Devletten hatıra gaz fişekleri

Devletten hatıra gaz fişekleri
9 Ekim 2015 09:52

Cumhuriyet Gazetesi’nden Damla Yur, Sivas’ın Suşehri ilçesinde su paylaşımı nedeniyle devletin gazlı, TOMA’lı, gözaltılı yüzüyle tanışan köylülerle konuştu. Köylüler, yedikleri gazların kapsüllerini evlerinde hatıra olarak saklıyor.

 

 

 

 

Hayatında ilk defa TOMA görmüştü 85 yaşındaki Musa Akbulut, 75 yaşındaki Halil Daş da biber gazı fişeği. Daş bu fişeği hatıra olsun diye evinde saklıyor ama Tatar köylülerinin belleklerine kaydettikleri anlar o kadar hatıra tadında değil. Daş’ın akrabası askerin önüne yattığı fotoğrafı ile hafızalara kazınan Kıymet Daş’ın ürkek bakışları korkuyu anlatıyor. Çünkü burası ‘terörist ilan edilen’ Tatar Köyü. Bu köye karşı da birleşmiş 3 köy var: Gökçekent, Eskimeşe, Akıncı. Sivas Suşehri ilçesine bağlı Tatar, Eskimeşe, Gökçekent ve Akıncı köyleri arasında yaşanan “sudan gerginlik” sonrası protokol imzalandı ve paylaşım sağlandı. Türkiye bu protokol ile bir kriz yönetme başarısına daha imza atmışa benziyor. Sistem 70- 80 yaşındaki köylülere biber gazı atılıp, tazyikli su ile dağıtılarak başlanıp, gözaltı ile devam etmiş. Gözaltında imzalanan protokol sonrası ise sular dağıtılmış ama sular “Askere karşı geldiler, onları terörist ilan ediyoruz.“ cümlesine bakılırsa durulmamış gözüküyor. Yapılan anlaşma ve yaşanan süreci 4 köyden de dinlemek üzere Suşehri ilçesindeyiz.

 

1948’den bugüne

 

Tatar köyünün eski muhtarı, bir dönemin de dernek başkanı Eyüp Yüksel’den onların tabiri ile “göze”lerden (su kaynakları) yılların sorununu dinliyoruz. Sorun 1948’den bugüne yaşanıyor. Kaynak Tatar köyü sınırlarında. Ancak diğer 3 köy fermandır, mahkeme kararıdır derken sudan Tatar’a vermeden yararlanmak istiyor. Paylaşamamanın getirdiği gerginlikler ise Yüksel’in ifadeleri ile şöyle: “İmamlar yalan mı söylemedi, 80’lerde muhtarın diğer köylüler gelip kürekle, dişlerini mi kırmadı. 1995’te yaşanan gerginlik sırası komutan havaya ateş açtı. Direnen 4 kadın ağır cezaya götürüldü. Sorun hep vardı.”

 

Kalıcı olması umulan çözüm için protokol imzalanmış. Masada oturan 4 köyün muhtarı. Ancak muhtarlardan Tatar muhtarı Fatih Şahin süreçte gözaltında. Karakola köylüler geliyor, sunulan anlaşma konuşulup ortak kararla protokol imzalanıyor. Sonra da Şahin ile birlikte 16 köylü serbest bırakılıyor. Protokole göre Hatınyurdu mevkii Tatar köyüne bırakılıp, Geyikpınar mevkiindeki su çeşmelere verilip, kapalı sisteme alınacak suyun yüzde 20’si Tatar köyüne, kalan yüzde 80 ise Eskimeşe, Gökçekent ve Akıncı köyleri arasında paylaştırılacak.

 

‘Bize terörist dediler’

 

Direnişin simge isimi askerlerin önüne yatan Kıymet Daş idi. Daş gözaltına alınan 16 köylüden de biriydi. Ceviz toplamadan dönerken gördüğümüz Daş ile iletişim kurmaya çalışırken ağabeyinin “Bizim konuşacak bir şeyimiz yok, olay çözüldü” sözleri ile veto yiyoruz. Daş ise ürkek gözlerle bize bakıp, “Gidin” diyor. Köy halkında da benzer gerginlik hâkim. Özellikle gözaltına alınanlar iletişim kurmamakta ısrarcı. Sebebini o 16 köylüden biri olan Alim Akbulut’dan öğreniyoruz: “Bizi terörist olmakla yargıladılar. Herkes korkuyor. Anlatayım…”

 

Alim Akbulut 75 yaşında. “Orada gaz yiyenlerin en genci 60 yaşındaydı. Ortalama yaş ise 75-80” diye direnen halkı anlatarak sözlerine başlayan Akbulut şöyle devam ediyor: “Arazimizden geçen suyun kenarına basınca suç oluyor. Bir de bizsiz paylaşım istiyorlar. Tabii biz de gelen duyunca toplanıyoruz. O gün ben de odun kırmış, eve dönüyordum. ‘Suyu kapatmaya geldiler’ denilince, gittim. Az durmadık askerler gaz attı. Gazı yiyen kalkamadı. Fazla konuşanı da aldılar. Beni de attılar arabaya. Önce jandarmaya gittik, ardından hastaneden sağlık raporu aldık. 2 gün sonra savcı serbest bıraktı. Ama insanlar korktu.

 

‘İlk defa TOMA gördüm’

 

Alim Akbulut’un akrabası 85 yaşındaki Musa Akbulut da müdahaleye maruz kalan köylülerden. Akbulut yaşadıklarını şöyle anlatıyor, “Yürürken gaz patladı. Tam ayağımın ucuna düştü. Ben hayatımda ilk defa biber gazı fişeği, TOMA gördüm. Duvarın dibine kıvrılarak yattım.”

 

‘O köy fermanda yok’

 

Tatar köyünün ardından diğer 3 köyü dinlemek üzere yola çıkıyoruz. Tatar köyüne en yakın Gökçekent köyü, araları 1 km. En uzağı ise 4 km. uzaklıktaki Akıncı köyü. Ancak hepsi birbirini takip eden yol üzerinde. Tatar’a ulaşmak için diğer 3 köyden de geçilmek zorunda. 3 köyün de Tatar’a karşı birlik olmasının sebebi de padişahlık zamanından kalma ferman.

 

Fermana göre hak arayan köylerden biri Gökçekent köyündeyiz. Burada fermana bağlılık şaşırtmıyor. Çünkü muhtarlık da adeta padişahlık düzeninde işliyor. Son 4 dönemin muhtarı Abbas Yıldırım. Yıldırım bu görevi 20 yıl muhtarlık yapan babasından almış. Yıldırım şunları kaydediyor, “270 senelik suyumuz. Kaçak alıyorlar.” “Bu su sizinle birlikte dört köye yeter mi” sorumuza ise muhtar ve köylülerin yanıtı şöyle, “Devlet ‘Havuz yapacağız’ diye söz verdi. Öyle olursa yeter.”

 

Elinde fermanın bir fotokopisi Tatar köyünün sudan “hakkı olmadığını” savunan bir diğer köy Eskimeşe köyündeyiz. Köyün tecrübeli muhtarı Ertuğrul Fırat yaşanılanlara ilişkin şöyle konuşuyor; “Uzun yıllardır biz toprak kanaldan kullanıyorduk, onlar da çalıp. 2 kişi görevlendirdik kanal üzerinde nöbet tutuyorlardı. Baktık böyle olmayacak kapalı sisteme alınması için başladık mücadeleye.”

 

Paylaşılan suyun son payını alan Akıncı köyünün 3 dönemlik muhtarı Ekrem Bilgin de soğukkanlılığını koruyarak şunları söylüyor: “Dört köy kardeşçe paylaştık. Sivas alay komutanı, kaymakam, valiye teşekkür ederiz.” Valiler, kaymakamlar alkışlanıyor ama görülen o ki su kaynaklarının her geçen gün tükendiği Türkiye’de Suşehri ilçesine bağlı köylerde su sıkıntısı yaşanırsa gerginlik tekrar tırmanır.

 

Ne olmuştu?

 

Sivas’ın Suşehri ilçesine bağlı Tatar köyü geçen hafta suyun kapalı sisteme alınıp Eskimeşe, Gökçekent ve Akıncı köylerine verilmeye çalışılması sebebi ile jandarma eşliğinde gelen müteahhit firma yetkililerini alana sokmamak için direndi. Köylülere biber gazı, tazyikli su ile müdahale edilip, Tatar köyü muhtarı Fatih Şahin ile birlikte 16 köylü gözaltına alındı. 48 saatlik gözaltı sonrası protokol imzalanıp köylüler serbest bırakıldı.