Feyzioğlu’ndan İç Güvenlik Paketi ve parti kapatma değerlendirmeleri

Feyzioğlu’ndan İç Güvenlik Paketi ve parti kapatma değerlendirmeleri
6 Mart 2015 16:45

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, iç güvenlik paketi ve gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 5 Nisan Avukatlar Günü’nde büyük bir miting gerçekleştirerek ‘Türkiye adaletini arıyor’ yürüyüşünü başlatacaklarını belirten Feyzioğlu, İç Güvenlik Paketi’nde yer alan bazı maddelerin HDP’nin talebi üzerine revize edileceğinin konuşulduğu belirtilip bu konudaki görüşü sorulması üzerine, “Bu değişikliklerin sadece HDP’nin değil tüm toplumun talebi üzerine yapılmasını dilerim” dedi.

 

 

Balıkesir’de bulunan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, bu sabah Balıkesir Barosu’nu ziyaret etti. Kadın Hakları Komisyonu üyeleriyle bir araya gelen Feyzioğlu, ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Feyzioğlu, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kadına yönelik şiddetin artık vahşet haline geldiğini belirten Feyzioğlu, “Bu sorunu ancak erkek egemenliği zihniyetini terbiye ederek çözebiliriz. Sorunu ‘Kız çocuklarını, erkek çocuklarını ayıralım, anaokulundan itibaren ayrı okusunlar’ diyerek çözemeyiz. Erkeklere çocukluğundan itibaren kızlara bir eşya, sahip olunacak bir mal gibi bakmalarını değil, eşit olarak bakmalarını öğretmeliyiz” dedi.

 

“KADIN-ERKEK EŞİTTİR”

 

Sabah şehir turu yaptığı kentte 7 kilometre koştuğunu söyleyen Feyzioğlu, “Karşıma Şeyh Lütfullah Camii çıktı. Şeyh Lütfullah Hacı Bayram Veli’nin yoldaşı, öğrencisiydi. Hacı Bayram gibi, Hacı Bektaş gibi pirlerden öğrenecek çok şey var. Bakın tam bugüne uygun bir şey. Hacı Bektaş’a ‘Kadıncık Ana sizin eşiniz mi’ diye sorarlar. Hacı Bektaş’ın cevabı bugünün Türkiye’sindeki birilerine tokat gibidir. Hacı Bektaş ‘Kadıncık Ana benim eşim değil, eşitimdir’ der. Kadın-erkek eşittir. Atatürk Cumhuriyeti’nde bu eşitliği hala anlamayanlar yakında bunu anlayacaktır” diye konuştu.

 

‘TÜRKİYE ADALETİNİ ARIYOR’ YÜRÜYÜŞÜ

 

Bursa’da 5 Nisan Avukatlar Günü’nde büyük bir miting gerçekleştirerek ‘Türkiye adaletini arıyor’ yürüyüşünü başlatacaklarını belirten Feyzioğlu, “Bursa’dan Balıkesir’e, Balıkesir’den Manisa’ya, Manisa’dan İzmir’e yürüyeceğiz. Bütün siyasi partilerin üzerinde, herhangi bir siyasi parti sloganı, desteği ve karşıtlığı olmaksızın 77 milyonun eşit vatandaşlık ve adalet paydasında buluşması için bir yürüyüş başlatıyoruz. Amacımız toplumda farkındalık yaratmak. Türkiye’yi kucaklaştıracak olan güç demokrasidir, insan haklarıdır” dedi.

 

REVİZE İDDİALARINI DEĞERLENDİRDİ

 

İç güvenlik paketinde yer alan bazı maddelerin HDP’nin talebi üzerine revize edileceği yönündeki soruyu yanıtlayan Feyzioğlu, “Bu değişikliklerin sadece HDP’nin değil tüm toplumun talebi üzerine yapılmasını dilerim. Üç hafta kadar önce Ankara’da 33 baro başkanı buluştuk. 15-20 kadar baro başkanı da kar nedeniyle yolda kaldı, gelemedi. Meclis grup başkanlıklarını ziyaret ettik. Bu tüm ülkedeki baroların ‘yapmayın, toplumu germeyin, güvenliği demokrasiyi askıya alarak sağlayamazsınız’ diye haykırışıydı. MHP tandanslı baro başkanlarıyla MHP’ye, HDP tandanslı baro başkanlarıyla HDP grubuna gittik, CHP grubuna gittik. Siyasi partilerin üzerinde bir çalışma yaptık. Siyasi partilerin bakışları zaman zaman fazlasıyla ideolojik olabiliyor. Ancak Türkiye’nin her yerinden her köşesinden baro başkanı gelip, kendi siyasi düşüncelerinin ötesinde tamamen tersi bir siyasi partinin grup başkanvekilini ziyaret edip, iç güvenlik paketi konusunda aynı şeyi söylüyorsa bu önemlidir. Bunu dikkate alarak paketin değiştirilmesini arzu ederim. HDP ile pazarlıkla değiştirilmesi şudur; İmralı ziyaret edildi. İmralı’dan ‘bu paketi çıkarırsanız sorun yaşarız’ dendi, bu başka olaydır. Bu 77 milyonun hassasiyetini dikkate alan bir yaklaşım değildir. Ben 77 milyonun hassasiyetini dikkate alan bir yaklaşımı tercih ederdim” diye konuştu.

 

“CANLI BOMBA EYLEMLERİNİN HEDEFİNE KONDUK”

 

İç güvenlik paketinin çıkması halinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolunun da açık olduğunu belirten Feyzioğlu şöyle devam etti:

 

“İç Güvenlik paketi konusunda herkes yanlış bir siyaset yürütüyor. Burada en başta şu soruyu sormak gerekiyor. Bazı maddelere bakıyorsunuz. Türkiye’de yakında gelecekte bombalı eylemlerden büyük endişe duyulduğunu hissediyorsunuz. Bunu anlamamak mümkün değil. Canlı bomba eylemlerinden endişe duyuluyor. Şimdi bu konuyu iki başlıkta, hukuki ve hukuk siyaseti anlamında değerlendirmek gerekiyor. Hukuk siyaseti anlamında şu söylenebilir. Biz hangi sebeplerle vahşi terör örgütlerinin canlı bomba eylemlerinin hedefine konduk. Bunu mutlaka sorgulamamız lazım. Burada ağırlıklı olarak IŞİD’in bombalama eylemleri ve belki de bölücü hareketin, PKK hareketinin bombalı eylemlerinden endişe ediliyor. Siyasi iktidarın bu korkuyu, bu endişeyi, böyle parmak sallayarak ‘siz ne derseniz deyin, biz bu yasayı geçireceğiz’ demek yerine muhalefet liderlerini toplayıp ya da mecliste kapalı-gizli bir oturum yaparak, bilgilendirmesi gerekirdi.”

 

‘GÖZALTI YETKİSİ’NE ELEŞTİRİ

 

İç Güvenlik paketi içinde yer alan gözaltı yetkisini de değerlendiren Feyzioğlu, “Valiye, kaymakama, polise istediği kişiyi gözaltına alma yetkisi vermenin iç güvenlikle ne ilgisi var? Dünyanın hangi demokratik devletinde, bir ceza soruşturmasında; vali ve kaymakam, polise ‘şunu içeri alın’, ‘bu gazeteciyi içeri alın’ der. Bunun iç güvenlikle ne ilgisi var. Yetkiler, yarın öbür gün iktidarlar değişir bir başkasının eline geçer. Burada iyi düşünmek, vicdanlı düşünmek, ahlaklı düşünmek ve mantıklı düşünmek lazım. İç güvenlikle de ilgisi yoktur” diye konuştu.

 

“MOLOTOF ZATEN SİLAH” VURGUSU

 

‘Molotofkokteyli silah haline getiriyoruz’ sözünün palavra olduğunu söyleyen Feyzioğlu, “Molotof zaten silah. Polis kendisine molotofkokteyli ile saldırıp, yakmak isteyen bir göstericiye karşı zaten güç kullanma yetkisine sahip. Yetkinin ötesinde zorunluluğu var. Adam molotofkokteylini sana atacak, polis de ‘yasa bana bu yetkiyi vermiyor’ diye seyredecek. O zaman ben polise ‘o yasal yetkilerini kim anlatmadı’ diye sorgularım. Nereden çıkarıyorsunuz. Yeri gelir taş da silahtır, sopa da silahtır, bilye de silahtır, sapan da silahtır, molotof kokteyli de tabii ki silahtır. Nasıl kullanıldığına bağlıdır. İnsana zarar vermek için kullanıyorsa tabii ki silahtır. Artan oranda da güç kullanılır bunlara karşı. Ama cebinde sapan var diye alnının ortasından vururum derseniz, o zaman da kovboy çizmeli polis olur. Ciddi bir yanlış olur” dedi.

 

“HANGİ PARTİ KAPATMA HANGİ İŞE YARADI?”

 

Bir basın mensubunun seçimler öncesi CHP’nin ve MHP’nin kapatılacağı iddiasını sorması üzerine Feyzioğlu, “Bu iddialara gülüp geçiyorum. Ne diye kapatılacakmış? Türkiye’de parti kapatmalar zaten bitti. Hangi parti kapatma hangi işe yaradı? Biz parti kapatmalara hep karşı durduk. ‘Parti kapatmalar yanlıştır’ dedik. Partilerin kapatılması, partilerin içindeki demokrat ve radikal unsurların mücadelesinde radikal unsurları hep biler, demokrat unsurların ise geri çekilmesine sebep verir. Partilerin iç iktidar kavgasında radikaller hakim olur. Örneğin Adalet ve Kalkınma Partisi’ne kapatma davası açılmamış olsaydı, belki bugün Adalet ve Kalkınma Partisi daha demokrat bir parti hüviyetini kazanabilirdi. Dediğim gibi bu davalar, radikalleri, demokrasiyi içine sindirememişleri öne çıkarıyor, diğerlerini geriye itiyor. CHP ve MHP’ye açılacak kapatma davaları demokrasiyi askıya almaktır. Herhalde son kertede sayısının daha çok olduğuna inandığım akıllı insanlar bu akıl fukaralarına gerekeni söyler” dedi.

 

Balıkesir Barosu ziyaretinden sonra Feyzioğlu, baronun avukatlarından olan ve kalp krizinden ölen Sedat Marmaralı’nın Zağnos Camii’ndeki cenaze namazına katıldı. Feyzioğlu daha sonra CHP İl Başkanlığı’nı da ziyaret etti. Ziyaretin ardından Feyzioğlu, baronun eğitim ve sosyal tesislerinde genç avukatlarla bir araya geldi.