Devlet ne el öptürür ne el öper ama diz çöktürür

Devlet ne el öptürür ne el öper ama diz çöktürür
1 Aralık 2014 11:02

Son günlerde çıkar tezgahı AKP’nin il kongreleri dolayısıyla Hükümet’in RTE patentli başı (başbakan diyemiyorum) Malezya damgalı profesör, zeka küpü Ahmet Davutoğlu gittiği illerde milliyetçi ülkücülerin ve milliyetçiliğin iğdiş edicisi Devlet Bahçeli ile girdiği bir polemik sonucu yaptığı konuşmalarda ”Bundan sonra kimse Devlet’in önünde diz çökmeyecek, kimse Devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek.Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir.El öpecek olan, diz çökecek olan devlettir” mealinde sözler sarf etti ki, bir devlet yönetiminde olmaması gereken ancak Ortaçağ karanlığının bütün cehalet zihniyetini taşıyan düşüncelerden başka bir şey değildir.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

El öpme, el öptürme ve diz çöktürme söylemleri bir padişahlık, bir krallık, bir sultanlık rejimlerinin ifadeleridir ki, Malezya çıkışlı sözüm ona profesör olan Ahmet Davutoğlu’nun bilgi düzeyinin tıpkı velinimeti, vasisi(vesayetçisi) RTE gibi yerlerde süründüğünün en temel göstergeleridir.

 

Öncelikle hemen en temel bilgi olarak şunu kaydedelim ki demokrasi ile yönetilen modern devletlerde yurttaşlar yöneticilerin ellerini eteklerini öperek haklarını elde etmezler.

 

Modern demokratik devletlerde her şey için tayin edici, hakların sahiplerine verilmesi ve eşit adaletli bir yönetim yasalarla sağlanır.

 

Yasalar önünde her yurttaş sonsuz olarak eşittir.

 

Bu eşitlik demokratik yönetimlerde o kadar idealize edilip yaşama geçirilmiştir ki, cumhurbaşkanı ile çöpçü arasında nokta kadar ayırım yoktur.

 

Yani bir çoban veya en sade memur bile cumhurbaşkanını, başbakanı ve diğer üst bürokratları mahkemeye verip iddia ettiği hakkını isteyebilir.

 

Padişahlık rejiminde ise hakların elde edilmesi padişahın, kralın veya sultan ile bunların yönetimdeki temsilcilerinin insafına kalmıştır.

 

Padişah veya temsilcisinin eli eteği öpülüp önünde de diz çökülürse kölesi pozisyonundaki tebaası her türlü nimetlere kavuşmaktadır.

 

Modern demokratik cumhuriyet yönetimlerinde bireyler birer özgür yurttaşlardır ama sultanlık veya padişahlık rejimlerinde ise tebaadır, yanı yöneticilerin kulu kölesi hükmündedir.

 

Bu yazılanlar ışığında ve RTE’nin uydusu AKP hükümetinin başı yüksek zeka küpü Ahmet Davutoğlu’nun yukarıya aldığımız afra tafra ile söylediği cafcaflı sözlerini ele alarak el etek öpmenin, diz çöktürmenin ne zaman başladığını bütün şeffaflığı ile ortaya koyalım.

 

RTE ve onun AKP’si yönetime gelinceye kadar yukarıda ortaya koyduğumuz tespitler çerçevesinde Türkiye’de her birey birer özgür yurttaştı ama ondan sonra, haklarını elde etmek için kişilikli olanları tenzih ederek söylüyorum ki, birer el etek öpen, onun karşısında diz çöken köleler haline gelmişlerdir.

 

El etek öpmeyenler, diz çökmeyenler işlerinden kovulmuş, sürgün edilmiş, ihalelerden mahrum bırakılmış, kamuda işe alınmamış, tehlikeli gördüklerini kodeslere tıktırmış, yurttaşları çeşitli açılardan fişlemiş, kendisine karşıt olanların telefonlarını dinlemeye almış, demokratik gösteri haklarını kullananları emrindeki polislere öldürtmüş ve yaralatmış, potansiyel tehlikeli gördüklerini sürekli olarak tehdit etmiş, yurttaşlara sürekli olarak hem hakaret hem de küfür etrmiş, yine yurttaşların kökenlerinin sembolü olan milliyetlerine hakaret etmiş vs, vs, vs…

 

Hükümetin uydu başı Ahmet Davutoğlu, yukarıda kısaca belirttiğimiz çerçevede ne söylemişse onların yönetiminden sonra Türkiye’de hep tersi olmuştur.

 

‘’Boynuz kulağı geçti’’ diye çok anlamlı bir atasözümüz var ya bütün çıplaklığı ile Ahmet Davutoğlu’nu yansıtmaktadır.

 

Başka bir açıdan da ileri zeka küpü Ahmet Davutoğlu, ülke yönetimini bilinçaltını olanca çıplaklığı ile dişa vurarak şeyh-mürit ilişkisi içerisinde değerlendirerek çok utanılacak bir vaziyette el öpme-el öptürme ilişkisinden bahsediyor.

 

Çok ayıp, yüz kızartıcı bir düşünce tarzı ve ifadesi.

 

Gerçekleri tersyüz etmede vasisi RTE’den daha usta çıktı Ahmet Davutoğlu.

 

Yine Türkçemizde ‘’Yalanın bini bir para’’ diye bir atasözümüz var ya tam da Davutoğlu’nu yansıtmaktadır.

 

Adamın sadece dilinden değil her tarafından yala ve iftira akıyor, öyle ki paçalarından dışarı fışkırıyor.

 

Sadece yukarıda saydıklarım doğrultusunda el etek öptürmediler bu yalan söyleyenler güruhu; aynı zamanda ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, yurtsever yiğitlerini, astsubay, subay ve generallerini diz çöktürme uğruna amirleri küresel güçlerin talimatları doğrultusunda kodeslere tıktılar ama bu aslanların hiçbiri bedbahtların önünde diz çökmediler.

 

Ama RTE, uydusu Davutoğlu ve çıkarcı güruhu nerede vatan bölücüsü alçak teröristler varsa Türk Devleti’ni onların önlerinde diz çöktürdü.

 

Teröristbaşı Öcalan ve alçak temsilcileri ile anlaşma masasına oturarak Türk Devleti’ni asker katillerinin karşısında diz çöktürdü.

 

Batı Anadolu’da demokratik eylem yapan yurtsever gençleri katlettiren bu zihniyet Doğu ve Güneydoğu’da PKK teröristlerinin eylem yapıp ortalığı darmadağın ederek masum yurttaşların ölmesine sebep olanlara göz yummuş, hatta onlara müdahale eden vali, emniyet müdürlerini oralardan sürgün etmiş, mevcut diğerlerine de eylemcilere sesinizi çıkarmayın talimatlarını vererek Türk devletini onursuzca diz çöktürmüştür.

 

Modern demokratik cumhuriyetler yasal demokratik haklarını kullanan, bölücülükle ilgisi olmayan göstericilere müdahale etmediği gibi bilakis onların bu haklarını rahatça kullanmaları için her türlü güvenlik önlemini alır.

 

Ama modern demokratik cumhuriyetler, niyetleri ülkeyi bölüp parçalamak olan terör örgütü mensuplarının her türlü eylemi karşısında gerekli önlemleri alarak o alçakları devletin önünde diz çöktürür.

 

Örneğin, genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti o zamanki teröristbaşı Seyit Rıza ve adamlarını diz çöktürerek Türk milletini çok büyük bir beladan kurtarmıştır.

 

Ama RTE ve şimdi de Davutoğlu, Öcalan ve PKK teröristleri karşısında Türkiye’yi diz çöktürerek bölünme noktasına getirdi.

 

Şimdi hemen bu yazdığım gerçekler karşısında bir tespiti ortaya koyalım.

 

Modern demokratik cumhuriyet yönetimleri, bilimin ışığı çerçevesinde neyi uyguluyorsa AKP hükümeti ve onun vasisi RTE patentli başı Davutoğlu tam tersini Türkiye’de uygulayarak bir de yüzü kızarmadan, utanmadan Yeni Türkiye masallarından bahsedetrek, bundan sonra devlet memur, millet ise amirdir incilerini yumurtlamaktadır.

 

Sevgili okuyucularım, modern demokratik bir cumhuriyette yazının giriş bölümünde de bir nebze değindiğim gibi devletle millet arasında ‘’amir-memur’’ kavramları yoktur.

 

Yasalar ve buna bağlı olarak haklar ve görevler vardır.

 

Tüm kurumlar ve yurttaşlar yasalar çerçevesinde hareket eder.

 

Devlet tarafsız bir hakemdir ve yaptırımgücü vardır; görevi yasaların gereğini yerine getirmektir.

 

Modern demokratik cumhuriyet yönetimlerinde ‘’Kuvvetler Ayrılığı’’ ilkesinin uygulanmasının en temel nedeni hiçbir tarafın ağırlığı olmadan tüm kurumların bir denge içinde yasalara uygun olarak icraat sergilemeleri ve bu çerçevede tüm yurttaşların fiili olarak yasal davranışlı iyi yurttaşlar olmalarını sağlamaktır.

 

Şimdi şu el öpme meselesini biraz irdeleyelim.

 

Zeka küpü Davutoğlu ‘’Bundan sonra devlet milletin elini öpecek’’ diyor.

 

Bu ifade aynı zamanda tam bir Ortadoğu Arap paradigması (zihniyet, düşünce modeli, bilgi modeli) dır.

 

El öpme geleneği milattan once yaşamış olan Asurlular’dan Ortadoğu uluslarına bulaşmış bir gelenektir ki, hepinizin bildiği gibi düşük kültürlü toplumlarda saygı ifadesi olarak algılanır.

 

Aslında Türk milletinin geleneğinde öncelikle anne baba, çok yakın akraba büyüklerin ve kendini yetiştiren hocaların elleri öpülür diye bir algılama vardır.

 

Türk geleneğinde tarihin derinliklerinden gelen uygulanmış olan bir gerçek daha vardır ki, padişah, sultan ve şimdi de cumhurbaşkanı ve başbakan anne babası ile hocaları dışında kimsenin elini öpmez.

 

Tarihte bu gelenek Türk devletlerinde uygulanmış ve bir zihniyet olarak kalmıştır.

 

Türklerin bu konudaki temel paradigması yaşı ne olursa olsun devlet başkanının, rastgele kişinin elini öperek devleti küçük düşürmemesi gerektiğidir.

 

Ahmet Davutoğlu’nun Erzurum’da 86 yaşındaki yaşlı birinin elini öpmesi ve marifetmiş gibi Türk kamuoyuna reklam yapılması hiç te modern demokratik bir devlete yakışacak tavır değildir.

 

Demokrasinin anavatanı Batı aleminde el etek öpme, vatan bölücüsü teröristler ve suçlular hariç, diz çöktürme gibi Ortaçağ kavramları bulunmamaktadır, sadece saf hukuk kuralları vardır.

 

Modern demokratik cumhuriyetlerde AKP hükümetinin yaptığı gibi yöneticilerin canının istediği zaman yoksul halka İslam hukukuna sonradan uydurucu fakihlerce sokulan iaşe-iane(para, erzak paketi, kömür torbaları vs. yardımları) ama aslında ortaçağ Arap adeti olan sadaka uygulaması yoktur.

 

Çünkü modern demokratik cumhuriyetlerde kişi işsiz kalıp yoksul olduğu zaman otomatik olarak sosyal güvenlik yasaları devreye girerek ilgili yurttaşlara derhal işsizlik aylığı bağlanıp ekonomik güvencesi sağlandığı gibi bizim gibi şark zihniyeti ülkelerinde uygulandığı gibi bireylerin onurları da rencide edilmemiş olur.

 

Zaten iktisadi demokrasi olmadan sağlıklı bir demokrasi olmaz; sadece bir tiyatro oyunu ortaya konulmuş olur.

 

Bakınız, bizi kimler yönetiyor; şu yukarıda yazdıklarım, ortaokullarda okutulan sade yurttaşlık bilgileridir.

 

Ahmet Davutoğlu denen kişi bunları bile anlama kapasitesinden yoksun ama kendini eskilerin deyimi ile alleme-i cihan (Dünya bilgini) sanan ve bu konuda cafcaflı hararetli nutuklar atan acınacak bir karakter arzetmektedir.

 

Bunlar gelinceye kadar benim ülkemde kurucusu büyük Atatürk’ün akıl ve bilgi felsefesine dayalı modern demokratik cumhuriyet yönetiminin bütün kuralları her geçen gün olgunlaşarak yerleşiyordu.

 

Ve hiçbir yurttaşın aklına devleti yönetenlerin elini eteğini öpme, diz çökme kavramları gelmezdi.

 

Ama RTE’nin AKP güruhu geldikten sonra bu Ortaçağ devlet yönetimi Arap kavramları gündemimize girerek acımasız bir şekilde uygulanmaya başladı.

 

Türk milleti olarak bizim rakibimiz RTE ve onun güruhu değil; onları yenmek çok kolay.

 

Bizim yenemediğimiz RTE, Davutğlu ve güruhunun arkasındaki cehalet bataklığı.

 

Bu cehalet bataklığını da milletçe yenmenin demokratik bir yöntemini bulacağımızdan kuşku duymuyorum.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!