CHP’li Yılmaz: Başkomutan olmak sanal kahraman olmak değildir

CHP’li Yılmaz: Başkomutan olmak sanal kahraman olmak değildir
8 Ağustos 2017 15:07

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, “Caddelere, billboardlara ’Başkomutanım’ diye yazdıranlar ve bundan keyif alanların şimdi başkomutan olarak Türkiye’nin milli meselesi olan Musul meselesine de başkomutan gibi yaklaşması gerekir. Yoksa sözde başkomutan olunmuyor.” dedi.

 

 

 

Yılmaz, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Irak ve Suriye’de toprak bütünlüğünü ortadan kaldıracak gelişmeler yaşandığını, bu nitelikte referandumlara gitme kararları alındığını belirtti.

 

 

Türkiye’de siyasi iktidarın ise “kör olduğunu”, bu gelişmeleri görmediğini ya da görmek istemediğini belirten Yılmaz, Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi’nin 25 Eylül’de bağımsızlık referandumuna gitme kararı aldığını, bu kararın, ülkenin toprak bütünlüğünü tehlikeye soktuğunu ifade etti.

 
Türkiye’de siyasi iktidarın özellikle Musul açısından sıkıntılar içeren bu gelişmeye yönelik ülke çıkarlarını öne çıkaran, tutarlı bir yaklaşım sergileyemediğini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:

 

 

“Bu, Irak’ı paramparça eder, etnik çatışmayı tetikler, Araplarla Kürtleri savaştırır, Türkiye sınırına en az 1 milyon Arap’ın veya Kürt’ün yığılmasına yol açar. Stadyumlara, spor komplekslerine, caddelere, billboardlara ’Başkomutanım’ diye yazdıranlar ve bundan keyif alanların şimdi başkomutan olarak Türkiye’nin milli meselesi olan ve maalesef Misakı Milli’den zorla kopartılıp alınıp, binbir türlü oyunla Irak’a devredilen Musul meselesine de başkomutan gibi yaklaşması gerekir. Yoksa sözde başkomutan olunmuyor. Öyle hiçbir çakıl taşı Türkiye’ye katmadan başkomutan olunmuyor. Türkiye’nin çıkarlarını doğru noktada durarak savunmadığınız zaman da başkomutan olunmuyor. Bu alanın Irak’ı parçalayacağı, bölgede istikrarsızlığa yol açacağı için bağımsızlığa gitmesini uygun bulmuyoruz. Bu cehennemin kapısını ardına kadar açma anlamına geliyor.”

 

 

Yılmaz, Suriye’deki gelişmelere de değinerek, Türkiye’nin bu konuda da sessiz kaldığını ve kendi çıkarlarını gözeten, akılcı bir politikayı zamanında uygulamaya sokamadığını kaydetti.

 

 

 

“SAĞIR SULTAN DUYMUŞ, AKP GÖRMÜYOR”

 
“Suriye’de de sözde Rojava Federal Bölgesi önce mahalle seçimlerine Kasım ayında kanton belediye seçimlerine, 1 Ocak 2018’de de sözde Rojava parlamentosu seçimlerine gidiyor.” diyen Yılmaz, bu seçimin Suriye’de ayrışmayı tetikleyeceğini ifade etti.

 
Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

 

 

“Bu seçimler yapılacak, halk Rojova bölgesini istiyor olacak, buranın sınırları çizilecek ve yarın Suriye Anayasa’sı yazıldığı zaman anayasayı yazanların üzerine bir baskı uygulanacak ve burası Rojova Federal Bölgesi olarak Suriye Anayasası’na katılacak. Bunu sağır sultan duymuş ama her ne hikmetse AKP ve onun yöneticileri görmüyor. Kritik bir uyarıda bulunmak istiyorum; ne zaman Türkiye sınırlarının dışındaki gelişmelere müdahale etmek zorunda kaldıysa ve o yönde hareket ettiyse bunu engellemek için sınırlarının içinde olaylar çıkartıldı. Bu Eylül ayı ve öncesinde, sözde Rojova’da yapılacak seçimler öncesinde de Türkiye’nin bazı kentlerinde olaylar çıkartılabilir. Bu konuda ciddi endişelerimiz var. Eğer bunu görmüyorsa hükümet, hiç birşey görmüyordur.”

 

 

“MUSUL BENİM İÇİN İKİNCİ BİR VATANDIR”

 
Hükümetin son derece yanlış bir noktada durduğunu belirten Yılmaz, gerekli adımların hızla atılması, özellikle Musul ve Kerkük konusunda duyarlı olunması gerektiğini kaydetti.

 

 

Türkiye’nin Musul ile tarihi bağlarına dikkati çeken Yılmaz, “Musul benim için ikinci bir vatandır. 101 günüm esaret içinde, zulm içinde geçmiştir. Biz oraya o gözle bakmışız. Irak’ın bir parçası olarak bakmışız ama tarihi hassasiyeti de her zaman kalbimizde tutmuşuz. Şimdi oralara birileri operasyon çekmeye kalkarsa onun cevabını da en başta Türkiye’deki siyasilerin vermesi gerekir. Başkomutan olmak sanal kahraman olmak anlamına gelmemeli. Bunun cevabı da o zaman verilebilmelidir. Bu sessizliği hiç doğru bulmuyoruz. Herkesin bir hesabı var. Orada bir kargaşa olduğu zaman, aynı kargaşayı burada da çıkarmak isteyecekler. Çünkü o operasyonu orada çekenler Türkiye’nin eli rahat olsun diye düşünmezler. Bizi içe gömmek ve orada o operasyonu tamamlamak isterler.” değerlendirmesinde bulundu.

 

 

“SURİYE DOSYASI ALLAH’A EMANET”

 
Açıklamalarının ardından bir soru üzerine Yılmaz, ABD ve Rusya’nın PYD konusunda aşağı yukarı aynı fikirde olduğunun görüldüğünü belirterek, PYD’nin arazide güçlendirildiğini, silah yardımı ile ordu kurdurulduğunu kaydetti.

 

 

Yılmaz, “PYD’yi şu andan itibaren ayrı tutmak şu anlama gelir; ’önce diğerleri birleşsin, sonra PYD ile bunlar anlaşırlar’. Yani Suriye’de federal yapının da esasen şartları hazırlanıyor. Bu da bir strateji onlar açısından. Ama hükümet bunu anlıyor mu? Emin değilim.” diye konuştu.
Türkiye’nin Suriye konusunda yapması gerekenleri zamanında yapmadığını, ideolojik davrandığını ve bütün tezlerinin çökmesine yol açtığını belirterek, şunları söyledi:

 

 

“Şu anda toparlamaya çalışsa bile bütünlükçü yaklaşım görmüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacak yegane figür Esat olmasına rağmen Esat’ı devirmeye çalışıyor. Herkes Esat’ın kalması yönünde irade sergiliyor. Esat’a baştan karşı olan Amerika bile eğit-donat programına son verdiğini açıklıyor. Herkes vazgeçiyor, Rusya sahiplenmiş, İran sahiplenmiş, başka ülkeler, Suudi Arabistan, Katar vazgeçiyor, bir tek bizdeki şahsi ihtilaf haline getiren Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümeti vazgeçmiyor. Hal böyle olunca da Suriye’de bu hükümetin yapabileceği bir başarı yok. Suriye dosyası Allah’a emanet.”

 

 

“TEK TİP KIYAFET”

 
Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik yargılamalar sırasında sanıkların, “tek tip” kıyafetler giymesine yönelik açıklamaların hatırlatılması üzerine Öztürk Yılmaz, yargılamaların devam ettiğini, bu kişilerin henüz hüküm giymediğini hatırlattı.

 

 

Yargılamalar bitmeden böyle bir uygulama yapılmasının uluslararası alanda tartışmalara yol açacağını anlatan Yılmaz, “Baştaki bir şey söylüyor, diğerleri de şak diye onu yapıyorlar. Bunu bir düşünseler böyle bir imajın bile Türkiye’ye zarar verebileceğini düşünseler bunu yapmazlar. Yargılamalar devam ediyor. Hüküm giyene kadar kimseyi suçlayamazsınız. Bu şahıslar hüküm giymiş mi? Bu aşamada böyle bir şeyin getirilmesi Türkiye’yi gereksiz farklı tartışmaların içine itecektir.” değerlendirmesini yaptı.