CHP’li Sağlar: Cumhuriyet’e ve çocuklarımıza ihanet etmeyin!..

CHP’li Sağlar: Cumhuriyet’e ve çocuklarımıza ihanet etmeyin!..
30 Ekim 2018 15:18

Dün en büyük bayram olan “CUMHURİYET BAYRAMIMIZI” kutladık.

 

 

Fikri Sağlar / Birgün

 

 

Biraz durgun, biraz buruk ama heyecanlı ve de umutluyduk…

Değişen rejimin bilinen görüntüsü, bizi bu duyguların içine çekti.

Buruktuk çünkü gelenekleri, değerleri, birlikte yaşamanın ortak duygularını, bir ülke olmanın kurallarını artık yaşayamıyoruz!…

Laik demokratik Cumhuriyet, tek adama teslim edilince her şey onun istediği gibi yapılıyor…

 

Ancak milyonlarca yurttaşımız Türkiye’nin her köşesinde, inadına “Laik demokratik Cumhuriyet’e” sahip çıkacağını ilan eden bir vakur yet içindeydi.

Cumhuriyet’in temel direkleri olan sosyal hukuk devletine, haklar, özgürlükler, eşitlik ve barışa da sahip çıkmaya kararlıydılar!…

Emek sömürüsüne son vermiş, bilimsel eğitime yönünü çevirmiş, çağdaş bir ülkede yaşamak adına heyecanlıydılar!…
Bu istenç; insana saygının var olduğunu, parlamenter demokrasiye dönüş kararının hala geçerliliğini koruduğunu gösteriyor, geleceğe umutla bakabilmemizi sağlıyordu…

 

Diğer yandan dün iktidar, 95 yıllık gelenek olan en büyük bayramın kutlanışını 3. Havalimanı’nın açılışına feda etti. Oysa laik demokrasiyle özdeşleşmiş yönetimler, böyle çok değerli ortak duygunun birleştiği ve de ülkemizin varlık nedeni olan bir bayramı ıskalatmak yerine havaalanı açılışını bir gün sonra yaparak her iki olayı görkemli bir hale getirebilirdi…

Tabii amaç Cumhuriyet’in kuruluşuna saygı olursa…

 

Ayrıca dikkatinizi çekerim.

Atatürk Havalimanı Florya’dan yeni yerine taşınıyor!.. Öyle diyorlar…

Öyleyse Niye adını ATATÜRK olarak devam ettirmiyorlar?!..

Kaldı ki şu anda İstanbul’da 3 tane havaalanı yok!.

Yine Atatürk ve Sabiha Gökçen’le birlikte 2 tane havaalanı var!..

 

Geçen hafta “Eğitimde 2023 vizyonu” açıklandı!..

Dikkatle incelenirse açıklanan programın ne idari ne de finansal temeli görülmüyor.

Türkiye, bilime değil dine dayalı eğitim veren bir doğulu topluma dönüştürülüyor.

Ülke, okuduğunu anlamayan, söylediğini bilmeyen siyasetçiler tarafından yönetilir hale geldi…

Hal böyle olunca yurttaşların cahil kalması adına her şey yapılıyor.

Öyle ki; “Cahil insanlar oy veriyor. Eğitilmiş insanlar AKP’ye oy vermiyor “diyen kişi eğitim politikasını belirleyenlerden biri oluyor…

Hal böyle olunca, PİSA değerlendirmesine göre Türkiye OECD ülkeleri içinde en gerideki ülkelerden birine dönüşüyor.
Dahası; eğitim sisteminde çözümleyici mantık yok ediliyor, fırsatçı mantık egemen hale getiriliyor!..

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, 2016 yılı eğitim harcamaları öğrenci başına 7 bin 449 TL olarak gerçekleşti.
Oysa OECD ortalaması 40 bin TL’dir.

Yani AB ile Türkiye arasındaki fark yaklaşık 6 kattır.

 

Eğitimin önemi ekonomiye katkısı ile de ölçülür.

Türkiye’de eğitim alan bireylerin verimlik artışı yoluyla ekonomik büyümeye katkılarının oldukça yüksek olduğu görülmektedir.

Bu nedenle sadece “fiziki yatırımların artırılması ülke ekonomisinin büyümesi için yeterlidir” anlayışı yanlıştır.
Tabii; fiziki yatırımların yapılmadığı ve yeni buluşların oluşturulamadığı durumlarda da tek başına eğitim seviyesinin yükseltilmesiyle ekonomik büyümenin gerçekleşeceğini beklemek de çok gerçekçi değildir.

Eğitim yoluyla arttırılan beşeri sermaye ancak, yeterli fiziksel sermaye, patent ve telif haklarıyla desteklenebilirse ekonomide istenen olumlu etkiyi gerçekleşebilir!…

 

Bu anlayışla 2018 yılı bütçesine baktığımızda 92.5 milyar TL ile en yüksek payın Milli Eğitim’e ayrıldığını görüyoruz.
Ancak, MEB ayrılan bütçe en yüksek olmasına rağmen, içeriği oldukça çarpıcıdır!…

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2017-2018 bütçesinde fen liseleri için 109.6 milyon lira, İmam hatip okullarına ise 1.7 milyar lira bütçe ayrılmıştır.

Bunun anlamı şudur; okullarımızda laboratuvar yerine dine yatırım yapılmıştır…

 

Bu uygulamanın FETÖ’yu yarattığı biliniyor!…

Hayrettir ki; FETÖ deneyiminden ders almayanlar, hala FETÖ’nün ayak izlerinden gidiyorlar…

Bu durumda şu sorular akıllara geliyor;

FETÖ’ye karşı bir mücadele gerçekten var mıdır?

Eğitim sistemi hangi zihniyete hizmet etmektedir ve çocuklarımız kimin elindedir?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikat vakıfları ile yaptığı sözleşmeler neye delalettir?

Bu durum Türkiye’nin adım adım yobazlaştırılması değil midir?

Tarikat yurtlarında ölen çocukların hesabını kim verecektir?

Hangi din, bu çocukların gerici tarikatlar elinde yok olmasına razıdır?

İslamiyet mi? Asla. Bu vahşet İslamiyet’e yüklenmez!…

Önce siyasetten İslamiyet’i kullananları ayıklamalıyız!…

 

Cinsel istismar vakalarının yaşandığı tarikat vakıflarının eğitim politikasının içine sokulması insanlık adına açık bir ihanettir!…

Çünkü eğitimde yaşanan vahşet unutulamaz.

Tarikat vakıfları ile MEB’in bilime dayalı eğitim yerine dini eğitim vermek için yapılan anlaşmalar “vizyon belgesinde gizlenmiş” durumda.

Yani anlaşmaların devam edeceği anlaşılıyor.

Böyle bir durumda Türkiye, çağdaş ve laik olmaktan çıkacaktır.

 

Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti ağır bir baskı altındadır!..

Dünyanın geldiği dijital çağda başkaları yapay zekâ, iş robotları, mars madenciliği gibi konular için müthiş bir teknolojik gelişimi gerçekleştirirken, biz en önemli yatırım olan çocuklar ve gençlerimizi biat kültürü ve din eğitimi ile gelişmenin dışına atıyoruz.

Bu kabul edilemez duruma karşı çıkmak 95 yıllık Cumhuriyet’imize olan borcumuzdur!…

 

https://www.birgun.net/haber-detay/cumhuriyet-e-ve-cocuklarimiza-ihanet-etmeyin-235186.html