Dini ve Milli günde tek gaye

Dini ve Milli günde tek gaye
22 Nisan 2015 09:00

Ey Yüce Türk İslam alemi! Sohbetimiz, Dini ve Milli günde tek gaye hakkında olacaktır.

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

23 Nisan Perşembeyi Cuma’ aya bağlayan gece REGAİP Kandilidir.

 

Cenab-ı Allah nasip ederse, Regaip Kandili ile Ulusal egemenlik ve çocuk bayramını aynı günde kutlayacağız.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, çocuklara armağan ettiği 23-Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramını Kandil gününde kutlamak, ayrı bir mutluluk ve heyecan veriyor. Cenab-ı Allah’ın emirlerine ve Vatan sevgisine bağlılığımızı daha da sıklaştırıp, ülkemiz, ailemiz ve çocuklarımıza dua ederek, geleceği teminat alma heyecanını yaşıyoruz.

 

Ne Mutlu Yüce Türk İslam alemine ve çocuklarına ki, böyle Mübarek ve Milli günleri bir arada idrak ediyor. Allah’a inanan ve ruhunda Vatan sevgisi olanlar için, bu dini ve Milli bayramı beraber kutlamak, anlayanlar için, büyük önem taşımaktadır.

 

DURUSOY SARGIT HOCA’NIN, İTİKADİ VE MİLLİ GÖREVLER SOHBETİ

 

Yüce Türk İslam aleminin gayesine ulaşması ve mesut olabilmesi için, ahlak kurallarına uyması şarttır. Ahlak ve hukuk güzel sanatlar vs. gibi dinden doğmuştur. Dini kurallar, aynı zamanda ahlak kurallarıdır. O insanların güzel ahlak sahibi olması, dindar, İmanlı ve ruhunda Vatan sevgisini taşımasıyla mümkündür. İnanç insanlarda doğuştan mevcuttur. Din bu inancı doğru rotayı takip etmeye yöneltir. İman bir şeye kesin olarak inanmaktır. İslam dininde insanın altı esası mevcuttur: Bunlar ”Amentü’‘ içinde yer almaktadır. Aldığımız her nefes, çiğnediğimiz her lokma O’nun hesapsız nimetlerindendir.

 

Allah’tan korkan ahlak sahibi insanların çoğalması, cemiyet ve hürriyet fikrinin varlığı, saadetin devamı, inanç sayesinde tahakkuk eder. Din ve dinin mukaddes saydığı ahlaklardan mahrum olarak terbiye edilecek bir nesilde ahlak denilen manevi ölçüden eser kalmaz.
Bir kimsenin Cenab-ı Allah’a İman etmesi, vicdan ve güzel ahlak sahibi olmasını temin eder.

 

Dünyaya ait zevkler, maddi varlığımızın hissedebileceği kadardır. Bu talepler arttıkça, insanda rahatsızlık başlar. Çünkü amellerin sonu yoktur. İnsan bu çeşit hislerden kurtulduğu zaman, hayvanlardan üstün bir başka aleme ait olduğunu hisseder.
Manevi hayat, aklın müsbet hudutları üstünde, fakat yine aklın doğrultusunda bir yükseliştir. Gerçek medeniyet, ruh ve gönül medeniyetidir.

 

Yüce Alah’ı sevmek, O’na karşı kulluk vazifesini yapmamızı; Hz. Muhammed (s.a.v.) sevmek onun sünnetini yaşamamız ve Vatan sevgisini gerektirir. Kur’an-ı Kerim’in Allah Kelamı olduğuna inanmak, onun emirlerini tutup yasaklarından sakınmamızı, Cenab-ı Allah’ın verdiği nimetlere şükretmemizi; ahiret için hazırlık yapmamızı ön görür.

 

Müslümanlar olarak da, dua ve tövbe istiğfar ederek, okumasını biliyorsak Kur’an okuyarak, bu gibi mübarek geceleri ihya etmeliyiz. Fakirleri, yoksulları ve çocukları sevindirmeli, ölümü hatırlayarak, Resulü Zişan efendimize bol bol Salat-ü Selam okuyup, bu geceyi değerlendirmeğe çalışalım.

 

SEYYİDÜL İSTİĞFAR DUASI VE MANASI:

 

”Allahümme ente Rabbi la ilahe illa ente halakteni ve ena abduke ve ena ala ahdike ve va’dike mesteta’tü eüzübike min şerrima sana’tü ebüu leke bi ni’metike alleyye ve ebu bizenbi fağfirli zunubi feinnehu la yağfiruzzunube illa ente birahmetike ya erhamerrahimin.” duasını okumalıdır.

 

Meal-i şerif: Nebii Sallalahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ”Seyyidül İstiğfar, Allahü Teala’dan şu yolda mağfiret dilemektedir. Allahım! Rabbim sensin, ibadete layık hiç bir ilah yoktur. Yalnız sen varsın, beni sen yarattın, şüphesiz senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde sana verdiğim ahdü vahd üzere sabitim. Allahım! İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım, bana ihsan buyurduğun ni’metini zat-ı uluhiyyetine itiraf ederim. Günahımı da itiraf ederim. Binanaenaleyh günahımı affet. Çünkü günah yargılamak, kimsenin haddine değildir.”

 

NOT: Resulü Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurur ki: ”Bu Seyyidül İstiğfar duasını her kim kalbi ile sevap ve faziletine inanarak gündüz okursa ve gece olmadan ölürse, o kimse ehl-i cennet camiasındandır. Her kim de sevap ve faziletine inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse ehl-i cennet zümresindendir.”

 

Ulu Önder ATATÜRK’ün, Çocuklarımıza verdiği önemi hatırlayarak, günün ehemniyetini duyuralım: Namaz kılma çağındakileri camiye, cemaate alıştırıp, böyle Mübarek gecelerin, havasını ve manevi meyvelerin önemini ve tadını onları da hisselendirelim. Bu gibi kutsal Milli gün ve gecelerin Yüce Türk İslam alemi için kurtuluşa ve dirilişe vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz edelim.

 

BÜYÜK TÜRK MİLLETİ VE ÇOCUK HAKLARI

 

Türk İslam tarihinde ve kültüründe çocuklara şefkat göstermek, onları himaye etmek, önem taşımaktadır.

 

Çocukların güler yüz görmediği, eziyet gördüğü, ağladığı bir kültürden ve bir medeniyetin varlığından söz edilemez. Çocukların ezildiği toplumda, vicdan ve şefkat kalmamıştır.

 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı; Yüce Türk İslam alemine Milli birlik ve beraberliğimizin çocuklarımızın bayram sevincini yaşaması sayesinde korunabileceğini izah eder. Büyük Türk Milletini ayakta tutan, Vatan sevgisini aşılayan ve beraberliğimizi güçlendiren en kuvvetli bağın çocuklar olduğunu ifade eder.

 

Dini gün ve bayramlarla beraber Milli gün ve bayramların tümü, aslında çocuklarındır. Yüce Türk İslam aleminin, bütün dini ve Milli bayramları kutlamaları, şenlikleri, heyecanların tümü çocuklarımızın sevinçleri ve mutlulukları ile biri birine bağlıdır.

 

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ”Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” sözünün, üzerinde iyice düşünerek, ilk defa duymuşuz gibi hafızamızı tazeleyelim. Mübarek Kandil günü ile beraber, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramını kutladığımız şu günlerde, yurtiçi ve yurtdışındaki bazı ihanet şebekeleri ve özellikle, Türkiye’nin Suriye sınırında ki, yerleşim bölgelerinde ikamet edenlerle beraber, yurtdışındaki Ermeni diasporasının, bugünlerde soykırım iddiası ile ilgili resmi kurumların kıymetli zamanını zayi etme faaliyeti içerisindeler. Dünya ve Türk kamuoyu iyi bilmelidir ki, asıl soykırımı Ermeniler yapıp, Suriye’ ye kaçmıştır. Türk topraklarında kalanların, kalplerinde ki kin ve nefretleri dindarlık, Vatanseverliğe ve Hacca-Umreye gitmeye odaklanarak, kara sayfalarını beyazlaştırma faaliyeti içerisindeler.

 

Türkiye geneli ve Harran ovası halkı, Özellikle, Suriye’den Akçakale sınır kapısında yurdumuza giriş yapan Ermeniler, Türkiye de ki soydaşlarından destek alarak, Türk vatandaşı olup, Harran ovasında toprak sahibi olma hayalindeler. Bu tür çirkin faaliyetlerin ve Ulusal Egemenliği askıya almaya yönelik bazı faaliyetlerin derhal terk edilmesini, Büyük Türk Milletinin, ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğünün güçlülüğünü, bu Mübarek ve Milli günde, hatırlatmakta fayda vardır. Büyük Türk Milletine saygıda kusur hayalinde olanlar, Türk tarihini iyi incelesinler.

 

Türkiye geneli ve Harran-Akçakale halkı, bu çirkince faaliyetlere karşı daima uyanık olup, dikkat etmelidir!

 

Büyük Türk Milleti ve Harran ovası halkı olarak, Ermeni Diasporasının, yurtdışı ve yurtiçindeki uzantısı olan ihanet şebekelerinin, aslı olmayan iddiaları ortaya atıp, Türk sanayisini ve tarımını darboğaza sürükleyip, anarşik ve ekonomik terör oluşmasını sağlayarak, intikam alma peşindeler. Türk Milleti, hiç bir zaman ırkçılık yapmamış ve yapmadığını tarih de onaylamaktadır. Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne sadakatla bağlı olan, Ermeni asıllı Türk vatandaşlarına karşı hiç bir diyeceğimiz yoktur ve olamaz da. Asırlardır Yüce Türk İslam alemi, Ermenilere karşı bir ayrımcılık yapmamıştır. Bunun örneği: Ermeni asıllı olup, büyük dedeleri veya babaları Müslüman olan Türk vatandaşları, seçim veya atama ile hükümetlerde görev alma ve bürokrasi de önemli görevlere gelmişlerdir. Eğer soykırım olsaydı, bu makam ve mevkilerde görev almaları olur muydu? Bu makam ve mevkilerde görev almalarını Türk tarihi onaylıyor.

 

Türk Milletinin, ülkesi ve Milletinin bölünmez bütünlüğünü bozmaya çalışan ve Harran ovası topraklarına göz diken ihanet şebekeleri iyi bilmelidirler ki, Türk Milletinin dünyanın en misafirperver ve şefkatlı Milleti olduğunu, dünya kamuoyu ve tarih tarafından onaylanmıştır. Örneği: Çanakkale Zaferi.

 

Yüce Türk İslam alemine iftira atanları, bu Aziz Mübarek ve Milli günde, Allah’a havale ediyoruz.

 

Bu dini ve Milli günlerde, ihanet şebekeleri iyi bilmelidirler ki, Türklük, bir şuur ve bir kültür meselesidir; ama her şeyden önce soy ve yapı meselesidir.

 

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Türk İslam Alemi’nin, Regaip Kandilini ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramını kutluyorum. Nice Mübarek ve Milli günlerde beraber olmak dileği ile.

 

Vatan şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. K. ARATÜR’Ü rahmetle, Gazileri şükranla anar. Hastalara acil şifalar dileriz.

 

Kaynakça: 1-Durusoy Sargıt Hoca. 2-Mustafa Tombalak Özdoyuran Camii Tekirdağ. 3- Orkun dergisi Ocak 1982 sayı 5

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun