Derya Sazak’tan Erdoğan’a sert eleştiri: Ya Erdoğan Demirören kalp krizi geçirseydi?

Derya Sazak’tan Erdoğan’a sert eleştiri: Ya Erdoğan Demirören kalp krizi geçirseydi?
7 Mart 2014 13:22

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Milliyet’in sahibi işadamı Erdoğan Demirören’i telefonda İmralı notlarının yayınlanması üzerine azarlayıp ağlatması ve bu konuşmada Derya Sazak ve haberi yapan muhabir Namık Durukan’a hakaretler etmesini değerlendiren Derya Sazak Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi.

 

ERDOĞAN’IN DEĞİL DEVLETİN UÇAĞI BU!

 

Biz haber yaptık. Bize bu kadar hakaret edilmesini hak edecek ne yaptık? Başbakan’a o konuşmada Erdoğan Demirören kaynağını size bildireceğim diyor. Bir gazetecinin doğru bir haberinin kaynağını açıklaması etik bir suçtur. Kimse beni kaynağımı açıklamaya zorlayamaz. Ben haberi yapan Namık Durukan’ı korudum. Sizi uçağa almayız diyor. Devletin uçağı bu. Başbakan’ın şahsi uçağı mı? Ona göre mi gazetecilik yapacağız. Bu noktaya nasıl geldik anlamıyorum.

 

YALÇIN AKDOĞAN VE HÜSEYİN ÇELİK TEHDİT ETTİ

 

Patronu arıyorlar. Etik dışı bir davranış. Bir bakan ben söyledim bu meseleyi. Siz ahlaken doğru bir şey yapmıyorsunuz dedim. Bu yayının sorumlusu benim. Yayın yönetmeni olarak editoryal bağımsızlığım ve sorumluğumun gereğini yapmışım. Metnim doğru çıkmazsa istifa da ederim meslekten de koparım. Niye patronu arıyorsunuz. Aradığınızda tehdit ediyorsunuz. Ben sonuna kadar doğru dürüst namuslu gazetecilik yaptım. Sonra bana bedel ödettiler. Umrumda bile değil. Ben yargı önünde hesaplaşacağım. Kitabımda da açık açık yazdım. Bizi mesleğimizden eden sürecin aktörleri en başta Yalçın Akdoğan’dır. Fikret Bila’ya uçak tehdidini yapan Hüseyin Çelik’tir. İkisinin arkasında da Başbakan vardır. Ses kayıtlarında Erdoğan Demirören’e neler söylediğini gördük. Mesleki hak olarak gazetecileri toplu olarak kendi mesleğimizin hakkını ve eğer Türkiye demokratik bir toplum ise hakkımızı sormamız lazım.

 

FAŞİZAN VE ASIL DARBECİ HÜKÜMET BUDUR

 

İnternet sansürü getirdiler, MİT’e operasyonel yetki veriyorlar. HSYK’yı değiştirdiler. En son başbakan baklayı da ağzından öçıkardı. Seçimden sonra Youtube ve Facebook’u kapatacak. Bütün medyayı karartsanız da toplum haber alacak. Bunu nasıl yasaklarsınız. Bunu yasakladığınız zaman Türkiye faşizme kayar. Faşizan ve asıl darbeci bir hükümet budur. Diktacı bir yönetime kaymaktadır. Bu başka bir rejime sürükler Türkiye’yi. Bunu düşünmek bile suçtur. Bunların da davasının görülmesi gerekiyor. Ben şahsi bir hakarete uğramış saymıyorum kendimi. Mesleğimiz adına davasını güdeceğim.

 

YALÇIN AKDOĞAN BENİ ARADI

 

Yalçın Akdoğan manşet çıktığı gün aradı. Ben de dedim ki siz Kürt meselesinin K’sını söylemezken ben 10 senedir bütün Kürt barış insiyatiflerinin içinde oldum. Siz daha 3 senedir bunları konuşuyorsunuz. Biz sizin doğrularınız destekliyoruz dedim. 2009’da Habur girişmlerini Oslo sürecini, Akil adamlar heyetini destekledik. Hasan Cemal de mi Kürt meselesini sabote etti. Bu büyük bir yalan. Biz AKP’den önce de çözümcüydük. Kürt meselesini çözme tekeli bu partinin ve bu başbakanın elinde değil. 2010 referandumuna yetmez ama evet demiştim. Ben çıkıp bunları rahatlıkla konuşabilirim. Durduğum yer demokratik bir yerdir.

 

BATSIN BÖYLE SİYASET

 

Patronu arayıp ağlatmak bel altı bir vuruştur. Ben dokuz aydır işsizim. Türkiye’de açık güvendiğim inandığım kanal buldukça her yerde çıkıp doğruları söyleyeceğim. Bu gazetecilik batmaz ama böyle siyaset batar. Batsın böyle siyaset deme hakkım doğuyor. Doğdu artık bu hak! Hasan Cemal’i attırdılar. Sonra Can Dündar’ı atacaksın diye baskı yaptılar. Ben diretince seni göndereceğiz dediler. Nitekim hepimizi gönderdiler.

 

PARALEL DEVLET SÖYLEMİ ÖCALAN’DA VAR

 

Paralel devlet söylemi Abdullah Öcalan’ın söyleminde var. Başbakan’ı koruyalım Hakan Fidan’ı koruyalım diyor. Çok garip doğrusu. Yine Abdullah Öcalan diyor ki Nevruz’da çağrı yapacağım. Silahlı mücadele bitsin.

 

YA ERDOĞAN DEMİRÖREN KALP KRİZİ GEÇİRSEYDİ?

 

Bu sözleri söyleyenler utansınlar. Erdoğan Demirören ağlamaya başlıyor. Erdoğan ne yaptığının farkında oluyor heralde ki o da susuyor. Ya adam kalp krizi geçirseydi o sırada ne olacaktı. Bu Tayyip Bey’in alıştığımız üslubu. Artık bu üslup kontrolsüz hale geldi. Danışmanları çevresi de buna göre gelişti. Komplolar içindeler. Kendilerini komplo teorileri içine hapsettiler. Bizim desteklediğimiz Erdoğan bu değildi. Acaba başka zamanlarda da mı böyleydi. Bize yağdırdığı hakaretler insanlık dışıdır. İyi ki bunlar açığa çıkıyor. Bununla yüzleşmemiz ve hesaplaşmamız gerekiyor.

 

ERDOĞAN HER DÖNEM BİR DÜŞMAN ÜRETİYOR

 

Erdoğan her dönem bir düşman üretiyor. Kafasında bir Çankaya var. Siyaseti de buna endeksli yapıyor. Buna engel gördüğü herşeyin acımasızca gaddarca üstüne gidiyor.

 

Kaynak: Rota Haber / Umut Yavuz