CHP’li Yılmaz: Hak ve hakikat Ahmet Şık olur, haykırır, ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’

CHP’li Yılmaz: Hak ve hakikat Ahmet Şık olur, haykırır, ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’
27 Temmuz 2017 14:04

TBMM’de İçtüzük Teklifi görüşmelerinde konuşan CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, “İktidarın ortağına sesleniyorum, diyorum ki: Vekilleri sustursanız halkı susturamazsınız, onurlu gazetecileri hiç susturamazsınız; bu kürsüyü sustursanız sokağı susturamazsınız. Hak ve hakikat milyonlarca adım olur, Bolu Dağı’nı aşar. Hak ve hakikat mahkeme salonunda savunma kürsüsünde Ahmet Şık olur, haykırır, “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” der” dedi.

 

 

 

İKTİDAR PARTİSİ 15 YILDIR MECLİS’İN SESİNİ KISMA ÇABASINDA

 

 

İktidarın 15 yıldır Meclis’in sesini kısmak için uğraştığını belirten Yılmaz, TBMM’nin işlevsiz hale getirilip, tek adam rejiminin takipçisi haline getirilmeye çalışıldığını ifade etti.

 

 

İktidarın bir yandan toplumu kutuplaştırdığını diğer yandan da bireysel silahlanmayı özendirip kolaylaştırdığını vurgulayan Yılmaz, “İktidarın son on yılında ülkemizde silahlanma 10 kat arttı. 2,5 milyon ruhsatlı, 17 milyonu ruhsatsız, silah sayısı 20 milyona ulaştı. Buradan iktidara sesleniyorum: Meclisin sesini nasıl kısabilirim diye İç Tüzük’le uğraşmak yerine sizleri bu büyük ve bir o kadar da tehlikeli sorun üzerinde sağduyulu ve aklıselimle düşünmeye davet ediyorum” dedi.

AYNAYA BAKMAKTAN KORKANLAR ÇOCUKLARININ YÜZÜNE NASIL BAKACAK?

 

 

İktidarın korktuğunu bu nedenle de baskı ve zulümlerini arttırdığını belirten CHP’li Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: “Sayın milletvekilleri, tasarıdaki çalışma düzeni ve huzuru bozacağı iddia edilen şey ne kağıt ne plastik ne de kumaştır; elbette ki iktidarın huzurunu bozacak olan şey o pankartın, o tişörtün üzerindeki yazıdır, resimdir, mesajdır, yani iktidarın yansıyan yüzüdür. İktidarı bu düzenlemeye zorlayan şey, o pankarta yansıyan gerçekle yüzleşememesidir. Aynaya bakmaktan korkanlar çocuklarının yüzüne nasıl bakar arkadaşlar? Ama ne yapsanız da kendinizden kaçamazsınız, ayak izleriniz hep sizinle yürür. O ayak izlerinizden bulurlar sizi. Bunu siz de biliyorsunuz, o nedenle korkuyorsunuz. Korktukça daha çok baskı ve yasaklama getiriyorsunuz. Baskı ve yasak arttıkça daha çok korkuyorsunuz, o bilinen akıbetinizden korkuyorsunuz. Bu büyük açmazın içinde debelenip debelenip duruyorsunuz. Artık, bu süreçte “Tavşan korktuğu için mi kaçar, kaçtığı için mi korkar?” sorusuna yanıt aramaya gerek yok çünkü korkak tavşan, kaçtığı yere korkusunu da götürür”.