“Çocuk” deyişindeki sevgi

“Çocuk” deyişindeki sevgi
23 Nisan 2017 17:30

Dünyada çocuklara armağan edilen bir bayram olmasının sebebi Atatürk.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Bu kadar devlet adamının akılına gelmeyen birşey aklına nasıl gelmiş olabilir Atatürkümüzün?

 
Bunun bence çok basit bir cevabı var.

 
Bu durum Atatürk’ün biyografisi ile ilgili.

 
Çok bağlı olduğu ailesinin babasının ölümüyle normal düzeninden çıkması, bebekken kaybedilmiş 3 kardeş, anne hasretiyle yanan ve yuvasız kalmış bir askeri öğrenci, Kutuluş Savaşı’na adanmış bir hayat ve içindeki aile ve çocuk sevgisinin evlenme ve çocuk sahibi olma yoluyla değil, çocuk sevgisinin tüm çocuklara ve de evlat edinilen birkaç kimsesiz çocuğa teşmil edilmesi.

 
Ben çocukken değil ama yetişkin yaşlarımda Atatürk’ün hayatına dair izleri bazı müzelerden takip edebildim.

 
Ve, bazı şeyleri ilk kez o zaman anladım.

 
Mesela, Florya’daki Atatürk Köşkü…

 
Küçükken ben denize o kıyılardan girerdim ve oraya yakın bir ilkokulda okudum ama nedense kimse bize o köşkü göstermemişti.

 
Gerçi gösterselerdi de, o yaşta anlaşılmaz böyle şeyler.

 
Sonradan yetişkin olduktan sonra ise, iyi ki görmüşüm bu müzeleri.

 
Onu diyordum, Florya’daki Atatürk Köşkü’ne gittiğimde, Atatürk’ün sade yaşamını, yaşam alanının çoğunun küçük çocuklara ayrılmış olduğunu (Ülkü ve diğerleri), giyilen kıyafetlerin o zamanın şehir modernitesine uymakla beraber aslında ne kadar mütevazi fiyatlı olduğunu, bugünle mukayese edersek, bir banka memurunun da kendisine alabileceği türden kıyafetler olduğunu, Atatürkün hiç ama hiç zengin olmadığını, hakkında lüks kıyafet, lüks yaşam gibi safsata algılar yaratılmasına rağmen bir devletin tek kurucusu olarak devlet malına, kamu malına ne kadar titiz olduğunu ve kendi masraflarını ne kadar fakirane tuttuğunu, banyosunun bile ne kadar standart olduğunu (tabii hep o zamanki kıstaslara göre değerlendiriyorum), çocuklara alınan elbiselerin de o zamanın batı modasına uygun olmakla birlikte ne kadar sade ve uygun fiyatlı olduğunu ve başka birçok şeyi gördüm.

 
Atatürk’ün devletin kurucusu olmasına rağmen kendisine bir ayrıcalık tanımadığını, son derece mütevazi döşenmiş ve hiç pahalı olmayan bir ev düzenine sahip olduğunu, o mütevazi yaşamında asıl alanı baktığı küçük çocuklara verdiğini ve o çocuklarla kaybettiği ailesi ve yurdu yerine kendisine bir aile kurduğunu da gördüm.

 
Ayakkabılarındaki sade keteni, mobilyalarındaki şehirli halk sadeleğini hep seçtim birer birer.

 
Sonra Atatürk’ün “çocuk” deyişindeki duygu ve anlamı seçtim.

 
Hep bilirdik Atatürkümüzün, “çocuk” kelimesini çok çok sık kullandığını, yetişkin arkadaşlarına da çocuk dediğini…

 
İşte bu çocuk deyişin altında derin bir aile ve çocuk sevgisi olduğununu da sonradan anladım.

 
O nedenle de biz dünyada çocuk bayramı kutlayan tek ülkeyiz.

 
Gerçi Apple, Google filan da artık 23 Nisan’ı o kadar benimsemişler ki, bu sene özel 23 Nisan atraksiyonlaır yaptılar.

 
Bu harika birşey.

 
Demek ki, bir devlet adamının kurduğu devletin harcına koyduğu çocuk sevgisi aynı zamanda yayılan birşey, Atatürkümüzün hayatındaki, birçok şeyin yerine koyduğu çocuk sevgisi bugünlere akıp, Apple’ın duvarından içeri giriyor.

 
ÇOCUK BAŞBAKAN

 
Bugünkü 23 Nisan’da çocuk başbakan olan 5. sınıf öğrencisi çocuğu okuyunca, gördüm ki eğitimdeki bozulma hala bugün de devam ediyor.
Çocuk bir soruya cevaben demiş ki…

 
“Var tabiki de, kadın bakanlarımızın da artması lazım. Ben memnuniyet duyarım, eminim sayın başbakanımız da memnuniyet duyar.”

 
Bu, cümlesindeki, “tabii ki de” artık çok yaygınlaşan bir dil bozukluğu içeriyor.

 
“Tabii” ki, bağlacı ile bağlanır ama, “ki” bağlacının arkasından başka bir bağlaç gelmez.

 
Yani, “ki”nin arkasına “de” eklenmez.

 
Dil eğitimi toplumdaki bozulmaya bağlı olarak bozuldu tabii ve belki birgün iyi standartlı bir dil eğitimine de ulaşırız yeniden.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan