Feyzioğlu: Yeni sistemde yargıya müdahale yetkisi var!

Feyzioğlu: Yeni sistemde yargıya müdahale yetkisi var!
29 Haziran 2017 13:46

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, ‘Adalet Yürüyüşü’, yargı sistemi ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

 

 

 

Yeniçağ Gazetesi’nden Bünyamin Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, FETÖ soruşturmaları, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla gelinen yer, Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürdürdüğü “Adalet Yürüyüşü”, yargı sistemi ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

 

 

Adalet Yürüyüşü’ne yönelik eleştiriler için ne düşünüyorsunuz?

Bir kere bu faaliyet toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasıdır. Bu temel hakkın kullanılmasına izin verilmesi bir lütuf değildir. Aksine devletin bu temel hakkı kullananların güvenliğini sağlama zorunluluğu vardır. Bu temel hakkı kullananlara yönelik her türlü baskı ve tehditlerin karşısındayız. Bizim çıkış yolumuz çoğulcu-katılımcı demokrasidedir. Çünkü 15 Temmuz faciasının eşiğine demokrasiden uzaklaştığımız ve Atatürk Cumhuriyetinin demokratik taşıyıcı sütunlarını birer birer yıktığımız için geldik.

(((Referandum çalışmamız siyasi faaliyet değil, sorumluluğumuz gereğiydi. Ayrıca hiçbir siyasi partiyle bir araya gelmedik.)))

 

 

Barolar Birliği, “Adalet Yürüyüşü’ne neden katılmıyor?” eleştirileri için ne diyorsunuz?

Bu yürüyüş toplumun genelinde bir siyasi parti organizasyonu olarak algılanıyor. TBB, hiçbir siyasi parti faaliyetinde hiçbir zaman yer almamıştır. Örneğin Yargıtay Başsavcısı’nın Adalet Bakanı ile bir siyasi faaliyete katılması ne kadar yanlışsa, bizim de siyasi parti faaliyetine katılmamız o kadar yanlış olur. Eğer bir siyasi parti çatısı altında faaliyete katılacak olursak hem kanunumuza uygun davranmamış oluruz hem de sahip olduğumuz inandırıcılığı yitiririz..

 

 

O zaman, “Referandum sürecinde neden yollara düştüler?” deniyor

Referandum sürecinde halkımızı bilgilendirmek için yollara düşmemiz kanunumuzun 110. maddesinin bize verdiği bir emir çerçevesindeydi. Anayasa değişikliği konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirme sorumluluğumuz var, biz bunu yerine getirdik. Bilgilendirme çalışmamız hiçbir şekilde bir siyasi faaliyet değildi; sorumluluğumuz gereğiydi. Ayrıca hiçbir siyasi partiyle de bir araya gelerek yapmadık.

 

 

FETÖ soruşturmaları konusunda eleştiriler var.

Türkiye’de toplumu ilgilendiren her soruşturma ve dava, bizi parçalara bölüyor. Mesela belediye başkanları ya da gazeteciler terör örgütüne yardım yataklıktan tutuklanıyor; toplumun bir kısmı tribünde futbol seyreder gibi alkışlıyor, bir kısmı da yuhalıyor. Bir siyasinin damadı tutuklanıyor; toplumun bir kısmı alkışlıyor, bir kısmı günah keçisi yapıldı deniyor. Yargıya müdahale olup olmadığını bilemiyoruz. Ama buna imkânın olduğunu biliyoruz.

(((Daha önce bu belgeler yayınlanmışsa sır niteliğini kalmaz. Sınır ötesine insani yardım gönderilmesi devlet sırrı olmaz.)))

 

 

CHP’li Enis Berberoğlu’nun tutuklanması için ne düşünüyorsunuz?

Sayın Berberoğlu, Meclis kürsüsüne çıkıp konuşsaydı, gazeteciler bunu haber yapar ve kendisi de gazeteciler de hiçbir sorumluluğun altına girmemiş olurdu. Daha önce bu belgelerin bir başka gazetede aylar önce yayınlandığı ve sır niteliğini yitirmiş olduğu söyleniyor. Türkiye, sınırları ötesine insani yardım gönderdiyse bu devlet sırrı olmaz. Olsa olsa gerçek dışı haber olur. Oysa Berberoğlu’nu casusluk suçundan mahkûm etmek demek, bu kamyonlarda silah vardı söylemini kabul etmek demek. Türkiye silah gönderdiyse devlet sırrının birebir tanımına girer. Bu mahkûmiyetin çıkması sebebiyle belki siyasi iktidar memnuniyet hissediyor olabilir. Ama Türkiye’yi yönetme sorumluluğu bilincinde hareket ettiklerinde, bu durum dünyada başımıza ne iş açar diye sormaları lazımdır.