Ekonomik güçsüzlük mü, İman zaafı mı?

Ekonomik güçsüzlük mü, İman zaafı mı?
25 Haziran 2015 10:11

Ey Yüce Türk İslam alemi! Sohbetimiz, ekonomik güçsüzlük mü, İman zaafı mı? Hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

Ey deryayı rahmetinin sonu olmayan Allahım! Ahirete göçüş bütün mü’minata rahmet ve mağfiretinle cümle İslam alemine yardım et dileklerimizle, sohbetimize başlayalım:

 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Hadis-i şeriflerinde:

 

1- ”Cehalet vahşettir. Bundan ancak ilim ile kurtulmak mümkündür.”

2- Helal lokma kazanarak evlat, ayal ve aç komşularını doyuran Mü’minler kıyamet gününde yüzleri ayın on dördü gibi parlak oldukları halde uyurlar.”

3- ”Rızık kapıları yerin altından arşı alaya kadar açıktır. Bu kapılardan girebilmek için çalışmak lazımdır.”

4- ”Helal mal salih Mü’minlere dünya ve ahiretleri için ne güzel yardımcıdır.”

5- ”İlim bir hazinedir, anahtarı sual etmektir.”

6- ”Misafir rızkı ile gelir. Hane sahibinin günahının affına sebep olarak gider.”

7- ”Yazıklar olsun bilmeyene, yazıklar olsun bilip de bildiğini tutmayana.”

8- ” Bilgi elde etmeye çalışmak, dine ne de güzel bir yardımdır.” Buyuruyor.

 

Değerli Mü’minler!

 

Bir milletin dini ve sosyal hayatında önemli rol oynayan eğitim sorunu daima gündemdedir. Her millet esas varlığını, bölünmez bütünlüğünü, daima varlığını eğitim sayesinde gerçekleştirmektedir. İlk nazarda İslam’ın çıkış dönemine bakacak olursak, bu konunun Peygamberimiz tarafından ne kadar önemsendiğini anlarız. Savaş esirlerinin hürriyetlerine kavuşabilmeleri için müslümanlardan on kişiye okuma-yazmalarından maksat, İslam-ı öğrenebilsinler ve kavrayabilsinler. Çünkü bilinmeyen bir şeyin mücadelesi ve savunması yapılamaz. İslamiyetin kısa zamanda geniş topraklara yayılması ve insanların İslam’laşmasının en önemli kollarından olan eğitim en başarılı ve verimli şekliyle yürürlükteydi.

 

Gelecek dönemlerdeki başarılarda da yine aynı şekilde eğitim işlevinin icra edildiğini görüyoruz. İslam, dünyada tek kuvvet haline geldikten sonra küfrün, fitnesi, riyakarı ve fesadı daha şiddetli bir hal almaya başladı. Müslümanlar eğitime önem verirken onu halkla bütünleştirmek suretiyle ayrıcalıklı bir ortamın oluşmasına fırsat vermemişlerdi. Hiç bir Sanayi ötesi toplum ülkesi yaptığı mali yardımların karşılığını 50-100 kat fazlasıyla almadıkça ve ödetmedikçe hiç bir işe girişmez ve hiç bir yardım yapmaz.

 

İslam aleminin çoğunluğu gaflet içindedirler. Özellikle ellerinden birşeyler gelebilecek, maddi manevi bir uyanışın içinde olabilecek Müslümanlar, rehavete kendilerini kaptırmışlar ve güncel düşüncelerle her şeyin yolunda olduğunu bundan daha iyisinin mümkün olamayacağı gibi bir uyuşukluğun içinde olduğunun farkında bile değildir. Yaklaşık yarım asırdır 23-63 Ekseni’nin de ki, ekonomik ve stratejik imkanlar, eğitim ve reel sektörün gelişmesi yerine eğlence, güncel ve bencillik uğruna harcanmıştır. Ellerindeki bu Milli ve stratejik imkan ve varlıkları Cenab-ı Alah’ın hesap soracağı bir nimeti olarak değil de, kendi payına düşmüş bir ganimet gibi görmekte ve harcamaktadırlar.

 

23-63 Ekseni (Elazığ-Şanlıurfa), kendi vilayetlerine ve kendi insanına güvenmeyerek, maddi varlıklarını Akdeniz, Ege, Marmara ve yurdun diğer bölgelerine taşımışlardır. Sanayi ötesi toplum ülkeleri, ülkemizde İslamiyete, Vatan sevgisine ve vicdan muhasebesine ilginin azalması için, ülkemizin en stratejik önemini taşıyan bölge halkına, lüks tüketimi ve hizmet sektörünü özendirerek göçe zorlayıp, önemli illerimizi, toplama bilgisayar haline getirmenin peşinde olup, yakın tarih de, il Belediye başkanlıklarını ele geçirme hesapları yapılmaktadır. Sanayi ötesi toplum ülkeleri, bencil düşünce ve menfaatler müşterektir ahlakına sahip kişileri bulup, ülkemizde tembellik ve tüketimin ön plana çıkması için maddi ve manevi destekten kaçınmıyorlar. Ruhunda Allah korkusu ve Vatan sevgisi olanları göçe zorlamaktadırlar. Göçe zorlama olduğunda, asırlardan günümüze kadar nasıl ki petrol sorununu teminat altına aldılar ise, şimdi de ülkelerinin protein sorununu teminat altına alınmasının peşindeler. Böyle stratejik konuların önemini idrak etmemiz gerekir. Paylaştığımız konuların gerçek payının olup olmadığını, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: ”Her bilgi sahibi, bilgiye açtır.” buyuruyor. Hadis-i şerifini esas alarak, hem İslamiyeti huzur içinde eda etmemiz, hem de ülkemizin ve genç nesillerin geleceğini düşünmeliyiz.

 

Değerli Müminler!

 

Mübarek Ramazan ayının, 23-63 Ekseni (Elazığ-Şanlıurfa) ile ne ilgisi, vardır? Protein (Temel gıda) olmadan oruç tutulup namaz ve diğer ibadetler yapılabilir mi? Sanayi ötesi toplum ülkeleri, İslamiyete sadakat ve samimiyetle olan ilgiyi azaltabilmesi ve gelecekte Allah korusun, ilginin çoğalması yerine asgariye düşürme planları yapılmaktadır. Başta Büyük Türk Milleti olarak, acilen bu stratejik önemin farkına varıp sahip çıkılmalıdır. Başka bir örnek verelim: Şanlıurfa dünyanın 4 cü Kutsal şehridir, Dünyanın ilk üniversitesi Harran ilçesindedir, Şanlıurfa da, 24 Milyon meyve veren Urfa fıstığı ağacı vardır, Gaziantep de ise 12 Milyon meyve veren ağaç vardır. Üzülerek ifade edeyim ki, Şanlıurfa bu kutsal ve ekonomik varlıklarına yeterince sahip çıkmıyor. Bir Şanlıurfalının Antep fıstığı ismini kullanması, Şanlıurfa’ya saygısızlıktır. Şanlıurfalı fıstığına, Elazığlı kaysısına sahip çıkmalıdır.

 

Yüce Türk İslam alemi, iyi bilmelidir ki, ahlak; dini, Milli erdemliklerle eğitilmiş bir ruh ve manevi dünya yapısıdır.

 

Dinimiz, ahlak dini, kitabımız Kur’an- Kerim ahlaki kurallar kitabı, Peygamberimizse ahlak, fazilet örneği ve öğretmenidir, ahlak, güzellikler, erdemlikler şehridir.

 

Ruhunda Vatan sevgisi olan her Türk vatandaşının Milli ve dini değerlerine sahip çıkması gerekir. Gerek şahsi, gerekse milletlerin çöküntü ve yıkılışlarında ahlaki bozukluklar, tembellik ve kayıt dışı ekonominin (kara para) hareketliliğindeki ahlaki bozukluğun sebep olduğunu görürüz. Onun içindir ki, İslamiyetin daima gönül rahatlığı ile eda edilmesinde, temel, dini eğitim ve Milli benlik şarttır.

 

Ülkesi ve milletiyle, bölünmez bütünlüğümüzü bencillik ve cüzdan muhasebesi uğruna bozmak isteyen ihanet şebekesi riyakarlara Cenab-ı Allah, yaptıklarının ve düşündüklerinin bin kat karşılığını versin inşallah.

 

Cenabı Allah, bu mübarek günlerde yaptığınız ibadet ve dualarınızı kabul etsin inşallah.

 

Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ü rahmetle, Gazileri minnetle anar. Mübarek Ramazan ayının yüzüsuyu hürmetine hastalara şifa-i şerifler diler. Allah, Yüce Türk İslam alemini emrettiği şekilde yaşayan kullarının arasına katsın. Amin Velhamdulillahi rabbilalemin. Maasalavat.

 

İFTAR DUASI VE MANASI: Resul-i Ekrem Efendimiz, rivayet etmiştir. Aşağıda ki iftar duasını iftardan sonra okumayı alışkanlık haline getirmeliyiz ki, Cenab-ı Allah tuttuğumuz orucun sevabı daha da çoğaltsın.
İftar duasını bilenler okusun, bilmeyenler ise bu duayı bir kağıda yazıp, iftarını açtıktan sonra okusun.

 

Dua:

 

”Allahümme leke sümtü ve ala rizkıke eftartü ve bike amentü veleke eslemtü ve aleyke tevekeltü fetekabbel minni inneke entes semiy’ul aliymü.”
MANASI: ”Allahım! senin için oruç tuttum. Senin rızkınla iftar ettim. Sana teslim oldum ve sana tevekkül ettim. Tuttuğum orucu benden kabul et. Hiç şüphe yok ki sen duamızı işitici ve niyetimizi hakkı ile bilensin.” Feyzullah Değerli (Din adamı)

 

KAYNAKLAR

 

Hadis-i şerifler: İslam dininin Nurlu yolu. Osman BAYÜLKEN 1959. Hz. Muhammed ve hadisleri Abdulbaki Gölpınarlı Kasım 1964
Dualar: Feyzullah Değerli
Sohbetler: Abdülhadi Tibetli. Hindistan da ikamet eden Uygur Türk asıllı Din adamı.

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun