Doğruyu PKK’lılar mı söylüyor?

Doğruyu PKK’lılar mı söylüyor?
27 Mart 2013 09:00

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 2012 Ağustos ayında PKK sınırda 400 Km2 alanı denetliyor dediğinde hepimiz inanmamıştık da yok daha neler deyip kulak arkası etmiştik.

 


 


 


Hilmi SARAL H&H YORUM


 


 


Hükümet yetkililerimizin yaptığı yalanlayıcı açıklamalar işimize gelmiş, gönlümüzü ferah tutmuştuk. Ne var ki hükümetin başlattığı son açılım olayın ciddiyetini kör gözlere bile gösterdi.


 



Artık PKK ile yapılan görüşme ve pazarlıklar saklanmıyor. Saklanan, görüşmelerde nelerin konuşulduğudur. Daha doğrusu PKK ne istediğini ayan beyan söylüyor da, AKP hükümeti ne karşılığında ne verdiğini söylemiyor ya da söyleyemiyor. Taraflardan Abdullah Öcalan isteklerini Nevruz şenlikleri nedeniyle dünyaya ilan etti de Başbakan “Analar ağlamasın”dan başka bir şey demiyor.


 


 



 


 


 



Yapılan pazarlıklardan anlaşılıyor ki PKK terör örgütü sadece Kandil’de değil, ülke içinde de önemli mevziler elde etmiş. Onun için pazarlık konularından biri bunların ülke dışına nasıl çıkacağı ile ilgilidir. İyi de bunlar ülke içine ne zaman yerleştirildiler? Kim yerleştirdi bunları? Kendileri yerleştilerse bizim darbe savar hükümetimiz ve ona bağlı güvenlik kuvvetlerimiz neredeydi?  Ömrünü terörle mücadelede geçirmiş ordu mensuplarımızı izleyip tutuklamaktan teröristleri görememişler mi?


 



Bunlar ülkeyi terk ederken silahlarını gömeceklermiş. Madem terör örgütü terörden vaz geçti, silahlarını neden gömüyorlar ki? Güvenlik kuvvetlerine teslim etsinler. Olmaz mı? Suça karışmamış olanları analarının dizinin dibine dönerken, suçlu oldukları kabul edilenler başka bir ülkeye gönderiliyor. İyi de bu suçlunun kaçmasına yardım etmek olmuyor mu? Suçlunun kaçmasına yardım etmek de suç değil mi?


 



Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır miting alanında okunan mektubundan sonra ortalık güllük gülistanlık gösterilmeye çalışılıyor. Artık analar ağlamayacakmış, barış geliyormuş, terör nedeniyle harcanan paralar bizim cebimize girecekmiş, ekonomimiz sıçrama yapacakmış. Hele şu ülkeye kimler tarafından yerleştirildikleri bilinmeyen PKK’lılar ülkeyi bir terk etsinler de gerisi kolay. Hükümetimizin bu fedakarane çalışmalarını baltalamak isteyen şu DHKP-C’de halledildi mi gel keyfim gel(!)


 




Bütün yandaş ve yalaka medya el birliği ile toplumu buna inandırmaya çalışıyorlar. Kimisi ne kadar kültürlü olduğunu göstermek için Hemingway’ın ‘Silahlara Veda’ romanının adını manşet yaptı. Terör bitti diyen de var; barış geldi diyen de.  Ah bir an önce şu gidenler gitsin hele. Siz o zaman görün bizi. Bakın ilk kez olaysız bir Nevruz yaşadık. Ne iyi oldu. Gerçi alanda Türk Bayrağı olmaması Başbakanımızı üzdü ama hep tek bayrak vurgusu yapan başbakana saygısızlık olmasın diye ikinci bayrağı asmadılar! BDP’liler Başbakanımızı bir daha böyle üzmeyecekler. Ne de olsa toplumsal barışı beraber inşa ediyor, ortak anayasa hazırlıyorlar.


 



Geri dönüp dönmeyeceklerinin garantısı olmayan PKK’lıların nasıl, nereye gideceklerini merak eden halkımıza PKK’nın önde gelen liderlerinden Duran Kalkan gerçeği açıkladı: Barış olacaksa Türk Ordusu ve polisi Kürdistan’ı terk etsin. Yani bir yere gittiğimiz yok, gidecek olan sizsiniz demeye getiriyor.


 



Böylece PKK’nın sadece 400 km2 sınır boyunu değil, bütün bölgeyi kontrol ettiği gerçeği ortaya çıkmış oldu. İki de bir tek bayrak nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan’ın kast ettiği bayrağın da PKK bayrağı olduğunu anlamış olduk.


 



Anayasadan Türk’ün adını ve kimliğini silmek isteyenlerin bütün bunları yapmasına şaşırmamak gerekir. Şaşılacak olan bu kadar açık oynanan oyunun hala görülmemesidir.