Evet ‘ulusalcı’ yanlış ve uyduruk bir kavram

Evet ‘ulusalcı’ yanlış ve uyduruk bir kavram
25 Ağustos 2014 17:30

Habertürk’den Balçiçek İlter Muharrem İnce ile bir röportaj yapmış, ki, ilk kez duyduğum ve öğrenmekten faydalandığım bilgiler içeriyordu.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Ama bu yazıda sadece iki noktaya değineceğim.

 

Röportajın bir yerinde Balçiçek İlter İnce’ye şöyle diyor…

 

“Partinin ulusalcı kanadı başkaldırdı, siz de onların adayı gözüküyorsunuz”

 

Muharrem İnce bu cümleye şu cevabı veriyor…

 

“Bu tanımlama kesinlikle doğru değil. Eğer 6 oktan biri olan milliyetçilikse anlatılan, o zaman, “ulusçuluk” denmesi lazım. Böyle bir tanım yok… Ulusalcılık tanımını beni küçültmek, daraltmak için uyduruyorlar.”

 

İnce böyle diyor.

 

Nisan 2012’de o zaman köşe yazdığım yerde, “Ulusalcılık” kelimesinin yanlış olduğuna dair bir yazı yazmıştım ben de.

 

Ve, evet, bence de, “Ulusalcı” kelimesi uyduruk, Türkçe kelime mantığına da uymayan ve bazı çevrelerin CHP’lileri veya başkalarını küçültmek için kullandıkları bir kavram.

 

Nisan 2012’de yazdığım o yazıyı buraya alıntılıyorum.

 

Yazının başlığı, “The İleri Demokrat Sözcü Çelik’ten Ulusalcı-Milliyetçi Ayrımı”

 

“THE İLERİ DEMOKRAT SÖZCÜ ÇELİK’TEN ULUSALCI-MİLLİYETÇİ AYRIMI

 

The en önemli Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik MHP’li Vural için önceki gün, “O milliyetçi değil, ulusalcı” dedi.

 

Bu da bana epeydir yazmak istediğim bu konuda bir pas durumu oluşturdu.

 

Şöyle ki…

 

Sağlıklı bir ülkede, sağlıklı bir siyasi birey temelde ulusalcı denen şeyden bir parça olsun taşır.

 

Yaşadığı toprağı bir parça benimseyen, ona zarar gelmesini istemeyen, onu benimseyen herkes ama herkesin damarında o ulusalcılık denen şeyden biraz vardır.

 

Sağcı, solcu, yeşilci, isyankar, genç, yaşlı, şehirli, köylü, işçi, işveren, okula gitmiş, gitmemiş vs….

 

“Yurt, vatan” denen şeyin sütünden azcık emmiş herkeste o şeyden biraz olsun vardır ve bu çok doğaldır.

 

Türkiye’de ulusalcı denilerek suçlama adetinin var olabilmesinin nedeni ise…

 

Osmanlı’nın maddi/manevi olarak milli kültür olgusunu oluşturacak bir özellikten yoksun bir geleneğe sahip olması, Cumhuriyet’in de bilhassa fakirlik nedeniyle bu işi halletmede başarılı olamamasıdır.

 

Ve, işte…

 

Toplumlaşmanın maddi unsurlarına ve dolayısıyla kültürüne sahip olan Avrupa’da bu tür bir suçlama geleneği, bu tür bir algı yok.

 

Çünkü ulusalcılık denen nesne toplumlaşmanın, kişilikleşmenin, kendini var ve iddia etmenin, dünyada yer edinmenin doğal ve temel bir olgusu.

 

Ulusal yapısı gelişmemiş bir ülke korozyona uğrar, gelişip, serpilemez.

 

Avrupa Birliği ülkelerinin en temel özelliği ise, ulusal yapıları güçlü olan ülkeler olmaları.

 

Çiftçileri çok güçlü ve saygın. Avrupa’yı dünyanın geri kalanından ayıran özellik işte bu, güçlü çiftçi toplumu olmalarından ileri gelen güçlü ulusal yapılar.

 

Aaaaa.

 

Çok önemli.

 

The İleri demokrat Sözcü Çelik’in Hükümeti’nin çok oy almasının nedeni de Türkiye’de toprak yapısının, köylünün zayıf olması, kişilik iddiasının gelişmemiş olması.

 

Topraktan çözülüşün yerini kenar ve gücü çok az sosyal katmanların alması.

 

Mesela, The İleri Demokrat Hükümet Avrupa’nın hiçbir ülkesinde birgün yaşayamaz.

 

Neden?

 

Ulusal özelliği nanay çünkü.

 

Bırakmazlar çünkü.

 

Avrupa ulusalcı çünkü.

 

Bu arada, şunu da belirtmek isterim ki…

 

“Ulusalcı” kavramı bence dilbilgisi olarak yanlış bir kavram.

 

Tam emin değilim ve acil Türkçeci hoca lazım ve şu anda bulamıyorum ama…

 

“Ulusal” bir zarf, yani “adverb”, ama “cı” eki ile de yine zarf, yani “adverb” olarak kalıyor.

 

Ve, bu tarz bir kullanım çok doğal değil ve zorlama sanki.

 

Dilbilimi bakımından sorunlu geliyor bana.”

 

 

Bu yazıda böyle ifade etmişim ulusalcı kavramının yanlışlığını.

 

Ben bu kavramı hiç kullanmadım ve kullanmıyorum.

 

Beni hiç de ilgilendirmiyor bu yanlış kelime.

 

Size bir örnek vereyim bir de…

 

Hükümet çevreleri ve de belki bazı CHP mensupları tarafından, “Ulusalcı” şeklinde ve aşağılayıcı bir biçimde nitelemeye maruz bırakılmış olan Yarsav kurucusu Ömer Faruk Eminağaoğlu tam bir Avrupa üst hukuku adamı.

 

Buna yakından şahit oldum bazı vesilelerle, ki, bunu birgün ayrıntılı yazmak isterim.

 

Ama kısaca…

 

Eminağaoğlu gerek AİHM içtihatları konusundaki tam ve mutlak Avrupa hukuku formasyonu ile ve yine mesela gerek Hrant Dink’le ilgili verdiği mütaaladan da görülebileceği gibi, bazı aklı evvel ve vatan duygusu taşımayanların iddia ettiği gibi, “uluslararası demokrasiye ters, aklı ulusalcılıktan başka şeye basmayan” vs. değil, tam bir evrensel üst hukukçudur.

 

Al, AİHM’e koy, o derece yani.

 

Ve, lütfen şu, Türkiye’nin yurtsever ve akıllı ve de cesur evlatlarının, “Ulusalcı” şeklindeki uyduruk kelime ile aşağılanmaya çalışılmasına izin vermeyelim.

 

Bu arada, yukarda sözünü ettiğim 2. noktayı yarın yazacağım, bugün yer kalmadı ona.

 

Not: Nihayet Twitter’e üye olmayı başardım. Bu Hükümet twitter yasağı koyduğunda protesto amacıyla hemen bir Avrupa ülkesindeki bir arkadaşımın yardımıyla o ülke üzerinden üye olmuştum. Ama onu kullanmak istemiyorum, ibareler Türkçe çıkmıyor çünkü. Şimdi yeniden hesap açtım. Yeni Twitter adresim @UsulSafile. Yeni açtığım için hemen görülmeyebilir ama birkaç güne çıkar meydana.

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor