Davutoğlu: Veda değil, vefa kongresi

Davutoğlu: Veda değil, vefa kongresi
27 Ağustos 2014 15:42

12. Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan yerine AKP Genel Başkanı ve Başbakan olması beklenen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AKP’nin olağanüstü kongresinde “Bu bir veda kongresi değil bir vefa kongresi, bir ahitleşme kongresi. Sayın Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz. Onun bıraktığı miras bizim için şeref meselesidir ve sonuna kadar korunacaktır” dedi.

 

İşte Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları:

 

 

Bir 26 Ağustos sabahı etrafındaki Kürt, Zaza, Türk’le yürüyen Alparslan Gazi’ye selam olsun. 92 yıl önce istiklal için yola Gazi Mustafa Kemal’e ve istiklale selam olsun.

 
Bu vatanın suyuna, toprağına selam olsun. Selam olsun insana, zamana ve mekana. Yine bir Ağustos günü ayağa kalkan ve kaldıran bir milleti yeni bir idealle buluşturan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a selam olsun!

 

 

Selam olsun o günden bugüne. Selam olsun dava arkadaşlarımıza. Vekillerimize, belediye başkanlarımıza, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza bütün yol arkadaşlarımıza selam olsun. Cumhurbaşkanımıza destek veren bütün vatandaşlarımıza selam olsun. Ak Parti siyasi şartlarda ortaya çıkmış, dönemsel bir parti değildir. AK Parti bütün ulu erenlerin yönünü aydınlattığı kıyamete kadar sürecek bir yürüyüşün bugünkü halidir.

 

 

“VEDA DEĞİL VEFA KONGRESİ”

 

 

Sayın cumhurbaşkanımız bir veda kongresidir dedi. Bu bir veda kongresi değil, bu bir vefa kongresi, ahitleşme kongresi.
Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz. Bütün kadrolarımız onun dik yürüyüşünün devamı için her şeyi yapmaya hazır ve nazırdır. Bir büyük Yeni Türkiye yürüyüşünün arifesindeyiz. 12 yıllık birikimimiz var. Bu tarihi yürüyüş daha ilk aşamadadır. AK Parti hareketini hedefe ulaştırmak için her şeyi yapmaya hazırız.

 
Sayın cumhurbaşkanım biz size bütün millet adına teşekkür borçluyuz.

 

 

“2001’DE TÜRK DEVLETİ BÜYÜK BİR ÇIKMAZA GİRMİŞTİ”

 

 

Hiçbir güç, hiçbir fitne bu saflara fitne sokamayacaktır. Yeni bir yürüyüşün arefesindeyiz. Son 12 yıl içinde büyük bir inşa yaptık. 600 yıl önce o zamanlar 100 yaşında olan devletimizin otoritesi parçalanmıştı. O dönemde güçlü bir irade kendini gösterdi. İstanbul’un kapıları bu aziz millete açıldı. 600 yıldan sonra 2001’de Türk devleti büyük çıkmaza girmişti. AK Parti hareketi yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalktı. Bu ihyanın 9 temel esası vardır. 9 alanda kararlı yürüyüş devam edecektir.

 

 

“O KÜÇÜK ÇOCUĞU 2053’TE HAYAL ETTİM”

 

 

Yeni Türkiye’nin psikolojik temeli özgüvendir. Ulaşımda, sağlıkta büyük başarılar sağlandı. Bu özgüven biz de oldukça, AK Parti kadroları kendine güvendikçe kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek. 2013’teki gezi olaylarının, 17-25 aralık kumpasları kuruldu. Çok şey söylediler. ‘Bunlar rüya görüyorlar’ dediler. Biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın. 30 Mart’ta mitinglere çıkarken bir baba 10 yaşındaki çocuğunu yanıma getirdi. “Çabuk büyü bize adam lazım” dedim. O küçük çocuk “Ben aradığınız adamım” dedi. O kardeşimizi 2053’te hayal ettim. Gencinden yaşlısından herkese adam gibi adamlar peşinde yürümek istiyor.

 

 

Milletin adamı cumhurbaşkanlığı makamında. AK Parti’nin en büyük başarısı bütün milleti tek bir yürek haline getirmiş olmasıdır. Çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır. Bu fitne tohumları yok olana kadar omuz omuza gece gündüz çalışacağız. Bu irfanları bölmek için her türlü yolu denediler. Aziz milletimize tekrar ediyoruz. Bizim iktidar olduğumuz Türkiye’de kimse ötekileştirilmeyecek. Eşit vatandaşlık kanunu benimsenecektir. Bizim tarihimiz merhamet tarihidir, şefkat tarihidir. İnsan onuru insanın eşrafı mahlukat olma özelliğinden gelir. Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın onur duyması mümkün değil. Hep özgürlük dedik. Şimdi bir kez daha söylüyoruz. Özgürlükler AK Parti sorumluluğu altındadır. Bir oyuna dikkat ediniz. Öyle bir kampanya yürütüldü ki. Sanki Türkiye’de demokrasi uzaklaşma var gibi göstererek büyük iftiralar ortaya atıldı.

 

 

Daha 2008’de en büyük partilerden biri kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Siyasi partilerin özgürlükleri son yollarda teminat altına alınabildi. Azınlık mallarının devri son 3 yılda gerçekleşti. Otoriter dedikleri cumhurbaşkanı bütün bu reformları gerçekleştirdi. Türkiye demokratikleşme hamlelerini son birkaç yılda gerçekleştirdi. Sandığı hafife alanlara bir cevap var. Bu millet ne zaman başı dara sıkıştığında sandığı bekledi. Hiç ümitlenmesinler. Sandığın emanetine sahip çıkacağız. AK Parti’nin en büyük devrimi milli irade devrimidir. Amir olan millettir. Yeni anayasa yeni Türkiye’nin önünü açacaktır.

 

 

Milletten gücünü alanların arasında ihtilaf çıkmaz heveslenmesinler. Dava arkadaşları arasında ihtilaf çıkmaz heveslenmesinler. Paralel devlet yapısı fetret isteyen bir yapıdır. Kim ve ne niyetle olursa olsun devlet otoritesinin parçalanmasına bir daha izin vermeyeceğiz. Milletin seçtiği siyasi otoriteye şantaj yapmak apaçık ihanettir. Bunlar ter dökmeden devleti ele geçirmek isteyen zihniyettir. Bürokrasiyi ele geçirmek isteyenler hiçbir şekilde devletimize nüfuz edemeyecekler. Milletin emrindeyiz. Bu millet hizmetine talip olanlar milletten devlet isteyecekler. En önemlisi ahlak restorasyonudur. İki kongre süreci yaşanıyor şu an. Bizim için siyaset ahlak ve erdem meselesidir. Güya otoriter dedikleri yapı içinde son derece ahlaki bir istişare süreci yaşandı. Bu salondan çıkarken daha da birleşmiş, daha da bütünleşmiş şekilde çıkacağız.

 

 

“YETİMİN HAKKINA UZANACAK ELİ KARDEŞİMİZ OLSA KIRARIZ”

 

 

Sadakatimiz davamızadır. Bundan sonra musalla taşına kadar sürecek olan adresin adıdır AK Parti. Biz bir vefa hareketiyiz. Seçilmiş ve atanmış durumda olursa başbakan olarak vatandaşımıza uzanan, tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanacak eli kardeşimiz olsa kırarız. 2001’den mecali tükenmiş Türkiye’den her alanına yollar yapılmış Türkiye’ye gelinebilir miydi. Bir takım dosyaları bekleterek 3 seçim öncesinde toplumun ortasına atarsanız bunun adına siyasi operasyon denir.

 
Eline, diline, beline sahip ol diyeceğiz! Adaletin olmadığı devletin yaşaması mümkün değildir. Geçmişte bürokrasinin bir kesimiyle.
12 Eylül yargısını hatırlayın! Sağcısıyla, solcusuyla, dindarıyla biliyoruz. Yargı vicdanını kaybettiyse, adalet dairesinin dışına çıkmazsa ülke için yanlış yolların önünü açar.

 
Paralel devlet yapılanması içinde öyle bir network oluştu ki güven kalmadı. Devletin sırlarına sızılmaya çalışıldı. İş adamları, sanatçılar, siyasiler dinlendi.

 
12 Ekim’de HSYK seçimleri var. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki cumhurbaşkanı seçiminden daha önemli. Eğer bu seçimlerde kendi otoritemizi kurarsak tek bir çevreye ait HSYK oluşturursak demokrasinin karşısında kılıç olur. Hiçbir kılıç milletin iradesinden güçlü değildir ve aşamaz. HSYK seçimlerine gereğinde fazla önem verilmemelidir. Vicdanına gücendiğimiz yargı mensupları böyle bir oyuna izin vermeyeceklerdir.