Çok önemli göstergeler

Çok önemli göstergeler
13 Şubat 2013 00:19

Pazartesi Suriye sınırındaki patlama sonrasında Bülent Arınç açıklama yaparken darmadağındı ve basın toplantısı boyunca başını kaldırmadı.

 

Safile USUL H&H YORUM

Bakanlar Kurulu sürerken meydana gelen patlamanın Bakanlar Kurulu toplantısını berbat ettiği…
 
Ve, Hükümet kabinesinin bu bomba eylemine karşı bir strateji geliştirmekte çok zorlandıkları belli oluyordu.
 
Çünkü, dünkü yazımda belirttiğim gibi, Cilvegözü sınır kapısında gerçekleşen saldırı kuvvetle muhtemel Suriye-İran kaynaklı ve Hükümet’e karşı bir, “Sen bize yapar mısın, işte biz de sana” eylemi idi ancak adı konulmayan ve zikredilmeyen bir vur-kaç eylemi olduğu için, ayrıca da buna karşı Suriye ve İran’a savaş açmak dışında yapılabilecek pek birşey de olmadığı…
 
Ve de, savaş açamayacağı için Hükümet’in eli kolu fena halde bağlı
 
Pazartesi akşamı Suriye sınırındaki patlamadan az sonra, Erdoğan AB büyükelçileri ile biraraya geldi ve orda yaptığı açıklamada, “AB bizim gündemimizden hiç çıkmadı.” dedi.
 
Evet, pazartesi akşamı verilen yemek AB ülkesi elçilerine idi ve konu zaten AB idi ancak Erdoğan’ın AB üslubunda bir değişiklik olmuştu.
 
Keza, Erdoğan bugünkü grup toplantısında da, “Hafta içinde AB konusu ülkemizin yoğun şekilde gündeminde oldu. AB konusu bir kez daha gündemimizde bir kez daha ilk sıralara taşındı.” dedi.
 
Pazartesi günü hem Bakanlar Kurulu toplantısında hem de bunu müteakkip saatlerde Erdoğan ve kabinesinin, danışmanlarının vs., “Ortadoğu’da burnumuzu çarptık, tehlikeli sulardan batıya dümen kıralım.” mealinde değerlendirme ve tavsiyeler yaptıklarına eminim.
 
Ancak hep beraber göreceğiz ki, Başbakan Ortadoğu’da yalpalamaya devam edecek ve sürekli hata yapacak.
 
Şimdi bir de…
 
Erdoğan’ın grup toplantısında söylediği bazı şeylere ilişkin notlarım var…
 
1-Erdoğan Şırnak’ta bomba patlatan bir teröristin bir Avrupa ülkesi tarafından talep etmelerine rağmen iade edilmediğini söyleyerek, Avrupa’yı suçladı.
 
Buna ilişkin notum şu: Türk polisi ile Avrupa polisi arasında iade taleplerinin yerine getirildiği ve ortak çalışmaların saygın bir biçimde sürdüğü dönem 1999 civarında başladı ve AKP Hükümetinin son 6 yılından itibaren yine kesildi. Hükümetin Deniz Feneri davası konusundaki tutumu ve Türkiye içi insan hakları ihlalleri Avrupa ülkelerini tekrardan uzaklaştırdı ve hatta Ergenekon davası kapsamında Türkiye’den Avrupa’ya gidenlere mülteci statüsü verilmeye başlandı. Oysa Avrupa 2000 dönümünden itibaren Türkiye’den kaçanlara mülteci statüsü vermiyordu artık.
 
2-Erdoğan grup toplantısında, yine, şöyle dedi.
 
“Suriye tarafındaki gümrük kapısı çalışmadığından bomba yüklü araç sınır kapımıza kadar geldi ve infilak ettirildi.”
 
Buna ilişkin notum da şu; Suriye tarafındaki gümrük kapısının çalışmamasının ve orda kontrol edici bir devlet egemenliği tesis edilemiyor oluşunun sebebi 1. derecede Erdoğandır.
 
İnsan ektiğini muhakkak biçer.
 
3-Erdoğan grup toplantısında yine, CHP’yi uluslararası planda Hükümet’i zor duruma düşürmekle ve ülkesini şikayet etmekle suçladı. Buna ilişkin notum ise, şu…
 
Bütün uluslararası siyasi toplantılarda siyasi partiler (sosyal demokrat, hristiyan demokrat, yeşil vs.) kendi ülkelerindeki siyasi durum hakkında konuşurlar. Bu tür ağlarda konuşmayanlar sadece diktatör ülkelerdir. Kaldı ki, CHP’nin Türkiye’yi koruma diye bir görevi var ekstradan. Çünkü hem ana muhalefet hem de en çok sorumluluğu kuran taşır. “Bakkala” emek veren, bakkalı korumaya en çok bakan ve o bakkaldan en iyi anlayandır ayrıca da.
 
Üstelik de, Erdoğan Hükümeti gerek ABD gerek diğer bazı ülkelerle TBMM’yi “by-pass”layarak neler yaptı konusu daha ilginç değil mi?
 
Fazla lafa aslında gerek yok da, son bir küçük not olarak…
 
Başbakan CHP’ye üzüldüğünü söyledi uluslararası siyaset terbiyesini bilmediği için.
 
Ama Erdoğan kendisine üzülmeli, durumu çok zor çünkü.
 
Tek umudu, “müjde, müjde” diyerek dar gelirli halktan, küçük işler karşılığında oy almakta.
 
Küçük iş dedim de…
 
Büyük iş nedir peki?
 
Mesela ilk adımda bu Cumhuriyet’i kurmaktır.
 
2. adımda bu Cumhuriyet’i savaşa sokmamaktır.
 
3.adımda devlet stabilitesini sağlamaktır.
 
4. adımda demokrasi mücadelelerinin sürmesidir.
 
5. adımda AB ligine dayanmaktır.
 
Bunların hiçbirini ise, Erdoğan yapmamıştır.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz