Çoban ateşleri…

Çoban ateşleri…
19 Mayıs 2017 09:58

Referandum sürecinde yazmayı düşündüğüm yazının aslında tam zamanı geldi. Ülkenin yönetim sistemi ve hatta rejimini değiştirecek olan anayasa değişiklikleri halkın oyuna sunulduğunda bunun ülkeyi Cumhuriyet ve Atatürk değerlerinden hızla uzaklaştıracağını, gerici güçlerin daha da baskılarını arttıracağını düşünüyordum.

 

 

 

Dr. Semih DİKKATLİ H&H YORUM

 

 
Zaten 1950’den beri tarikat, cemaat ve aşiretlere teslim edilmeye başlanan devlet kurumlarının gerici unsurlarca istila edilmesi süreci 1980’den sonra kontrol edilemez bir hal almıştı. 1990’lı yıllarda artan siyasi cinayetlerle, Cumhuriyet ve Atatürk değerlerini içselleştirmiş, halkına anlatan gerçek aydınlar birer birer katledildi. 2002 AKP iktidarı ardından da BOP projesi adı altında ülke rayından çıkarılmak üzere FETÖ tarafından ele geçirildi. FETÖ dışında birçok tarikat ve cemaat devlete yerleşti, kadrolaştı. 1985’den itibaren TSK’nın içindeki yapılanmaya bizzat şahit olan biri olarak ülkenin Atatürk değerlerinden koparıldığı yönündeki kaygılarım her geçen gün artarak devam etti.

 
Bu kaygılarımın tavan yaptığı günlerde referandum için, Sayın Süheyl Batum ve Sayın Metin Feyzioğlu hocalarımla tüm ülkeyi dolaştığımız bir sürece girdik. 155 il-ilçe ve birçok köyde salon salon, kahve kahve halkla buluştuk.

 
İşte o günlerde içimde bir umut doğdu. Anadolu’nun en ücra köylerinde bile Atatürk ve arkadaşlarının yaktığı aydınlanma ışığı sönmemişti. Anadolu insanı, birlikte bağımsızlık mücadelesi verdiği bu büyük lideri hiç unutmamış ve onun değerlerine sıkı sıkıya sarılmıştı. 19 Mayıs 1919’da başlayan özgürlük ve aydınlanma ateşi hala çoban ateşleri halinde köy köy kasaba kasaba yanmayı sürdürüyordu.

 
Bandırma Vapuru deyip geçmeyin, ilk çoban ateşi denizin üzerinde yakıldı ve şimdi gerici, bölücü tüm şer odaklarına rağmen her köşede yeni çoban ateşleri yakılıyor.

 
Atatürk ve Türk Milleti Kurtuluş Savaşı’nda nasıl başardıysa şimdi de üzerinde dolaşan kara bulutları dağıtacak, çoban ateşlerini yeniden bir araya getirecek ve büyük bir ateş yakacak ülkenin semalarına yükselen… Gericiler ve bölücülerin gözleri kör olacak bu ateşin parlaklığından, kulakları sağır olacak tam bağımsızlık nidalarından… Çağdaş, ilerici, Atatürkçü, milletini ve ülkesini seven herkes o ateşin çevresine toplanacak, bir daha zayıflamamak üzere besleyecek bu ateşi…

 
Bu referandum sürecinde bunun böyle olacağından emin oldum. İçimde sonsuz bir umutla 1919’un yüzüncü yılı olan 2019’u sabırsızlıkla bekliyorum. Belki Bandırma Vapurumuz yok, açılacak bir denizimiz bile yok buralarda ama bir büyük umudumuz var artık…

 
Onlar hiçbir şeye sahip değilken bir ülke kurdular, bizim umutsuzluğa düşme hakkımız yok. Hele ki Anadolu’nun en ücra köşelerinde bile yanan çoban ateşlerini gördükten sonra umutsuzluğa düşmek, ateşi hala canlı tutan o tertemiz, inançlı güzel insanlara hakaret olur.

 
Artık birleşme, çoğalma, inançla mücadele etme zamanı… Umut taşımayanlar, halkın birlik ve dirlik arzusuna inanmayanlar çekilin yoldan, umut dolu insanlar akıyor İzmir’in dağlarından, Diyarbakır’dan, Urfa’dan, Ankara’dan, Ankara’dan…

 

 
Semih DİKKATLİ Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İçimdeki çocuğun bayramı
Herkes birine zorba…
Kara Kutu… Hadi yüzleşelim…