Derin PKK

Derin PKK
25 Haziran 2012 23:01

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tam “Kürt sorunu”nu çözecekti ki “derin PKK” devreye girdi.
Hakkari Dağlıca’da sekiz askerimiz hain bir saldırı sonucu şehit edildi. On beş askerimiz yaralandı. Eskiden “derin devlet”ten söz edilirdi. Şimdi “derin PKK” var. Öyle ki Hakkari’deki saldırıdan  ne Karayılan’ın ne de Öcalan’ın haberi varmış. Bu derin PKK’nin işi!.. Bu derin PKK lafı normal PKK’yi meşrulaştırma amaçlı uydurulmuş olmalı.
 
Devleti, Allah’a şükür ki el birliği ile ortadan kaldırdığımız için onun “derin”i kalmadı. Şimdi sahnede “derin PKK” var. Derin PKK barış sürecini baltalamasa ne güzel anlaşacaktık. CHP Genel Başkanı açılımı başlattı. Mecnun’u olmayan Leyla Zana da bu işi Erdoğan çözer diye ferman buyurdu. Erdoğan da taa Latin Amarikalardan “MHP, DTP olmasa da olur, ana muhalefetle biz hallederiz.” dedi.
 
Dedi de bu son saldırı ortalığı karıştırdı. Normal PKK ile Oslo’da uslu uslu konuşup anlaşıyorduk. Onlar ne isterse el birliği ile vermeye hazırdık. Yazılı anlaşmaya bile varmıştık. Gerçi ilk zamanlar “Görüşmeyiz, görüştüğümüzü söyleyen ispat edemezse şerefsizdir.” diye inkâr ettik ama zamanla herkesi alıştırdık görüşmenin normalliğine. Hükümet görüşmez, devlet görüşür dedik. Devletin herkesle görüşebileceğini herkese kabul ettirdik. Ettirdik ama kimin şerefsiz olduğu muallakta kaldı!
 
Bütün bunlar olurken vatandaşlar kendi aralarında askerî uzman kesildiler. Kimi Uludere’de otuz dört kaçakçı çocuğu tespit eden istihbarat kaynaklarının üç yüz silahlı militanı nasıl ve niçin tespit edemediğini sorarken kimisi sen istihbaratını ABD’den alırsan o sana senin istediğini değil kendi istediğini verir, diye yorum yapıyor. Başkaları, hiç ABD besleyip büyüttüğü çocuğu yani PKK’yi yok edesin diye sana yardımcı olur mu, diye soruyor. Bir diğeri ortalıkta biz süper devlet olduk diye caka satmamıza bakmayın. Bunlar palavra. Hiç süper devlet Barzani’den, Talabani’den medet umar mı, diye ekliyor.
 
Sokakta bunlar konuşulurken Genel Kurmay Başkanı sorunun çözülebilmesi için BBP Genel Başkanı’na ABD’nin izni olmadan bu iş çözülmez mealinde açıklamalarda bulundu. Açıklama basına sızınca inkâr edildi. Hepimiz anladık ki sorunun çözümü, sorunu var eden kaynaktaydı. ABD isterse sorun çözülürdü, istemezse çözülmezdi. Olayda Türkiye Cumhuriyeti’nin iradesi yoktu! Herhâlde  Beşir Atalay da ABD’nin sürecin içinde olduğunu bunun için açıkladı.
 
Cenaze töreninde Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel kendi çaresizliğine mi yoksa şehitlerin üzüntüsüne mi ağladı, pek anlaşılmadı. Üniversite kampüslerinde, gazete bürolarında, askerî kışlalarda harıl harıl “Ergenekon teröristleri(!)” yakalanıp toplanırken dağlarda bu askerleri kim şehit ediyor diye şaşırmış da olabilir!..
 
Şaşırmış olabilir ama hükümetimizin en romantik üyesi Sayın Bülent Arınç bu şaşkınlığı gidermiş olmalı. Sayın Arınç yaptığı açıklamada “Sayıca fazlalardı, silahları vardı.” diye Genel Kurmay Başkanımızı teskin etti. Ama en önemlisi “Her iş kontrol altında.” diyerek yapılanların kendi bilgileri dâhilinde olduğunu açıklamış oldu. Demek ki Sayın Arınç, kaç terörist nereden niçin geldi, ne yaptı, nereye gitti biliyor.
 
Biz de böylece TBMM’nin Hükümete verdiği “sınır ötesi harekât iznini” niçin kullanmadıklarını anlamış olduk.   
 
Terör gibi küçük sorunlar tırmanırken “ileri demokrasi” konusunda önemli adımlar atılıyor. Adıyaman Artuklu Üniversitesinin mezuniyet töreninde Garnizon komutanı türbanlı öğrenciye diploma verdi! Bu önemli bir gelişme. Koskoca Garnizon Komutanı sınır boylarında terörist bekleyecek değil ya…
 
[email protected]