Erdoğan coronavirüs fırsatçılarına karşı çok sert önlemler almalıdır

Erdoğan coronavirüs fırsatçılarına karşı çok sert önlemler almalıdır
24 Mart 2020 16:31

Bütün dünya ülkeleri ve bu arada ülkemiz Coronavirüs denilen çok tehlikeli biyolojik bela ile karşı karşıya ve yoğun savaş halindedir.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

İnsanlığın bir kısmının karakterinde bulunduğu bilinen çok çirkin genetiksel bir durumdur ki, ulusların her türlü felaket dönemlerinde fırsatçı mayası bozuklar çıkarak krizleri zenginlik aracı olarak kullanırlar.

 

 

Böyle küresel ve/veya ulusal felaketlerde fırsatçı ahlaksızların suni olarak ekonomik, sosyal bunalımlar oluşturma çabaları kaçınılmazdır.

 

 

Bunlardan en önemlisi elbette mal stoklayarak ve elinde hammadde olduğu halde mal üretmeyerek suni kıtlıklar çıkararak astronomik pahalılığa sebep olurlar.

 

 

Böylece servetlerinin üstüne servet katarlar.

 

 

Herkesin yakından gözlemlediği gibi Türkiye’de hükümet tarafından Coronavirüs alarmı verildikten sonra insanların evlerini her çeşit gıda, temizlik ve günlük tüm kullanım ürünleri ile doldurup depoladıklarına tanık olmaktayız.

 

 

Kronik hastalıkları nedeniyle ömür boyu bazı ilaçlara mahkum olanlar da bunları evlerine depo ettiklerine bile yoğun olarak tanıklık etmekteyiz.

 

 

Örneğin kardiyolojik rahatsızlığı olanların ömür boyu her gün bir tane kan sulandırıcı olarak kullanması gereken ‘’Coraspin 100 mg. Tablet’’i bir yıllık alanlara tanık olduğumuz için bu ilaç eczanelerde yok satmaktadır birçok ilaç gibi.

 

 

Coronavirüs seferberliği üzerinden henüz 10 gün gibi çok kısa bir süre geçmesine rağmen marketlerde bir kısım mallar yok satmaktadır.

 

 

Coronavirüs ile mücadeleye start verildiği ilk günlerde Erdoğan verdiği demeçte mealen ‘’Bu krizden biz karlı çıkacağız…’’ demişti.

 

 

Erdoğan eğer mal üretim ve satışları konusunda ‘’sıkıyönetim’’ ilan ederse bu görüşüne bende katılıyorum.

 

 

Bu bağlamda olmak üzere her çeşit mal üreten irili ufaklı tüm firmaların üretim konusunda, gerekirse yayınlanacak Cumhurbaşkanlığı KHK’sı ile sıkı denetime tabi tutulması ve bunun için en az 2 vardiye çalışma süreleri konulması zorunlu hale getirilmelidir.

 

 

Firmaların ve mal tedarikçilerinin stokları ödünsüz bir şekilde denetlenmeli ve suiistimalde bulunanlara gerekli cezalar verilmelidir.

 

 

Spesifik olarak ta ilaç üreten firmalar üretim konusunda aralıksız olarak denetlenmeli ve çift vardiye üretime yasal olarak zorunlu kılınmalıdırlar.

 

 

Gerçi hükümet bazı malların dışsatımını(ihracat) izne bağladı ama bir daha anımsatmakta yarar görüyorum ki yurt içinde hızla tüketilen mallar için bu konuda çok daha titiz davranmak gerekiyor.

 

 

Çünkü ilerleyen zamanlarda bu malların kıtlığını çok fazlasıyla çekebiliriz.

 

 

Coronavirüs biyolojik felaketi nedeniyle süreç içerisinde tüm dünyada hükümetlerin ayakta kalması çok zor bir durumdur.

 

 

Bu bağlamda yukarıda sıraladığım gibi Türk halkının yaşamda kalmasını gerektirecek üretim ve dağıtım koşulları sağlanmadığı taktirde Erdoğan ve hükümetinin de gideceği kesindir.

 

 

İlla da üretim, illa da üretim dedikten sonra gelelim bu felaketle ilgili alınan sosyal önlemlere.

 

 

7-8 milyon işsiz insanımız vardı, Coronavirüs felaketi nedeniyle alınan önlemlerden sonra bu sayı neredeyse ikiye katlandı.

 

 

Çoğu işyeri kapatıldığı için buralarda çalışan işçiler ve ekmek götürdükleri aileleri ne yiyip içecekler?

 

 

Bunlara vereceğiniz paranız var mı?

 

 

İki milyon aileye 1000 TL vermekle sosyal patlamaları ve yoğunlaşacak kriminal suçları önleyemezsiniz.

 

 

Şu Suriye’den getirttiğiniz bilmem kaç milyon Arap cürufuna verdiğiniz maaşları kesin de bizim insanımızı tam da bu musibet zamanlarında azcık ta olsa feraha kavuşturun.

 

 

ABD’de herkesin bildiği gibi öyle bazı ailelere değil, her yurttaşına 1000 Dolar yardım yapıyor Coronavirüs felaketi nedeniyle.

 

 

Vatansever olarak sosyal patlamalar nedeniyle ülkemizin bir kaosa girmesine şiddetle karşıyız.

 

 

LABORATUVAR YERİNE CAMİ, BİLİM İNSANI YERİNE İMAM ÜRETİRSENİZ FELAKETLERDEN KURTULAMAZSINIZ!

 

 

AKP iktidarı ile birlikte bilim üreten her yer kapatıldı, gerçek bilim insanları üniversitelerden uzaklaştırıldı.

 

 

Bilim merkezleri yerine her sokak başına bir cami yapıldı ve tüm kurumlara ilahiyatçı imamlar yerleştirildi.

 

 

Geldiğimiz nokta itibariyle imam hatip kafasının yönettiği ülke olarak güya Coronavirüsü yok etmek için Yatsı ezanından sonra camilerin minarelerinden dua edilerek şov yapılıyor.

 

 

Dinciler o kadar kurnazlardır ki, bir bilim insanı Coronavirüs için bir ilaç veya aşı bulacak olsa bu sahtekarlar dua edildi de bu derdin çaresi bulundu derler ki tarih boyunca hep böyle olmuştur.

 

 

Örneğin dinci sahtekarlar keşfedilen her şey için Kuran’dan bir ayet gösterirler ama, bilim insanlarının buluşundan önce şu ayete göre şu olmalı diyemezler.

 

 

Erdoğan sadece Türkiye’nin her sokak başında değil, dünyanın her tarafında milletin parasıyla cami inşa etti.

 

 

Örneğin Afrika’nın en kıytırık ülkesi olan Cibuti’de bile cami inşa etti.

 

 

Dünyanın değişik ülkelerinde inşa ettiği camilere 500 milyon Dolar harcadı.

 

 

Ama öte taraftan Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü sayesinde tüm viral enfeksiyonlar için aşı üretilirken imam hatip kafalı Erdoğan 2011 senesinde burayı kapattı.

 

 

Şimdi bekliyoruz ki, yabancılar aşı ve ilaç üretsinler de Coronavirüs illetinden kurtulalım.

 

 

Eğer Yüce Atatürk yaşamda olsaydı derhal bilim insanlarını toplar ve bu viral enfeksiyon için aşı ve ilaç üretme talimatını verirdi.

 

 

Atatürk’ün kafası da Batılı kurmay kafası ki ömrü boyunca bu kadar devlet işleri, savaş arasında 3 bin kitap okumuş ve 9 adette kitap yazmış.

 

 

Her aydının yazdığı yapıtlardan biri olan ‘’MEDENİ BİLGİLER’’ kitabını okuması gerekir.

 

 

Kaldı ki Geometri kitabı da yazmış Aziz Atatürk.

 

 

Bugün Geometri derslerinde okuduğumuz kare, dikdörtgen, prizma, küp, daire, üçgen vesaire kavramlarını oluşturan Atatürk’tür.

 

 

Bu kısa malumatı vermemin nedeni bilim insanı üreten kafa ile imam üreten kafa arasındaki ayrımı ortaya koymak içindir.

 

 

Türkiye bir an önce yabancılardan himmet beklemeden Coronavirüs için aşı ve ilaç üretim bilim kurulu oluşturarak derhal araştırmalara başlamalıdır.

 

 

Her gün televizyon kanallarına çıkarak Coronavirüs hakkında konuşan bilim kurulu üyeleri denilen insanların yaptıkları iş dünya bilim insanlarının bugüne kadar buldukları bilimsel kuralları bize aktarmaktan ibarettir.

 

 

Biz bilim insanı ile akademisyenleri fena halde karıştırıyoruz.

 

 

Bilim insanı olabilmek için buluş gerekmektedir.

 

 

Eğer Erdoğan Batılı düşünce tarzı paradigması/zihniyeti taşısaydı ezberciliği bu akademisyenler vasıtasıyla insanlara sunmaz, doğrudan aşı ve ilaç bulun talimatı verirdi.

 

 

Geç kalınmış değil, aşı ve ilaç keşfetme bilim kurulu yine oluşturulup hızla çalışmalara başlanabilir.

 

 

Atatürk’ün kurduğu Hıfzıssıhha Enstitüsü’nden dolayı Türkiye’nin aşı keşfetme ve üretme konusunda çok büyük birikimi bulunmaktadır.

 

 

Dua ile bu belayı önleyemezsiniz.

 

 

Eğer her türlü sıkıntı dua ile halledilseydi, İslam coğrafyası bu konuda dünya şampiyonu olurdu.

 

 

Zira dünyada İslam ülkeleri insanlarından daha fazla dua eden topluluklar asla olmadığı halde her taraftan yoksulluk, savaşlar, katliamlar, sefaletler, göçler ile hem bizim, hem de Batı aleminin başında korkunç sıkıntılar oluşturmaktadırlar.

 

 

65 YAŞ SENDROMU!

 

 

65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlıkları olanlara herkesin bildiği gibi dışarı çıkma kısıtlaması getirildi.

 

 

Bu çok hoyrat bir şekilde yapıldı.

 

 

Bir defa dünyada artık ihtiyarlık yaşı 75 olarak kabul ediliyor ve her 65 yaş üstü hasta ve düşkün değil.

 

 

Diğer bir husus Batılı zihniyetten çok farklı olarak İslam’ın Arap paradigması ile getirdiği bir imge olarak ölüme yaklaşmış gösterilir.

 

 

Coronavirüs biyolojik belası dolayısıyla 65 yaş ve üstüne dışarı çıkma yasağı getirilince hortlayan İslami zihniyetleri nedeniyle bunlara karşı belli etmemeğe çalışsalar bile soğuk davrandığı kesindir.

 

 

Batı’da önemli devlet adamlarının birçoğu yoğun bilgi birikimi ve deneyimlerine binaen bu yaştadırlar.

 

 

Türk insanın da hortlayan 65 yaş ve üstü sendromuna karşı hükümetin başka çareler üretmesi gerekir.

 

 

Çünkü bu yaştaki insanların tıbbın ilerlemesiyle birlikte sağlıklı ve dinç olmalarına karşı bir haksızlıkla karşı karşıya olduklarını düşünüyorum.

 

Fotoğraf: Reuters

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!