Ey Türk kendini tanı mesut ol!

Ey Türk kendini tanı mesut ol!
28 Nisan 2015 09:59

Ey Yüce Türk İslam Alemi! Sohbetimiz, Ey Türk kendini tanı mesut ol, Hakkında Olacaktır.

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

”İyilik ve takva üzerine yardımlaşın, kötülük ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın, Allah’tan korkun çünkü Allah’ın azabı çetindir.” Kur’an-ı Kerim

 

”En güzel hediye, hikmetli bir sözü iyice anlayıp din kardeşine anlatmaktır, bu aynı zamanda bir senelik ibadete eşdeğerdir.” Hz. Muhammed (s.a.v.)

 
”İyiliğin şerefi, çabuk yapılmasındadır.” Hz. Ömer (r.a.)

 
”Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.” Mevlana Hz.

 
Değerli okuyucularımız!

 
Yıl 1989 Hindistan-Rajasthan-Pilani ilçesi: Aslı Afganistan Türkü olan, Psikolog, Onpulat TATUHAN’nın ataları 1957 yılında Pilani ilçesine yerleşmişler. Onpulat Soydaşımızın, Türk Milleti, iyilik ve huzur adlı 8 sayfalık sohbet notlarını bana hatıra olarak verdi. Bu 8 sayfalık notlardan siz değerli okuyucularımız için derlediklerimi sizlerle paylaşacağım:

 

 

PSİKOLOG, ONPULAT TATUHAN’NIN SOHBETİ

 
Sağlam bir terbiye ve asalete dayanmayan, inancın ve ahlakın gelişmesini amaç edinmeyen öğretim, insanlığın olgunluğuna aykırıdır.

Bir insan, kalbini ne kadar sevgi ve vicdan ile doldurur, ve ne kadar yaratıcı bir çalışmanın içine girerse o nisbette mutluluğu artar.

 

 

Allah’tan korkup vicdan sahibi insan, hiç kimseden maddi ve manevi beklentisi olmadan mutludur.

 
Mutlulukla tanıştığınız zaman, Cenab-ı Allah’ın size verdiği mutluluk ve faziletleri muhafaza ediniz.

 
Her değersiz insan eleştirir, ayıplar ve şikayet eder. Türk Milleti ise kimseyi eleştirmez. Kimsenin kötülüğünden bahsetmez. Herkesin iyi taraflarını görmeye çalışır ve daima iyilikleri ileri sürer.

 

 

Köleliğin insan kalbine işlediğine inanan hayal kırıklığına uğrar, çünkü insanın en kıymetli kısmı daima serbesttir. Vücut bir ağanın hakimiyeti altına girebilir, hatta onun malı olabilir. Fakat beyin hürdür. O hiçbir kayıt ve şart tanımaz. İçine hapsedildiği taş duvarlar bile onu kapatamaz. Daima büyük düşünüp, büyük işler başarmalıyız. Bir Türk ve psikolog olarak: ”Dünya da ki Türk gençliğinin özünü; ruhunu ve İmanını taşıyan mukaddes bir emanet olarak kabul ediyorum.” diyor.

 

 

İnsanlara vicdanen iyilik yapmak, stressiz olup, irademizi güçlendirmek ve huzura kavuşmak için en kestirme yoldur.

 
Çivi, sivri taşlar, cam, porselen ve teneke parçalarından, stresi teskin konusunda, doktorun verdiği ilaçlardan daha çok fayda görmüş bir adam tanıdım. Bu konuda karşılaşmamız şöyle oldu:

 
Bir gün arabamla giderken, arkadan bir otomobil yaklaşıp, yanımda durdu: Merakla sordum: ”Hayrola! Ne var?” Direksiyondaki adam arabasından atladı ve sordu: ”Lastiğiniz patlamadı mı?” Damdan düşercesine sorulan bu sual karşısında şaşırmıştım. ”Yook.. Ama, patlayabilirdi de. Sonra, benimki patlamadıysa başkasının ki patlayabilir.” dedi. Dikiz aynasından, eğilip yerden bir şey alarak yolun kenarına fırlattığını gördüm. ”Çivili bir tahta parçası” diye izah etti.

 

 

”İyi ama, bir zararı dokunmadığına göre niçin endişe ediyorsunuz?” diyecek oldum. Gülerek cevap verdi: ”Belki bir başkasına rastgelir. Malum ya; bugünlerde piyasada lastik pek nadir. Hem böyle zararlı şeyleri yok edince içim rahatlar.” dedi.

 

 

Şimdi anlamaya başlıyordum. Demek ki bu adam, nazarı dikkati celbetmeden başkalarına zararı dokunabilecek şeyleri yok etmekle teselli buluyordu. Böylece iyilik yapmanın zevkine erişiyordu.

 

 

Bizler, Türk Milleti olarak, sağlık ve muvaffakiyetin temeli bünye ve zekadır. Neşenizin kaynağı ise hissiyatımızdır. Mantık bize ne yapmanın doğru olacağını gösterir. Bunları harekete geçirebilmek ise şahsi gayret ve çabalarınızın ürünü olacaktır. Bir futbol maçına, sinemaya veya herhangi bir yarışa gitmek duyabilir, zevk alabiliriz. Oysaki bunları kendimiz yaratamıyoruz. Asıl muvaffakiyet ise bizzat bunları yaratabilmektir.

 

 

Holding sahibi, toprak ağaları kadar zengin veya en beğendiğin sinema artisti kadar güzel olmayı arzu ederek zaman kaybetme. Kendin ol!

 

 

Dünya işlerinde başarılı olmuş bir insan olarak yaşamak istersen, hayatın gerçeklerini öğrenmen lazımdır. Bunların arasında en acılarından biri, hepimizin bir takım tahditlerle (sınırlamalarla) doğmuş olmamızdır. Fakat yine hepimizin bazı yaratılışlarla zenginleşmiş olduğumuzu bilmemiz dengeyi sağlar. Bu sınırlamalarla yaratılışlar hayatımızın istikametini tayin eder.

 

 

Yüce Türk İslam alemi olarak, bu mirasımızı inkar etmeğe kalkışmak, giriştiğimiz her teşebbüsten mağlup çıkmamız sonucunu verir. Halbuki şahsiyetimize başkalarının hayatına göre şekil vermeğe çalışacak yerde, kendi kabiliyetlerimizi kabul eder ve bunları geliştirirsek, saadete ulaşmamız kolaydır. Fakat hiçbiri başkalarının tabii imtiyazlarına imrenerek vakit kaybetmediler. Bunun yerine her biri yalnız kendi şahsiyetine güvenerek muvaffak olma girişiminde bulundu. Böyle yapmakla toplulukların sevgi ve saygısını kazandılar.

 

 

Lider olmayabilirsiniz; lakin bunun için üzülmeye gerek yok. İnsan bu dünyada elde ettiği herşeyin karşılığında bir ücret ödemekle mükelleftir; liderliğin ücreti ise hayli ağırdır. Seyirci mevkiinde, o mertebenin ancak mükafatına şahit olurlar. Oysa ki, ”sahne arkasındakiler” liderlikle beraber başgösteren fedakarlık, acı ve üzüntünün şahididirler.

 

 

Sen ancak sen olmakla muvaffak olabilirsin. İçinde liderlik kabiliyeti varsa, bu kabiliyeti geliştir; ödeyeceğin ücret ne olursa olsun memnun kalacaksın.. Fakat şahsiyetin seni başka bir istikamete sürüklüyorsa oraya git; zira ancak kendini bulmakla gerçek saadete ulaşabilirsin.

 

 

Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Rahmetle, Gazileri şükranla anar. Hastalara şifa-i şerifler dileriz.

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun