Fark – 30 Ağustos

Fark – 30 Ağustos
30 Ağustos 2020 13:56

Bugün siyasi iktidar erkanında 30 Ağustos kutlaması biraz daha vurguluydu.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Daha bir, “Bize emanetin” gibi, aslında eskiden sinir oldukları ifadeler vardı.

 

Bunun nedeni tabii, 30 Ağustos’un yıl dönümünde Yunanistan ile yaşanan sorunlar.

 

Şu anda 30 Ağustos 1922 onlara daha sıcak geliyor

 

Kendileri ile bir paralellik kuruyorlar.

 

Ki, hakikaten de şöyle bir paralellik var.

 

1922’deki hisler ile aynı hisleri taşıyor Yunanistan bugün.

 

O zaman da kendisine ait olarak görüyordu Ege’yi, Akdeniz’i, şimdi de.

 

Fakat, şöyle bir husus var…

 

Yunanistan bu psikolojisi nedeniyle 1. Dünya savaşından sonra büyük ülkelerin desteği ile işgal etti Türkiye’yi.

 

Bu dönemde henüz Osmanlı İmparatorluğu vardı.

 

Atatürk, ki, onu azam büyük yapan özelliklerinden birisidir bu aynı zamanda, memleketi işgal eden devletlere karşı çok tavizsiz savaştı ve çok zor şartlarda kazandı.

 

Ardından ama batı siyasal değerlerini tesis etti Cumhuriyet devletinin temeli olarak.

 

Bu durum, yani hem batılı devletlere karşı savaşıp, yenip, ardından çağdaş siyasal parametreleri akılcı bir biçimde uygulamak Ataürk’ün bence en ayırd edici tarihsel özelliklerinden birisidir.

 

Bir de…

 

O dönem, yani Atatürk’ün 30 Ağustos zaferini inşa ettiği dönemin öncesinin siyasal sorumluluğu Atatürk’de değildi.

 

Atatürk o dönemin külleri üzerine mermer devlet sütunları inşa etti.

 

Yunanistan o dönemde de aynı hislerdeydi, sorunu çıkarıyordu ama Atatürk sadece sorunu çözen durumundaydı.

 

Evet, Yunanistan bugün de aynı hislerle hareket ediyor.

 

Yalnız bugün geldiğimiz noktanın siyasal sorumluları içinde hükümet de var.

 

Şöyle ki…

 

Devletler arasındaki ihtilaflarda bunlardan bazıları çok derin oluyor ve çözümü asırlara yayılıyor.

 

Ve, devletler bu tür durumlarda, sorunu çözmek mümkün olmayacağı için o sorunu uyutuyor.

 

Ancak devletlerden bir tanesi genel olarak dış politikasında zora girerse ve makro siyasal dengelerde büyük hatalar yaparsa, o zaman diğer devlet bunu fırsat olarak kullanıyor.

 

Sahneye bir de başka bir devlet veya birden fazla devlet girerse ve o devlete arka çıkarsa, bu sefer diğer devletin etrafındaki baskı ve zorluk artıyor.

 

Yunanistan şu anda aynen bunu yapıyor.

 

Türkiye 1999’da aday adaylığı statüsü aldıktan ve siyasal reformları gerçekleştirdikten sonra Yunanistan için bugün yaptıklarını yapmak mümkün değildi pek.

 

Türk ekonomisi de yükselişe geçmeye başlamıştı zaten 2001 senesinden hemen sonra.

 

Fakat ardından izlenen politikalar dış dünyada Türkiye’yi gitgide daha fazla siyasal olarak güç ve prestij kaybına sürükledi.

 

Bir sürü devlet Türkiye ile, daha doğrusu mevcut siyasal iktidarla çelişkiye girdi ve adeta düşmanlaştı.

 

Mesela Ortadoğu’da izlenen yanlış politikalar Mısır’ı Yunanistan’a itti.

 

Macron zaten Türkiye dostu değil ama Türkiye’nin evrensel demokrasi değerlerinden uzaklaşması Fransa’ya AB içinde geniş manevra alanı yarattı.

 

Normalde Fransa AB içinde pek bir şeye yarayan bir ülke değil aslında, bilhassa da 2000’lerden sonra.

 

Bugün ama tutkulu bir Türkiye karşıtı ve buna zemini var.

 

Hatta o kadar ileri gidebiliyor ki Macron, geçen gün diyor ki, “Türkler sözden değil, eylemden anlar”

 

Yani Akdeniz ve Ege’de zorla yaptırmak gerekir isteklerimizi diyor, Macron.

 

Fransa’yı yönetemiyor olmasının üstüne bir de, günlük 7 bin Covid-19 vakasıyla Macron pek fazla da açılamaz ama yine de çok aktif Türkiye’ye karşı.

 

Ama ona bu fırsatı Türkiye’yi ordan oraya savuran siyasi iktidar verdi.

 

Bu bakımdan 30 Ağustos 1922 koşulları ile 2020 koşulları arasındaki farkı ve bu farkın sebebini de unutmamak lazım.

 

Safile USUL Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar