Cumhurbaşkanlığı niye çantada keklik değil?

Cumhurbaşkanlığı niye çantada keklik değil?
25 Temmuz 2014 09:59

Bazı kamuoyu şirketleri, Köşk seçimlerini şimdiden Erdoğan’ın kazandığı algısını yaratırken, ekonomik beklenti anketleri Başbakan adına hiç de olumlu sinyaller vermiyor.

 

 

Tüketici Güven Endeksi, 2008 krizindeki çöküşle aynı düzeye gelirken, reel kesim güven endeksi düştü. Bu sonuçlar, seçim öncesi tüketici ve üreticilerin ekonomiden pek de memnun olmadığını gösteriyor.

 

Bazı kamuoyu yoklaması yapan şirketler cumhurbaşkanlığı seçimlerini Başbakan Erdoğan’ın şimdiden kazandığı algısını yaratmaya çalışıyorlar. Ama ekonomik beklenti anketlerine bakıldığında sonuçlar kamuoyu yoklaması yapan şirketlerin yönlendirdiği gibi olmayabilir.

 

Niye böyle bir tespiti yapıyoruz?

 

Çünkü ekonomik beklenti anketleri olumlu yönde sinyaller vermiyor. Hemen belirtelim Tüketici Güven Endeksi 2008 krizinde çöküşün yaşandığı Lehman Brothers’ın iflasındaki düzeye geldi. Ve nisan ayında 78.5 olan tüketici güven endeksi, mayısta 76, haziranda 73.7 düzeyine geriledi.

 

Yine imalat sanayiinin beklentilerini yansıtan Reel Kesim Güven Endeksi mayıs ayında 113.3 düzeyindeyken, haziran ayında 110.7’ye azaldı. Bu arada sanayicinin genel gidişat için beklentileri olumsuza dönüşerek mayısta 109.3 düzeyindeyken haziran’da 104.9’a geriledi.

 

Peki, ne anlama geliyor bütün bunlar?

 

Şu anlama geliyor; üreticiler ve tüketicilerin cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde genel ekonomik durumdan pek memnun olmadıklarını gösteriyor bu beklenti anketleri.

 

Yine anketlerde yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 8,5 oranında olacağı belirtiliyor. O hâlde halkın enflasyon beklentisinin dün Merkez Bankası Başkanı’nın açıkladığı yüzde 7,6 oranındaki enflasyon tahmininin yaklaşık bir puan üzerinde olduğunu söylemekte fayda var. Tabii bu da olumsuz bir gösterge hükümet için.

 

Bütün bunları niye anlattığımıza gelince…

 

Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ekonomiyi canlandırmak istedi. Ama olmadı. Çünkü hızla yükselen faizler yatırımların artışını ve tüketimin çoğalmasını engelledi. Hatta azalttı. Çünkü alınan makro ihtiyati tedbirler de ekonomide yavaşlama sürecine destek verdi.

 

Başbakan Erdoğan, makro ihtiyati tedbirleri, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde niye imzaladığını herhalde şimdi düşünüyordur.

 

Neden böyle söylüyoruz?

 

Şundan söylüyoruz; Başbakan geç de olsa ekonomide yavaşlamayı fark edince bu defa Merkez Bankası Başkanı’yla tartışmaya başladı. Faiz indirimi yapmasını istedi. Fakat Merkez direndi. Hatta Merkez faiz koridorunun üst sınırını yüzde 12’de tutarak kredi faizlerinin gerilemesini engelledi.

 

Bu arada Merkez’in koridorun alt sınırını ve bir haftalık repo faiz oranlarını indirmesi bankaların işine geldi. Böylece bankalar mevduat faizlerini hızla azalttılar. Böylece mevduat sahibinin gelirleri azaldı giderleri çoğaldı. Dolayısıyla bütün bunlardan faiz lobisi kazandı. Bütün bunlar olurken bir de kredi kartlarına taksit sayısı azaltılıp, taksitli satışlarda peşin ödemeler artırılınca tüketici memnuniyeti azaldı.

 

Unutmadan belirtelim, tüketimin kısılması imalat sanayiini de olumsuz etkilediğinden sanayicinin beklentileri de olumsuza çevrildi. Yine Suriye’ye ihracatın azalmasının ardından, bu defa IŞİD saldırıları nedeniyle 12 milyar dolar ihracat yaptığımız Irak’a ihracatın yüzde 35 oranında azalması yine Başbakan için olumsuz bir gelişme oldu. Bu nedenle, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “komşu ülkelerin iç işlerine karışmayan dış politika” önerisinin, üretici ve ihracatçılar tarafından destekleneceği kesin görünüyor.

 

İşte bütün bu ekonomik gelişmeler cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Erdoğan’ın aleyhine işliyor. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimleri öyle söylendiği gibi çantada keklik değil.

 

 

Kaynak: Taraf / Süleyman Yaşar