Erdoğan: Araziye yönelik hazırlığımız sürüyor

Erdoğan: Araziye yönelik hazırlığımız sürüyor
18 Ekim 2016 12:20

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, rektör ve dekanlara yaptığı konuşmasında “Üniversitelerimiz asli görevini yaparken yeni neslin fikir dünyasını besleyecek alt yapıyı asla ihmal etmemelidir. Bunun için öğrencilerimize milli tarih şuurunun ve anadil sevgisinin aşılanabileceği bir sistem belirlenmesi gerekiyor” dedi. Erdoğan “Eğer Misak-ı Milli’yi kavrarsak Suriye’deki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Ama onu bilmezsek ne Suriye’deki ne Irak’taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız” diye konuştu.

 

 

 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katılıyor. İlk kez Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan yapılan Akademik Yıl açılışında konuşan Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

 

 

 

“Huzurlu bir öğretim töreni temenni ediyorum. YÖK’ün başkan ve üyelerini böyle güzel bir akademik açılış düzenledikleri için tebrik ediyorum. Bu tabii bir ilk, o nedenle çok anlamlı. Bu törenin her yıl devam ederek geleneksel bir hal alacağına inanıyorum. değerli kardeşlerim Yüksek Öğretim konusu, hedeflere ulaşmak açısından hayati bir öneme haiz. 2002’de bu sorumluluğu üstlendiğimizde eğitim meselesini önceliklerimizde ilk sıraya yerleştirdik, ardından sağlık, adalet ve emniyet geldi. Bu dört temel taş üzerinde ülkemizi yükselteceğiz dedik.

 

 

 

“Yükseköğretim konusunda da ülkemiz çok önemli ilerlemeler sağladı. Eğitim sistemimiz yıllarca tıkanıklığın yol açtığı sorunlarla boğuşmak mecburiyetinde kaldı. Öğrenci daha ilkokula adım atmadan üniversitede yaşayacağı sıkıntılar ailede başlıyordu. Veliye de öğrenciye de okula da yük olan bu çarpık sistemi ortadan kaldırmak için tıkanıklık noktalarını tespit edip çözüme oralardan başladık. 2002 yılında üniversite sınavına 1 milyon 817 bin 590 kişi başvurmuştu, 662 bini bir yükseköğretim programına yerleştirildi. 2015 yılında bu oran yüzde 46’ya yükseldi. Yükseköğretim kurulu sayımızı 181’e yükselttik. Malum darbe girişimi sebebiyle bu sayı 193’ten indi. Şu anda 81 ilimizde üniversite var. Artık öğrencinin üniversiteye ulaştığı değil, üniversitenin ağırlıklı olarak öğrenciye ulaştığı bir sistem kurduk. “Çocuğumu nasıl göndereceğim” hesabından çıktık, gittik Hakkari’de, Muş’ta, Iğdır’da yani üniversitesi olmayan il bırakmadık. Yükseköğretim kurumunda okuyan öğrenci sayımız 2002’de 1 milyon 200 bini bile bulmazken allaha şükür bu sayı 7 milyon 194 bine yükseldi.

 

 

 

“Öğretim elemanı sayımızı yükseltmek mecburiyetindeyiz. Bunu başarmamız lazım, buna inanıyorum buna mani yok. Böyle bir havuzdan inanıyorum çok sayıda öğretim üyesi de çıkacaktır. Bugün dünyanın farklı yerlerinden öğrenciler ülkemizde eğitim görüyor. Bundan sonra mücadele herhangi bir üniversiteye girmek için değil, daha kaliteli eğitim öğretim veren üniversitelere girmek için yaşanacaktır. Bu da demek oluyor ki üniversitelerimiz arasında daha kaliteli eğitim verme konusunda bir yarış başlayacaktır. Belirli bir ortalamanın üzerinde bulunan öğrencilere yükseköğretim vermek bizim görevimizdir, bunu başaracağız, kararlıyız. Bu hallolacaktır. Asıl yarış her alanda en kaliteli eğitim veren neresiyse oraya girebilmek için olacaktır. Değerli misafirler kaliteyi yükseltmenin bir yolu da misyon farklılaşması olarak ifade edilen uygulamadır. Bir başka ifadeyle üniversitelerimizin bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacak şekilde uzmanlığa yönelmesi gerekmektedir.

 

 
Erdoğan 5 üniversitenin pilot olarak belirlendiğini açıkladı

 

 

 

 

“Uzun süredir hazırlıkları sürdürülen bir proje kapsamında 5 üniversite pilot olarak belirlendi. Kalkınma Bakanlığımız 5.1 milyar ayırmış durumda, bu artış yüzde 21’e tekabül etmektedir. 2006 yılında kurulan 40 üniversite arasından seçilen 5 okulumuz Kalkınma Bakanlığımız tarafından özel olarak teşvik edilecek ve desteklenecektir. Bu beş üniversitemizi açıklıyorum;

 

 

“Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi – Hayvancılık
Düzce Üniversitesi – Sağlık ve çevre
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi – tarım ve jeotermal
Bingöl Üniversitesi – Tarım havza bazlı seracılık
Uşak Üniversitesi – Tekstil, dericik, seramik bölgesel kalkınmada misyon farklılığı projesinde pilot olarak seçilen okullardır.

 

 

 

“Pilot üniversiteler gereken gayreti ortaya koymaları halinde bu projenin içinde yer alabileceklerdir. Yeterli çaba gösteremezlerse bir başka üniversite projeye dahil olabilir, rekabet dediğin budur.

 

 

 

“Üniversitelerimizde hala var olan rektör adaylarının öğretim üyelerinin oylarıyla belirlenmesi bir sıkıntıya dönüşmüştür. Rektörlük seçimleri üniversitelerimizde kırgınlık yaratan bir sisteme dönüşmüştür. Üniversitelerde yaşanan bu yıkıcı süreç YÖK ve Cumhurbaşkanının takdiriyle daha da kırıcı ve yakıcı bir hale dönüşmüştür. Genel olarak yükseköğretim sistemimizin ciddi bir yeniden yapılandırmaya tabir tutulması gerekmektedir. Bu konuda kontenjanların gözden geçirilmesinden belli alanlarda havan puan uygulamasına kadar pek çok çalışmanın yapıldığını biliyorum. YÖK yeniden yapılandırmaya girecekse bu aşamalar büyük önem kazanacaktır. Bunun için YÖK’ten bağımsız ve şeffaf bir kalite kurulu oluşturmasını bekliyorum. Bu kurulun görevini hakkıyla yürütebilmesi için YÖK’ten bağımsız ve üniversitelerimizin tamamını da değerlendirebilecek kapasiteye sahip olması gerekiyor. YÖK’ün hala yürüttüğü başarılı öğrenciler ve akademisyenlerin teşvik paketinin sürdürülmesi çok önemlidir. Akademik insan kaynağımızı zenginleştirmemiz dikey büyümenin en önemli şartıdır. YÖK’ün 100 alanda 2 bin burs projesi kapsamında başlattığı uygulama doktoralı insan kaynağımızı geliştirmeye katkı sağlayacaktır.

 

 

 

“Bugün burada ben YÖK’e yeni bir hedef tavsiye ediyorum, bölgesel kalkınma için seçtiğimiz 5 üniversite gibi ülkemizin bilim hayatını uluslararası alanda temsil edecek 5 üniversite belirleyip bunları özel olarak destekleyelim. Diğer taraftan mesleki yüksek eğitimde rehabilite edilen insan kaynağı haline bunları da dönüştürelim. Üniversitelerimizi topluma değer katan kurumlar haline getirmedikçe hedeflerimize ulaşamayız.

 

 

 

“Bir husus daha var ki bana göre diğer tüm konulardan daha önemlidir. Üniversitelerimiz asli görevini yaparken yeni neslin fikir dünyasını besleyecek alt yapıyı asla ihmal etmemelidir. Bunun için öğrencilerimize milli tarih şuurunun ve anadil sevgisinin aşılanabileceği bir sistem belirlenmesi gerekiyor. Türkçe’yi hakkıyla yazan nesiller yetiştiremiyorsa geleceğimiz karanlık demektir.

 

 

 

“Eğer Misak-ı Milli’yi kavrarsak Suriye’deki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Ama onu bilmezsek ne Suriye’deki ne Irak’taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Bugün Musul üzerinde bir sorumluluğumuz var, hem masada hem sahada olacağız diyorsak bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, dostlar alışverişte görsün diye de söylemiyoruz. Kilometrelerce yol kat edip geliyorsun “Bağdat çağırıyor” diyorsun. E benim 350 kilometre sınırım var? Hem arazide hem masada olacağız. Diplomatik görüşmeler bir taraftan yapılıyor, araziye yönelik hazırlıklarımız da devam ediyor. Aynı şekilde Suriye, hep sabrettik…

 

 

 

“Hazırlıklarımız vardı, ÖSO ile beraber hem onları Cerablus’a topraklarımızdan soktuk arkasından kendi özel kuvvetlerimizi Cerablus’a soktur ve DEAŞ’ı süratle derdest ettik. Arkasından Rai’ye girdik oradan da kovmuş olduk. Ve yerine kimler geldi? Kendi vatandaşlarımızı oraya sokmadık, Cerablusluları Railileri yerleştirdik. Şimdi de malum örgüt DEAŞ Dabık’la ilgili çok değişik şeyler söylüyor. Tabii, Dabık bizim tarihimizde de farklı bir konumda. Malum Mercidabık, biz Dabık’a ineceğiz dedik, DEAŞ da çok fazla dayanamadı, terk etti. Şimdi de El Bab’a yürüyoruz. Ve Doğu’da Mümbiç, Mümbiç ile ilgili de koalisyon güçlerine pYD, YPG gibi terör örgütleri olmayacak, Doğu’ya gidecek” dedik. Dün itibariyle Amerikalı dostlar dediler ki “Tamam, bize yardımcı olun” dediler. Biz de “Tamam, sizler buraya yabancısınız, biz buraları iyi biliriz” dedik. Ve şu anda burada da mutabıkız, Rakka’da ne yapacağız dediler, “gelin beraber bu operasyonu yapalım sizlerle” dedik. Gerekirse DEAŞ boşaltılır gider, şimdi bunun da görüşmeleri yapılıyor. Bizim ne Suriye’nin ne de Irak’ın topraklarında gözümüz yok. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözümüz yok. He şunu da söyleyeyim, biz bugün Irak’ta yürütülen mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama Türkmen kardeşlerimizi de kimseye yedirtmeyiz. Burada şu samimi özeleştiriye geçmek istiyorum; Biz Türkiye’nin öncelikleri arasında eğitimi yerleştirirken bunu sadece okul binaları yapmaktan ibaret bir faaliyet olarak düşünmedik, bizim gayemiz ülkesini ve milletini seven, sanattan spora kadar öğrenci yetiştirecek bir eğitim sistemiydi. Mesela sanatta çok farklı bir konuma gelmemiz lazım, sporda farklı bir yere gelmemiz lazım. Bakın basketbolda finalleri zorluyoruz, finallerin değişmezi olacak potansiyele milletimiz sahiptir. Eskiden İTÜ’nün falan basketbol takımı vardı, hani nerede şimdi? şimdi rektörlere sesleniyorum futbol, basketbol, masa tenisi takımlarımızı kuralım, öğrencilerimizi buna teşvik edelim. Batı dünyasının bunları bir arada yürüttüğünü düşündüğümüzde açığımız olduğunu anlarız.

 

 

 

“Bana göre artık bizim belki ileriye gidiyorum ama anaokullu dahil ilkokullarımızda, ortaokullarımızda İstiklal Marşı’nın tamamını ezbere bilmeyen, ruh halini iliklerine kadar hissetmeyen tek evladımız kalmamalıdır.