Çözüm sürecinde gaz alma yöntemi

Çözüm sürecinde gaz alma yöntemi
27 Ekim 2014 09:01

Liderlerin kalplerinden geçenlerin gerçekte ne olduğunu hiç öğrenmemeyi tercih ederim. (Andrew ARATO)

 

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

 

Hükümetin yürüttüğü çözüm sürecinde artık en kritik aşamalar yaşanıyor.

 
Ve her yeni aşama doğal olarak beraberinde yeni krizler de getiriyor.

 
Bazıları beklenmedik olan bu krizler, iktidar yanlısı basının ölçüsüz desteği ve krizden yararlanma kapasitesi düşük muhalefetin beceriksizliği sebebiyle kolayca aşılabiliyor.

 
Ancak süreç aşama kaydettikçe her yeni aşamanın beklenen ve kendine özgü daha büyük yeni krizleri ortaya çıkıyor.

 
Kamuoyunun sürece desteğini doğrudan etkileyen ve ilgilendiren bu krizlerin çözümünde ise çok daha farklı bir yöntem kullanılıyor.

 
Bu yöntemin adı halkın gazını almak.

 
Süreç için hayati derecede önemli.

 
Zira sürecin geldiği noktada yasal bir parti olan HDP yerine Öcalan ve Kandil adı artık ağırlıklı muhatap gibi zikrediliyor çoğu zaman.

 
Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre ise çözüm sürecine verilen destek oranı, Öcalan’ın muhatap alınması durumunda çok hızlı şekilde düşüyor.

 
Fakat artık ilerlemek için Öcalan’ın rolünün ve durumunun kamuoyuna açıkça ilan edilmesi zorunlu bir aşamaya geçildi, İmralı ve HDP, hatta Kandil bunu şart koşuyor çünkü.

 
O halde bunun halka kabul ettirilmesi gerekecek ki, en büyük zorluk da burada.

 
Bu zorluğu yenmek ise sıra dışı bir yöntem gerektiriyor.

 
Gaz almak.

 
Fakat yöntemi sıradışı yapan şey bizatihi gaz almanın kendisi değil, gaz almanın yöntemi.

 
Çünkü bu yöntemde krize konu olayın gelişimi çok dar bir kadro tarafından ve bazen de sadece en tepedeki iki kişi tarafından belirleniyor.

 
Dikkat edilirse çözüm sürecinin küçük kriz duraklarındaki olaylarında, genellikle birden fazla hükümet üyesinin birbirinden farklı açıklamaları oluyor.

 
Hepsi de çok inandırıcı.

 
Hepsi de çok ikna edici.

 
Hepsi de çok sahici geliyor.

 
Fakat bir birine zıt açıklamalar.

 
Biri olayı destekleyici yaklaşımda bulunurken diğeri eleştirel bir yaklaşımda bulunuyor.

 
Oysa aynı kaynaktan beslenen ve belli bir hiyerarşi ile davranan bu kişilerin birbirlerine taban tabana zıt açıklama yapmaları düşünülemez.

 
O halde bu durum neyle açıklanabilir.

 
Tabiiki toplumu ikna edici bir dil yaratmak istenmesiyle açıklanabilir.

 
İnsanlar inandıkları ve doğru bildikleri şeylere toplumu inandırmakta zorluk çekmezler.

 
İşte yapılan budur.

 
Ortaya atılan bazı iddialar karşısında bazı hükümet üyeleri halkın genel düşüncesine paralel açıklamalar yapmaya teşvik ediliyorlar.

 
Bu yolla toplumun öfkesi yatıştırılırken diğer yandan aslında kamuoyunun bu düşünceye alışması sağlanıyor.

 
Ve bir süre sonra nihayet açıklanması artık sakınca barındırmayan konu en yetkili ağız tarafından ilan ediliyor.

 
Öcalan’ın hapishane koşullarının değiştirilmesi olayında; Sayın Yalçın Akdoğan “Cezaevi şartları süreç ilerledikçe değerlendirilebilir, iyileşmeler olabilir” derken Sayın Cumhurbaşkanının “Bu insani şartların iyileştirilmesine yönelik yapılması gereken her şeyi bu devlet yapmıştır. Herhalde kalkıp özel villa tahsis edilecek hal yok” demesi gibi.

 
Oysa İmralı’da halen devam eden bir tadilatın başlatıldığı ve hatta Öcalan’ın İmralı’ya giden heyetle birlikte tadilatta inceleme yaptığı çoktan basına yansıdı bile.

 
Kimse şaşırmadı ve itiraz da etmedi.

 
Düne kadar halkın belleğinde bebek katili olarak yer eden Apo algısı bugün cezaevi şartları iyileştirilebilir bir siyasi mahkûm kimliğine dönüştü çünkü.

 
Şimdi Öcalan’a sekretarya meselesi konuşulmakta.

 
Sayın Bülent Arınç bunu makul bir öneri olarak karşıladığını da açıkladı üstelik.

 
Gelinecek nokta muhtemeldir ki, gerçek bir sekretarya olmasa da, belki PKK’lı tutuklulardan oluşan bir kadronun sekretarya görevi yapması için İmralı’ya nakledilmesi olacaktır.

 
Bu durumda –daha çok hükümet kanadı olmak üzere- tarafların zaman zaman birbirlerine karşı kamuoyu önünde agresif ve suçlayıcı bir dil kullanmalarına şaşmamak gerek.

 
Bu da aynı yöntemin zımni anlaşma yapılmış kısmı, yöntemin tamamlayıcısı.

 
Sonuçta normal koşullarda barış çabalarına darbe vurulması anlamına gelebilecek bu tür saldırgan davranış ve tutumların kolaylıkla geçiştirildiğini görebiliyoruz.

 
Açıklanması zorunlu, fakat halkın kabule hazır olmadığı her olayda –Lice’deki PKK’lı heykelin yıkılması, Tunceli’de PKK mezarlığının açılışının engellenmesi gibi- en yüksek perdeden yapılan karşılıklı suçlamalar bir de buna göre okunmalı.

 

 

Çağların IŞIK Twitter

 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?