Erdoğan’ı Filistin konusundan da tamamen dışlama yolu oluştu
22 Ekim 2014 17:30

Erdoğan hükümetlerinin tamamı boş çıkan iddialarından bir tanesi de hatırlanırsa, Filistin meselesinin uluslararası planda sahibi ve taşıyıcısı oldukları iddiası idi.

Safile USUL H&H YORUM

Bugün Avrupa basınında şunu okudum…

Avrupa Birliği’nin İsrail devletine son bir hafta içersinde yazdığı mektup İsrail Haaretz gazetesinde orijinal haliyle yayınlanmış…

Avrupa Birliği bu mektupta İsrail hükümetini iki devletli bir çözüm için acilen masaya davet ediyor ve İsrail’in Batı Ürdün ve Doğu Kudüs’de yerleşim binaları inşa ediyor olmasını sert bir dille eleştiriyor.

Avrupa Birliği ABD’nin doğrudan ajandasında ve kontrolünde olan konuları şu ana kadar hep yavaş yavaş kendi alanına çekti ve sonuç da aldı.

Örneğin, İran meselesi 2005’e kadar ABD’nin elindeydi ve o aralar hatırlarsanız hep, ABD İran’a savaş açacak sözleri vardı gündemde.

Ancak İran meselesi zamanın ABD Başkanı Bush’un 2005’de gerçekleşen Berlin ziyareti ile AB’nin eline geçti.

Bunun sebebi İran meselesinin ABD’yi çok zorlaması ancak İran ile savaşa cesaret edememesi, zaten de ABD kamuoyunun böyle bir savaşı istemiyor oluşu idi.

Bush, 2005 (mayıs ayıydı sanırım) Berlin’de Alman Başbakan’dan gelen, “Siz geride durun, görüşmeleri biz yürütelim” teklifini kabul etti.

Bu konuyu o zaman çok yakından takip ettiğim için çok iyi hatırımda ve zaten o zaman çalışıyor olduğum Vatan gazetesi için haberleştirmiştim de.

Ve, neticede dikkat ederseniz o zamandan beri İran meselesi hep AB üzerinden yürüdü, tüm görüşmelerin inisiyatifi ve organizasyonu AB ülkeleri tarafından yapıldı.

Ve, işte şimdi Filistin konusunda da İran meselesine benzer bir yöne doğru gidiliyor; yani Filistin meselesinin çözümü AB eksenine oturmuş vaziyette.

AB Konseyi’nin (AB Konseyi tüm AB ülkelerinin başbakan veya devlet başkanlarından oluşan kuruldur) İsrail’e yazdığı mektubu da bu kapsamda değerlendirmek gerekir.

Bir de, yine bugün Avrupa basınından okuduğum üzere, AB Konseyi İsrail’e yazdığı mektupta, İsrail’in, AB ile görüşmeye yanaşmazsa AB yaptırımlarına maruz kalacağı da belirtilmiş.

Bu da İsrail hükümetini endişelendiriyormuş şu aralar.

Şimdi, yine Avrupa basınından başka bir haber ile devam edelim…

Şöyle ki…

Dün Washington’da ABD Savunma Bakanı Chuch Hagel ile görüşen İsrail Savunma Bakanı Mosche Jaalon Kudüs Postası isimli İsrail gazetesine verdiği demeçte, Hamas’ın iki adet terör merkezi olduğunu, bunlardan birisinin Gaza’da, diğerinin de İstanbul’da olduğunu söylemiş. İsrail Savunma Bakanı ayrıca bir de, ve Hamas lideri Salah El Auriri’nin İstanbul’da yaşadığını ve terör eylemleri için İstanbul’dan talimat verdiğini iddia etmiş.

İsrail bunları sadece ABD ile değil, AB ile de konuşuyor muhakkak.

Ve, bundan sonra AB üzerinden şekillenecek olan İsrail-Filistin görüşmelerinde Türkiye’nin efektif olarak yer alamayacağı ve bu süreci şekillendirmede pay sahibi olamayacağını belirtmeye gerek bile yok.

Erdoğan hükümetlerinin bu dünyanın hiçbir dış politika meselesinde aslında bir payının olamayacağı zaten uzun süredir bilinen bir durum.

İsrail-Filistin müzakere masası da bunun son örneği oldu.

İki çatışan taraftan birisine aktif destek sağlıyor olmak bile zaten tek başına bir ülkeyi o çatışmanın çözücü mekanizmalarına dahil olmaktan alıkoyar ve etkisiz hale getirir.

Tayyip Erdoğan’ın bu dünyada tek gücü elindeki devlet aparatı ile Türk halkının burnundan getirmek ve onları ezmek.

Başka hiçbir gücü yok.

Gücü bu ülkenin masum ve elinde güç taşımayan vatandaşına yetiyor.

İçerde dövüyor milleti. Dışardaki iktidarsızlığının acısını da vatandaştan çıkarıyor.

Yasa üstüne yasa, polis üstüne jandarma, tutuklama üzerine tutuklama yasası vs. vs. vs.

Şimdi de kıyafeti değiştirilen jandarması olacak bir de.

Safile USUL Twitter