyle açıklıyorlar.

 

Ancak HANGİ HAK, HUKUK VE BELGEYLE?!! Sorusuna cevap veremiyorlar!
Yeter artık!.

Eğer YSK böyle usulsüzlük, haksızlık ve hukuksuzluğa fırsat verirse, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu artık dünyaya kabul ettiremeyiz!

 

https://www.birgun.net/haber-detay/yeter-artik.html