Dikkat edin, söylediğini yapmayın

Dikkat edin, söylediğini yapmayın
21 Mart 2017 17:30

Dün bu, “ekmek yemeyin” olayı, fırıncıların GDO’lu soya kullandığı haberleri üzerine yeniden çok aktif gündeme geldi.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Bu iş Türkiye’de artık resmen tehlikeli bir hal almaya başladı.

 

 
Tabii ki, fırıncılar GDO’lu soya kullanmasın, GDO gayri-tabii bir işlemle ortaya çıktığı için insan sağlığına zararlıdır.

 

 
Ama ekmekle bu savaş neyin nesidir, bu ne deformasyon, bu ne garabettir.

 

 
Acaba Türkiye’de bilim sustuğu, işimiz deforme ve ABD’de okuduğu bir iki marjinal makale ile allame-i cihan kesilenlere kaldığı için mi bu garabet ekmek düşmanlığına bu kadar yer veriliyor hemen tüm tv kanallarında ve basında.

 

 
Şimdi gelelim Canan Karatay’ın ekmek karşıtlığına.

 

 
Benim yakın bir akrabam Canan Karatay’ın ekmeksizlik diyetini uygulamaya başladıktan sonra 1.5 sene içinde öldü.

 

 
Tüm bağışıklık sistemi, tüm enerjisi çöktü.

 

 
O ayrıca bir Karadenizli olarak, misler gibi, has ekmekler yemeye alışmış biriydi.

 

 
Ekmek yememesi Canan Karatay’ın sözlerine inananlar tarafından ona tavsiye edilip, o da bu tavsiyeye uyduktan sonra kilo verdi, vücudu kalıp değiştirdi, kaslar sarktı, gözlerindeki ışık gitti ve sonunda mide kanseri ile 2 haftada gitti.

 

 
Ekmekten kesilmek sadece bedeni fiziksel yıkımlar yapmaz vücutta.

 

 
Beslenmenin ötesinde yemek yemenin, ekmek yemenin hazzından mahrum kalmak insanın psikolojisini de bozar ve bozulan her psikoloji bedeni organik olarak da kemirmeye başlar.

 

 
Şimdi gelelim ekmek olayının başka bir boyutuna…

 

 
Canan Karatay’ın ekmek konusunda söyledikleri Avrupa’da konu dahi değil.

 

 
Avrupa’da ekmeğin zararlı olduğu gibi bir söz kimsenin ağzından çıkmadı.

 

 
Böyle bir konu yok orda.

 

 
Eğer ekmeğin insan sağlığına zararı konusunda gerçekten bilimsel veriler olsaydı bu muhakkak ama muhakkak Avrupa’ya ve ilgili AB komisyonlarına yansırdı.

 

 
Canan Karatay, egzotizmin halen daha güçlü olduğu ABD’deki bazı bilim insanı denen tiplerden esinlenmiş olmalı, ki, zaten ABD’de yapılan araştırmalar diye konuştuğunu duymuştum bir kez.

 

 
Ki…

 

 
İnsan bedeninin kozmiği beynimizin alamadığı kadar kompleks, derin ve ölçülemez.

 

 
Biz insanlar doğal yaşamımızı çoğu halde içgüdüsel olarak gelişen, tarihten bugüne akan ve çoğu zaman ampirik (gözlemsel) şekilde sürdürüyoruz.

 

 
Bugün tıbbın ve genel olarak bilimin ekmeğin insan sağlığına zararlı olduğuna dair bir bulgusu yok, olamaz da.

 

 
Zira insan bedenindeki fizyolojik proseslerin birçoğu bir tıp profesörünün dahi çoğu halde seçemeyeceği ve izleyemeceği kadar mikro düzeylerde devam ediyor.

 

 
Çağlar boyu yenen ekmeğin insan fizyolojisindeki olumsuz etkileri konusunda bugün dünyada herhangi bir kabul görmüş bilimsel açıklama yok.

 

 

Gerçekten yok.

 
Allah aşkına ya, biri bir ekmek sempozyumu yapsın, dünyadan da birkaç adam çağırsın, şu iş bitsin ya Türkiye’de.

 

 
İnsanlar telef olacak bu kadın yüzünden.

 

 
Sağlıksız nesiller oluşacak.

 

 
Avrupalılar misler gibi ekmek tüketiyor.

 

 
Birçok kişi sanır ki, Avrupalı ekmek yemez.

 

 
Oysa ballar gibi ve çok ekmek yer Avrupalı.

 

 
Özlü ekmek yer, ekmeğe doyar.

 

 
Hatta sabah o kadar çok özlü ekmek yer ki, öğlen ekmek ihtiyacı hissetmez, etin yanında patates veya pilav yer.

 

 
Türkiye’deki sorun insanların çok ekmek yemesi değil.

 

 
Sorun, insanların özlü ekmek yiyememesi ve diğer et, yumurta, bakliyat gibi gıdaların pahalı olması.

 

 
Buğdayın çok pahalı olması, bu nedenle fırıncıların ekmek substantından çalması.

 

 
Çiftçimizin zayıf olması.

 

 
Yeterli buğday olmadığı için insanlara özsüz ve plastik ekmek yedirilmesi.

 

 
İnsanlarımızın çok ekmek yediği halde ekmeğe doyamaması.

 

 
Özlü ekmek nedir?

 

 
Bunun için laboratuara gerek yok.

 

 
Özlü ekmek dişe dirençlidir, dişiniz ekmeğin parçalarını diri olarak hisseder.

 

 
Tıpkı ette olduğu gibi, iyi bir et de dişinize direnç gösterir.

 

 
Örneğin Avrupa’daki beyaz ekmek ve beyaz undan yapılan minik ekmekler de bizdekinden farklı olarak özlü ve dişe dirençli.

 

 
Ekmek sorununa burdan bakıp, milletimizi doyurmamız lazım.

 

 
Bu arada…

 

 
Avrupalılar dişe dirençli ekmek yiyebiliyor çünkü onlar gerçekten milliyetçi.

 

 
Bizdeki bazı, “referandumdan hayır çıkarsa silah alırız belimize” diyenler gibi düttürü değil…

 

 
Harbi, hakkaten milliyetçi.

 

 
Ki, çiftçileri buğday üretiyor, fırıncıları buğdayı tam kullanıyor, misler gibi ekmek yiyorlar.

 

 
Hakiki milliyetçilik, nitekim, karın doyurur yani.

 

 
TAYFUN TALİPOĞLU

 

 
Ölüm haberini okuyunca şoka girdim. Acaba neyi vardı, çok üzüldüm.

 

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar