Devrim mi, karşı devrim mi?

Devrim mi, karşı devrim mi?
8 Ağustos 2014 17:16

7 Mart 2014’te, o sıralar çalıştığım Sonhaber Gazetesi’nde, “Kırım Derneği’nde Tayyip Skandalı” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazıyı yerel seçimlerin hemen öncesinde yazmıştım. Dilerseniz o yazıyı bir hatırlayalım:

 

 

Arif ANBAR H&H YORUM

 
AKP’li Recep Tayyip Erdoğan dün Eskişehir’deydi.
Miting yaptı.
Mitingle ilgili skandal niteliğinde iddialar söz konusu oldu.
Okullara, “öğrencileri mitinge getirin” baskısı yapıldığı,
Cuma namazlarında “mitinge katılın vaazları” verildiği,
Çevre illerden insanların mitinge getirildiği,
Fabrika işçilerinin mitinge getirilmesi yönünde “patronlara baskı” yapıldığı,
AKP’li Odunpazarı Belediyesi’nin çalışanlarına, “mitinge katılacaksınız” emri verdiği gibi iddialar bunlar.
Nitekim tüm bunlara rağmen istenen kalabalığın oluşmamış olması, Erdoğan’ı oldukça sinirlendirmiş!
*
Bitmedi!

 
Öğrenciler, demokratik haklarını kullanarak Erdoğan’ı protesto etmek istedi, “hırsız var” diye bağırdı. Ancak polis müdahalesine maruz kaldı, coplandı, yerlerde sürüklendi. Yüzün üzerinde öğrenci gözaltına alındı. Bu durum insan onuruna hakaret niteliğindeydi.
*
Asıl konuya geliyorum.

 
Bahsedeceğim konu, tam bir skandal!

 
Erdoğan, Kırım Derneği’ni ziyaret etmek istemiş. Yanında Bakan Nabi Avcı ve Harun Karacan’da varmış. Erdoğan arabadan inerken kimse karşılamamış. Elini sıkmamış ve ayağa kalkmamış. Hatta Erdoğan’a tepki göstermek isteyen bir kadın, sağ eliyle “bozkurt” işareti yapmış. Bu sırada Erdoğan’ın korumaları kadına müdahale ederek, “kadının sağ elini kırmış.”

 
Utanç verici bu olayın yaşanmasına rağmen Erdoğan, Kırım Derneği’ne ait lokale girebilme cesaretinde bulunmuş. İçeri girerken de kimse oralı olmamış. Başbakan çıkışmış, “Kimmiş beni eleştiren bakalım? Hadi onu da geçtim. Siz Harun Bey’e yüz vermiyormuşsunuz. Hala Yılmaz Hoca’yı kolluyormuşsunuz. Porsuk çamur akıyor. Hala nasıl o adamı desteklersiniz. Harun Bey’e destek vereceksiniz!” gibi ifadeler kullanmış. İçerdekileri azarlamış.

 
Bunun yanı sıra Erdoğan, “Biz sizin için uğraşıyoruz. Kırım kurtulsun diye uğraşıyoruz. Siz bizi desteklemiyorsunuz. Obama’yla görüştüm. Putin’le görüştüm. Hiç gazete okumuyor musunuz? Bunları bilmiyor musunuz?” demiş.
Bunun ardından içerdekilerden birisi, “Bütün gazeteleri okuyoruz. Hiçbir şey göremedik. Hem Obama ve Putin’le görüştünüz de ne oldu? Kırım elden gitti” diye çıkışınca koruma polisleri vatandaşa müdahale etmiş.

 
Bu müdahalenin üzerine vatandaş, “Ne yapacaksınız? Beni gözaltına mı alacaksınız. Buyurun alın”deyince de Erdoğan küplere binmiş, “Reziller! Siz kim oluyorsunuz! Siz hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz. Kendinizi ne sanıyorsunuz?” şeklinde bağırıp çağırarak lokali terk etmiş.
*
Böyle bir davranış,
Söz konusu kişinin psikolojik sağlığında sıkıntı olduğunu göstermiştir.
AKP’nin Eskişehir’de havlu attığının işaretini vermiştir.
Ve bu davranış, Eskişehir halkına yapılmış olan büyük bir saygısızlıktır.
Eskişehirli bu davranışı affetmeyecektir!

 

***
Bu yazının hemen ardından, sosyal medya hesaplarıma ve mail adreslerime tehdit mesajları aldım. Gazetemde arandı, amaç aynı: tehdit! Bunun yanı sıra, Kırım Derneği adına açıklama yapan Evren Olcay, böyle bir olayın yaşandığını ancak abartıldığını ifade eden bir açıklama yaptı. Yani, yalanlayamadı.

 

Tehditlerin ve Evren Olcay’ın açıklamasının ardından bir yazı daha kaleme aldım: “Kırım Derneği’nde Tayyip Skandalı 2.”

 

Bu yazıyı da hatırlayalım:

 

Başbakan’ın Eskişehir mitinginin hemen ardından, “Kırım Derneği’nde Tayyip skandalı” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazının içeriğini hatırlatmama gerek yok. İyi bildiğinizi tahmin ediyorum…
(Bu yazının yayınlanmasından bir gün sonra birçok gazete yazımı destekler nitelikte haberlere imza attı, köşe yazarları kaleme aldı.)
*
Öğrendim ki…
Bu yazının yayınlandığı günün sabahında, hazımsızlık çeken kendini bilmez bir takım kişiler gazetemizi aramış, telefona bakan hanımefendiye “küfürler savurmuş.”
Yetmemiş, beni de tehdit etmişler garibanlar ve demişler ki: “Biz onu bulur, bunun hesabını sorarız!”
(Bir takım kişilerin kimler olduğu meçhul!)
*
Tabi bunların yanı sıra sosyal medya hesaplarıma ve e-mail adreslerime de tehdit mesajları geldi. Fakat destek mesajları, tehdit mesajlarını fazlasıyla katlar nitelikte…
*
Neyse…
Bir insana hazmedemediğin bir şey için “küfretmek”, bir insanı, “para! kokan oyunu bozdu” diye tehdit etmek, en hafif ifadeyle “acizlik ve korkaklıktır.”
*
Bu ülkede, ağır aksak da olsa işleyen bir yargı var.
Yazılan yazının yanlış olduğunu düşünüyorsan, kendine de güveniyorsan, kim olduğunu açıklar, gider beni mahkemeye verirsin!
*
Bir husus daha var.
Yazımın ardından, Kırım Derneği adına Sayın Evren Olcay’da bir açıklama yaptı. (Basın bu açıklamayı çok dikkate almadı. Bazı yayın organları yer dahi vermedi.) Olcay, Derneğin lokalinde yaşananları yalanlamaya çalışmış ancak başarılı olamamış. Bir olay yaşandığını kabul etmiş (Başbakan gibi dili sürçmüş olabilir!), olayı “abartılı” bir biçimde işlediğimi ifade etmiş.
*
Ben emin olmadığım hiç bir şeyi yazmam ve haber yapmam.
Bilgisiz-belgesiz yola çıkmam.
Sayın Olcay, dilerseniz elimdeki görüntüleri sizinle paylaşabilirim.
Abartılı mı, yoksa oldukça “hafif mi” yazdığım ortaya çıkar böylelikle.
*
Fakat bu sesli görüntüyü izledikten sonra…
Böyle bir açıklama yaptığınız için kamuoyu önünde özür dileyecek misiniz?
Çok merak ediyorum…
*
NOT: Bahsettiğim olayın birinci dereceden muhatabı olan AKP il örgütünden her hangi bir açıklama gelmedi. Kamuoyu açıklama bekliyor…

 

***

 

Tabi, bu yazdığım yazıdan sonra sustular…

 

Şimdi, bugünkü asıl konuya giriyorum.

 

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’da tıpkı Tayyip Erdoğan gibi tam da seçim öncesi Eskişehir’i, Kırım Derneği Lokali’ni ziyaret etti.

 

5 Ağustos 2014’te, seçime 5 gün kala…

 

*
Ekmeleddin İhsanoğlu ile Tayyip Erdoğan’ın arasındaki fark, fotoğraflarla, bakın nasıl ortaya çıkıyor…

 

arifanbar1

 

İhsanoğlu, lokalin kapısından içeri girerken ayakta karşılanıyor…

 

arifanbar2

 

Yüzler gülüyor, sevginin hakim olduğu bir fiziksel tavır ortaya çıkıyor…

 

 

arifanbar3

 

Kırımlılar, alkışlarıyla İhsanoğlu’na destek veriyor…
*
O zaman tercihini yap.
Şiddet mi, barış mı?
Baskı mı, özgürlük mü?
Aşağılanmak mı, yüceltilmek mi?
Kin mi, sevgi mi?
*
Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen devrimin geliştirilerek yaşaması mı?
Yoksa…
Karşı devrim mi?

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İşte AKP’nin yeni kumpas planı
Türkiye Cumhuriyeti’nin çocukları
Al valiyi vur hükümete!