Dün mecliste dört eski bakanın Yüce Divan görüşmelerini izledim
21 Ocak 2015 10:43

TBMM ‘’İç Tüzüğü’’ne göre önceki dönem milletvekilleri ‘’Genel Kurul’’da kendilerine ayrılan locada istedikleri zaman yasama etkinlikleri dahil her türlü görüşmeyi canlı olarak izleyebilirler.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Ülkemizi çok derinden ilgilendiren çok kritik yasa tasarıları ile milletvekilleri ile hükümet yetkilileri hakkındaki görüşmeleri yakından yerinde takip etme bakımından dün de dört eski bakan hakkındaki yolsuzluk iddialarına bağlı olarak ‘’Yüce Divan’’a gönderilip gönderilmeme hakkındaki görüşmeleri ‘’Genel Kurul’’da sonuna kadar izledim.

Manzara-i umumiye neyi gösteriyor:İki önemli tespiti yakından gördüğümü hemen baştan belirteyim.

Bunlardan biri, Tek adamın yani RTE’nin bir kral gibi Meclis’e hakim olduğu ve tıpkı bir ofis gibi direktiflerinin yerine getirildiği mekan olması.

Düğeri de muhalefetin tümünün bitik olduğudur.

Öyle ki, psikoloji biliminde tarifi yapılan ‘’öğrenilmiş çaresizlik’’ sendromuna muhalefetin yakalandığı kesindir.

Dört eski bakanın yolsuzluk ve rüşvetle ilgili haklarındaki kuvvetli şaibelere rağmen ‘’Genel Kurul’’da konuşmamaları iki şekilde yorumlanır.

Bunlardan biri hırsızlık yolsuzluk yapanlar ile rüşvet yiyenlerin psikolojik olarak kendilerini savunamayacakları bir gerçektir.

Savunsalar bile beden dillerinin ve gözlerinin yalan söylemeyeceği de bir gerçektir.

Suçsuz insan bırakın bir savunma yapmayı, ortalığı birbirine katar, tabir caiz ise her tarafı yakar yıkar.

Bir diğeri de RTE’nin dört eski bakana savunma yapmalarına yasak getirilmesidir.

Bunların her ikisinin de birden doğru olma olasılığı çok yüksek.

Zafer Çağlayan’ın imdadına zaten annesinin vefatı yetişti.

Şuna eminim, Erdoğan Bayraktar muhakkak konuşacaktı ama RTE’nin talimatıyla çok yakın markaja alınarak bu önlendi.

Neden?

Erdoğan Bayraktar’ın karakteristik ruhsal yapısında tahrik edilme sonucu tüm bildiklerini ortalığa saçma huyu olduğunu bir yıllık süreç içinde yakından gördük.

Ve bu işin ta yukarıya kadar çıkacağını deklare ettiği için RTE bundan çok korktu ve konuşma yasağı getirdi.

Ama şuna eminim ki, Erdoğan Bayraktar yaşam sürecinde bir gün konuşacaktır.

Çünkü o ve diğer eski bakanlar üzerlerindeki yolsuzluk şaibesi lekesi ile çok sıkıntılı bir yaşamları olacaktır.

Dört eski bakanla ilgili bu yolsuzluk görüşmelerinde iktidar ve muhalefet milletvekillerinin kaçak sarayın sakinine teslim oluşudur.

‘’Genel Kurul’’da iktidar milletvekilleri çıktı kürsüye, görüşmeleri televizyondan izleyen kaçak saray sakinine yeniden aday olma uğruna sözel şovla, yolsuzluk şaibelerini deterjanla yıkarcasına tertemiz yaptılar utanmadan, yüzleri kızarmadan.

Muhalefet milletvekilleri ‘’mıy mıy’’ konuşarak ortada herhangi bir şaibe yokmuş havası verdiler.

Meclis’te heyecan oluşturamadılar

Eğer o Meclis’te ateş gibi bir muhalefet olsa yer yerinden oynar, tabir caiz ise kıyameti koparırlardı.

Muhalefet yılgın ve aciz.

RTE bütün kesimleri dize getirmiş.

Bunu nasıl başarmış.

Meclis’teki kalitesiz ve çıkarlarının tutsağı milletvekillerinin çokluğundan dolayı.

Sonunda da kamuoyunun vicdanını yaralayarak dört eski bakanı aklayıp pakladılar.

Net olarak bir hususu daha belirteyim.

Artık bu Meclis Türk milletinin hislerini, arzularını ve istencini(irade) temsil etmiyor.

Yepyeni bir Meclis’in gerektiğini dün bir daha yakından gördüm.

Şuna eminim ki kaçak sarayın sakini her zaman olduğu gibi dün de çok yoğun bir şekilde kriptolu telefonla talimat yağdırarak ‘’Genel Kurul’’u yönetiyordu.

Başkan sık sık ara veriyordu ama açıkladığı süreyi çok fazla uzatıyordu.

Neden?

Arada aldığı talimatı anlamamak olası değil.

Tavırlarına baktığım da başlarda Erdoğan Bayraktar konuşmaya çok kararlıydı.

Ama her türlü baskı ile engellenerek konuşturulmadı.

Hakim güç öyle istedi ve öyle oldu.

2015 seçimlerinde ne olur?

Bu haliyle devam ederse yine RTE’nin kuşun askerlerinden müteşekkil AKP tek başına iktidar olur ve iki koltuk değneği CHP ile MHP’de çok zayıf muhalefetler olarak Meclis’te yerini alırlar.

Sonunda RTE amacına ulaşarak Anayasa’yı alt üst edip Cumhuriyeti, demokrasiyi, üniter devlet yapısını yıkarak başkanlığının ilanı ile birlikte Kürt federasyonunu kurup resmi olarak da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ikiye bölmüş olur.

Yumurta kapıya dayanmıştır.

Bu badireden derhal kurtulmamız gerekiyor.

Nasıl?

Kamuoyunda karşılığı olan toplum liderlerinin bir araya gelerek bir partinin çatısı altında seçime girmesi ve önce RTE iktidarını yıkacak çok güçlü muhalefeti oluşturup, daha sonraki aşamada iktidara gelerek Türkiye’nin yönetimini teslim almasıdır.

Küçük tabela partilerinin birleşmesi kamuoyunda bir güç algısı oluşturmaz ama sosyolojide ‘’kanaat önderi’’ diye tanımlanan toplum liderlerinin birleşerek seçime girmesi hedefe ulaştırıcıdır.

RTE’nin korkutma gücü bir vehimden ibarettir.

O bilge ve onuru yüksek insanlara diş geçiremeyecek kadar bilgiden yoksundur.

Bu nedenle kamuoyunda artık her kesimden Cumhuriyetçi demokrat yurtsever yurttaşların, toplum liderlerinin birleşerek seçime girme gerçeğini yoğun olarak dile getirerek katkı sağlamaları yaşamsal önemdedir.

Hem dünkü dört bakanla ilgili Yüce Divan oylamasında AKP milletvekillerinden kırk elli civarında fire vermesinin artık geminin su aldığı ve kaçak saray sakini RTE’nin demokratik devrilişinin ilk somut sinyalidir ki, bu toplum liderlerinin siyasi organizasyonunu işini çok kolaylaştıracaktır.

Zaten şiddetli korku içinde yaşayan RTE’yi çok daha katmerli korku dalgaları sardığı muhakkaktır.

Herkes yepyeni dinamik ve bilge milletvekillerinin olduğu bir Meclis’i meydana getirmek üzere ellerini taşın altına koymaları en temel gereksinimdir.

Ortaçağ uygulaması sadaka ekonomisinden iş ve çalışma ekonomisine geçmek üzere.

Ülkenin bölünmesinden yeniden birliğin ve beraberliğin sağlanacağı üniter devlet yapısını yeniden tesis etmek üzere.

Yepyeni bir Meclis için sorumluluk taşıyan her yurttaş iş başına.

İbrahim ÖZDOĞAN TWİTTER