CHP’li Tanal: AKP takiyeci, değişmez

CHP’li Tanal: AKP takiyeci, değişmez
1 Temmuz 2015 10:21

“Halkı bu kadar baskı altına almasınlar, özgürlükleri kısıtlamasınlar, hukukun üstünlüğünü ve adil yargılamayı egemen kılsınlar ben de bir daha TOMA’ya tırmanmayayım!”

 

 

Konuşmanın bir yerinde, pantolonunun paçalarını yukarıya doğru katlayıp moraran bacaklarını gösteriyor. “Polis yaptı, arkadan dolanıp kalleşçe ve tam anlamıyla belden aşağı vuruyorlar. Yaka numaralı yok, kask numaraları yok, hangi birini tespit edeceksin. Kimi kime şikâyet edeceksin?” CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sözleri; ülkedeki faşizmin yıllardır ne boyutta olduğunu gösteriyor. Sözünü sakınmıyor; “Ne TOMA’ya çıkmaktan utanıyor, ne polise direnmekten gocunuyorum; bu koşulları onlar yarattılar, onlar utansınlar!”

 

 

Tanal, “Her şeyden önce bir insan hakları savunucusuyum” diyor. Bu anlamda, “uyuyan tek kişilik bir hücre” gibi! Açıkçası memlekette ondan habersiz, TOMA kıpırdayamıyor. ‘Son TOMA Bükücü’ unvanını sonuna kadar hak ediyor. Tanal’la birkaç gün önce LGBTİ eyleminde yaşanları, AKP’nin paniğini, savaş tamtamlarını, koalisyon görüşmelerini, onarım süreci ve “rövanşist olmayacağız” söylemlerini konuşuyoruz.

 

 

Yine TOMA üzerine çıkarken fotoğraf verdiniz…
Ben Meclis’e sokaktan gittim. Üniversite yıllarımda işportacılık yaptım. “Deniz mahkemeye düşmüş avukatı ben olayım” şarkısı nedeniyle avukatlığı seçtim. Avukatın müvekkilini koruduğu gibi, bize vekâlet veren halkın haklarına da sahip çıkıyorum. Muktedir böyle davranmaya devam ettiği sürece ben de tavrımı sürdüreceğim. Onlar utansın!

 

Nedir bu ramazan hassasiyeti?
Anayasa’nın 10. maddesi “eşitlik esastır” diyor. İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15. maddesi “ayrımcılık yasak”, Ceza Kanunumuzun 122. maddesi ise “ayrımcılık suçtur” diyor. Bu sözleşmelerin hepsini kabul edeceksiniz ve ramazan diye LGBTİ bireylerin yürüyüşüne izin vermeyeceksiniz… AKP’nin seçim broşürlerinde “Ramazan ayında da bu yürüyüşü yaptıracak kadar hoşgörülüyüz” diyor. AKP din istismarı ve yalandan vazgeçmiyor. Kendi kitlesine şov yapmayı sürdürüyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan suç işlemeyi sürdürüyor.

 

AKP’nin işine geldiği noktada kendi kitlesini kemikleştirmeye çalıştığı görülüyor. Yandaş medya ve Aktroller de buna çanak tutuyor… Gaza boğulan Onur Yürüyüşü’ne katıldığınız için size de çok saldırdılar…
‘Dönme Mahmut’ bile yazdılar. Alçakça ve belden aşağıdır. Yazılanları söylenilenleri arşivleyip sakladım. Yargı önünde hesap verecekler. Ben insan hakları savunucusuyum. Tek bir kimliğim, tek bir milliyetim, tek bir rengim var. Kim mazlumsa onun yanındayım.

 

Size pek çok sıfat yüklediler…
KCK davalarına katıldım, PKK’li ve Kürtçü oldum. Ergenekon davalarını izledim Ergenekoncu dediler. Cemaat operasyonlarını takip ettim, Paralelci oldum. Beni mağdurun kimliğiyle neden bütünleştiriyorsunuz? Kim olursa olsun ezilenin ve hukuksuzluğa uğrayanın yanındayım. Haksızlığın karşısındayım. Ben yerimde duruyorum mağdurlar değişiyor, bu benim suçum mu? Fanusa konulmuş bir aksesuvar gibi suya sabuna dokunmadan yaşamayacağım! Ben öyle vekillerden değilim!

 

“TOMA’ya çıkmaya devam” diyorsunuz yani…
Halkı bu kadar baskı altına almasınlar, özgürlükleri kısıtlamasınlar, hukukun üstünlüğünü ve adil yargılamayı egemen kılsınlar ben de bir daha TOMA’ya tırmanmayayım. Ama bu şekilde sürerse aynen devam ederim.

 

Peki, özel bir taktiği var mı işin?
Çok zor değil. Önünde bir koruyucu kalkan var, ona tutunarak tırmanmak kolay, işin şekli bu! Taksim’de, Ankara’da, hatta Suruç’ta tırmandım. Halkı korumanın başka yolu yok. Üzerine çıkınca duruyor yoksa halka zulüm etmeye devam ediyorlar.

 

Sakladıkları bir şey olduğunda suç işlediklerini ya da işleyebileceklerini görüyoruz zaten…
“Suç karanlıkta işlenir” dedikleri işte bu. Her alanda karşımıza çıkıyor. Devlet kendine güveniyorsa, tüm perdeleri kaldırmalı ve şeffaf olmalı. Bir yerde bir korku, bir çekince ve bir sır varsa bilin ki orada büyük bir suç işlenmiş ya da işlenecektir. MİT, Niğde, Reyhanlı ve Cilvegözü dosyaları gizlidir. Polisin kask numarasının olmaması neyse, dosyalardaki gizlilik kararı da budur.

 

AKP’nin ve zihniyetinin nelere yol açtığı ortada… Yeniden onarım ve restorasyon kavramlarından söz ediliyor. AKP’nin düzeleceğine, değişeceğine inanıyor musunuz?
AKP proje partisi! Demokratik çizgiye ve yola gelebileceklerine inanan biri değilim! Değişime dönüşüme inanırım ama bunlar takiyeci! Bunlar Makyavelist! Amaca ulaşmak için her yol mübahtır felsefesinden besleniyorlar. AKP değişmez. En iyi örnek son olanı!

 

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Rövanşist olmayacağız” sözlerini yadırgadık. Elbette ‘kısas hukuku’ beklemiyoruz. Ancak suç işleyenlerin de cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz…
Aslında Kılıçdaroğlu’nun sözlerini söylediklerinizden farklı bir biçimde okumuyorum. Bunlardan,“Herkes hesap verecek ancak bu adil yargılama çerçevesinde olacak” dediğini çıkarıyorum! Neticede adil yargıyı savunmuyor muyuz? Bağımsız ve tarafsız mahkemelerde herkes hesap verecek! Söylediğimiz bu. Ancak bunu eski dönemlerdeki gibi dişe diş, göze göz mantığıyla yapmayız! Düşman hukukunu uygulamayız. Kılıçdaroğlu’nun sözlerini de bu çerçevede değerlendirmek mümkün.

 

Savaş çığırtkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bakanlar Kurulu bu kararı çıkaramaz. Savaş kararı alınması Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin kararına bağlı. Hangi sebebi savaş sebebi sayacaklar? Sen kalkıyorsun oradaki gruplara, IŞİD’e buradan, silah gönderiyorsun. “Sonra da savaş açacağım” diyorsun! Savaş konusunun Meclis’te yetki tezkeresinden geçmesi lazım. Geçici Bakanlar Kurulu bunu yapamaz, böyle bir yetkisi yok! Bu kadarına izin vermeyiz zaten!

 

Kaynak: Birgün / Erk Acarer