CHP’li Tekin: Kabataş yalanıyla ne zararlar verildi bu ülke unutmadı

CHP’li Tekin: Kabataş yalanıyla ne zararlar verildi bu ülke unutmadı
28 Şubat 2015 14:00

Kabataş yalanını ortaya atan ‘gazeteci’ Elif Çakır’ın avukatı Fidel Okan’ın açıklamalarının ardından CHP’den çok çarpıcı bir çağrı geldi.

 

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Kabataş yalanıyla birlikte ortaya atılan ‘Camide içki içtiler’ iddiasının da tamamen çürütülmesinin zamanı geldiğine dikkat çekti. Taraf’a konuşan Tekin şunları söyledi:

 

‘Ben bu yandaş medyaya ‘çirkef’ dediğim zaman ağızlarına ne gelirse yazılarıyla, davalarıyla saldırıyorlar. Kabataş yalanının ortaya çıkmasının ardından dün ve bugün tüm gazetelere, televizyonlara baktım. Hala namuslu gazetecilik yapmak isteyen bir kaç kurum dışında tek satır bile göremedim. Şaşırmadım açıkcası ama yine de üzüldüm…Bunların da artık hiç olmazsa mahcup da olsa bir utanma refleksi, küçük de olsa bir özür dilemelerini umut etmiştim ülkem adına.. Ama olmadı…Bu Kabataş yalanı nedeniyle kimlere ne zararlar verdiler, kimleri linç etmeye kalktılar bu ülke unutmadı, unutulmasına da izin vermeyeceğiz.”

 

KONUŞ FUAT HOCAM…DİNİN İÇİN, VİCDANIN İÇİN..SIRA SENDE

 

Gezi Parkı Direnişi sırasında ikinci büyük yalanın “camide içki içildi” iddiaları olduğunu hatırlatan Tekin şöyle devam etti:

 

“Sıra bu ikinci yalanında kafalarda en ufak bir kuşku kalmayacak şekilde çürütülmesinde..Bunu yapabilecek en önemli isim ise içki içildiği iddia edilen Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi’nin Müezzini Fuat Yıldırım. Hoca gerçi o zamanda bu yalana elinden geldiğince direndi. 8 saat sorgulayıp adeta tehdit ettiler bu yalana ortak olmaması için. Olmadı ama yalanlarını da yüzüne vurmadı, vuramadı ..Elbette kendince haklı nedenle olmuş olabilir o gün için. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Ben Ana Muhalefet Partisi’nin genel sekreteri olarak ve en önemlisi aydınlık Türkiye’yi isteyen vatandaş Gürsel Tekin olarak kendisine bir çağrıda bulunuyorum.. Hocam, biliyorum yine sıkıntılar, tehditler, baskılar, işsizlik çıkabilir karşınıza ama siz bir din adamısınız. Konuşun hocam. O gün orada yaşananları tüm gerçekliğiyle anlatın.. Polisin gazından, bombasından, silahından kaçıp Allah’ın evine sığınan o gencecik çocukların o suçlamaların hiç birini yapmadığını bir kez anlatın. Konuş Fuat Hocam.. Dinin için, vicdanın için konuş..Artık sıra sende”

 

GÖREV YERİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİ

 

Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi Müezzini Fuat Yıldırım o olayların ardından, Başakşehir’e bağlı Kayabaşı Köyü’nde görevlendirildi. Yıldırım bu nedenle Diyanet’e “tenzili rütbe” gerekçesiyle dava açtı. İstanbul İdare Mahkemesi’ne açılan davaya katılan Yıldırım savunmasında, tartışılan olay günüyle ilgili bilgiler verdi.

 

Olayların başladığı 31 Mayıs ve 1 Haziran’da camide olduklarını söyleyen Yıldırım, ilk gün eylemcilerin yoğunlaştığı sırada öğle namazı vaktinin geldiğini, olayları emniyete haber verdiklerini ancak emniyetten bir yardım alamadıklarını söyledi.

 

AMBULANS GELEMİYORDU

 

Akşam ve yatsı namazı arasında eylemcilerin yoğunlaştıklarını ve kaos ortamı oluştuğunu söyleyen Yıldırım, yine emniyeti aradıklarını ancak emniyetin “Başınızın çaresine bakın” dediğini söyledi. Kaos ortamı içerisinde camiyi terk etmeme kararı aldığını söyleyen Yıldırım, eylemcilere, “Camiye ayakkabılarınızla girmeyin” şeklinde uyarıda bulunduğunu söyledi. Bu sırada, cami önünün kalabalıklaştığını söyleyen Yıldırım, “Provokasyon olasılığı olduğu için giriş kısmına hasır serdik, orada bazı kişilerin tedavileri yapıldı. Eylemcileri hastaneye gönderemedik. Ambulans caminin olduğu yere gelemiyordu” diye konuştu.

 

Yıldırım, ertesi gün yeniden emniyeti arayarak delil olması bakımından, cami içinin emniyetçe görüntülenmesini istediğini ancak emniyetin yine eleman göndermediğini söyledi. Yıldırım, “Kurumda imam yok, Vali, kaymakam, emniyet yok. Bize ‘başının çaresine bakın’ dediler. Benim tek derdim kötü bir olay yaşanmasın, camiye kan bulaşmaması içindi” ifadelerini kullandı.

 

Yıldırım’ın avukatı Ali Tizik de, “Görevi ‘toplumu birleştirmek’ olan bir memurun ne yapması gerekiyordu. Cami imamı, müftü, görevliler, kaymakam yok. Diyanet sahip çıkmıyor, sahip çıktığında ise tenzili rütbe yapıyor. Müvekkilim basında haberi çıktığı için suçlanıyor” dedi.

 

Daha sonra söz alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın avukatı, dava konusunun bir yerden bir yere nakil işlemi olduğunu, Diyanet’in yer değiştirmek gibi bir uygulaması bulunduğunu dile getirdi. Avukat, “Bizim görevimiz namaz kıldırmaktır. Oysa bu kişi, bir taraf olmuş ve insanları yönlendirmiş” dedi.

 

Kaynak: Ergül Tosun/Taraf