CHP’li milletvekillerinden 9 Mayıs Avrupa Günü mesajı!

CHP’li milletvekillerinden 9 Mayıs Avrupa Günü mesajı!
9 Mayıs 2019 13:13

TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun CHP’li üyeleri; Özkan YALIM, Sibel ÖZDEMİR, Burak ERBAY,Fikret ŞAHİN, Özgür KARABAT, Türabi KAYAN ve TBMM Anayasa Komisyonu üyesi CHP İstanbul milletvekili Prof.Dr. İbrahim KABOĞLU 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla Meclis’te bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

 

 

 

CHP’li vekiller basın toplantısında şunları kaydetti:

 

 

TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonun Cumhuriyet Halk Partili Üyeleri olarak 9 Mayıs Avrupa Günü vesilesiyle gerçekleştirmekte olduğumuz basın toplantımıza hoş geldiniz.

Evet bugün, insanlık tarihinin en önemli barış projelerinden biri olan Avrupa bütünleşmesi fikrinin tohumlarını atan, Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’nin temellerini oluşturan 9 Mayıs 1950 tarihli Schuman Deklarasyonu’nun yıl dönümüdür ve 1985 Milano Zirvesi kararıyla 34 yıldır da Avrupa Günü olarak kutlanmaktadır.

9 Mayıs Avrupa Günü, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa coğrafyasında “bir daha asla” diyenlerin, toplumları basiretsiz siyasetçilerin ihtiraslarına ve maceraperest liderlerin savaş çığırtkanlıklarına kurban etmemeye kararlı liderlerin ve halkların iradesidir.

Demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün, barışın ve refahın Avrupa’sını kurmaya kararlı insanların iradesidir.

İşte Türkiye’nin de sahip çıktığı Avrupa Birliği projesi, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma yolundaki en önemli ulusal stratejik devlet politikalarımızdan birisi olma geçerliliğini bugün de korumaktadır.

Ancak bugün gelinen aşamada Avrupa Birliğinin resmi aday ülkesi olan ülkemiz, evrensel kabul görmüş demokratik değerlerden, hukuk devleti ilkelerinden, hukukun üstünlüğünden ve bağımsız işleyen kurumsal yapılar olan Kopenhag Siyasi Kriterlerinden uzaklaşmış durumdadır.

1948’den itibaren elde ettiğimiz ulusal ve uluslararası kazanımlarında da büyük geriye gidişler yaşanmıştır.

Şöyle ki, Avrupa Birliği–Türkiye resmi ilişkileri fiilen durma noktasına gelirken, ülkemiz 13 yılın ardından 1948 yılından bu yana kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nin siyasi denetim sürecine alınırken, Avrupa Parlamentosu’nda resmi tam üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını içeren taslak rapor oylanmış ve maalesef kabul edilmiştir.

İşte üç gün önce Yüksek Seçim Kurulu’nun Anayasaya aykırı olarak vermiş olduğu İstanbul seçimini iptal kararı hukuktan yoksun, demokrasiden yoksun kararla, iktidar mensuplarının yönlendirmesiyle demokrasiye büyük bir darbe indirilmiştir. Adil olmayan bir seçim kampanyasının ardından seçmen iradesi de yok sayılmıştır.

Demokrasinin temelini oluşturan hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, seçme ve seçilme hakkı bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır.

Oysa serbest, adil ve şeffaf bir seçim süreci tüm demokrasiler için yaşamsal bir önemde olup Avrupa Birliği’nin Türkiye ile olan ilişkilerinin temeli olan demokratik kazanımlarımıza ve üyelik sürecimize de büyük bir zarar vermiştir.

Ancak bütün hukuk dışı karara ve sürece rağmen 23 Haziran seçimlerinde demokrasimiz açısından her şeyin çok güzel olacağı bir sürece adım atacağız.

Değerli Basın Mensupları;

Diğer yandan, Avrupa’daki yükselen aşırı sağcı, popülist, göçmen ve İslam karşıtı siyasi parti liderlerin ülkelerinin Avrupa Birliğinden çıkması için referandum çağrıları yaptığı bir dönemdeyiz.

İşte bu dönemde, AB ile üyelik sürecimizi 17 yıldır tek başına yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin ve Genel Başkanının öngörüden uzak, kısa vadeli politik kazanım çabaları içinde olduğuna ve AB ile üyelik sürecinin sonlandırılması için aynı referandum çağrıları yaptığına da şahit oluyoruz.

Tam da bu anlamda, bizler Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinin, bazı AB üyesi ülkelerinin ve Adalet ve Kalkınma Partisinin, Genel Başkanının ikircikli, isteksiz ve öngörüden uzak tutarsız ve günübirlik siyasi çıkarlarına bırakılmayacak kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çizme ihtiyacı duyuyoruz.

Bütünleşme ve barış projesi olarak gördüğümüz Avrupa Birliği yolunda tam üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması için yeni bir başlangıca ve yeni bir vizyona ihtiyaç duyulduğunu tekrar ısrarla vurguluyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, AB’ye tam üyeliği ulusal stratejik bir hedef olarak görmeye devam ediyor, gerek bu süreci 17 yıldır tek başına yürüten iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin ve AB kurum ve liderlerinin kısa vadede somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Atılacak olan her adımı destekleyeceğimizi beyan ediyoruz.

Muhalefet partisi milletvekilleri olarak, 9 Mayıs Avrupa günü vesilesiyle her iki tarafa da kişisel siyasi çıkarlardan uzak pozitif adım atmaları konusunda çağrıda bulunmayı tarihi bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Türkiye’nin atması gereken öncelikli adımlar;

1. AB’nin kurumsal düzeyde Türkiye’ye yönelttiği eleştiriler ve açıkladığı raporlarda altı çizilen demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve kuvvetler ayrılığı gibi öncelikli alanlar ele alınmalı ve bu alanları kapsayan bir Anayasal düzenleme ve reform süreci tekrar başlatılmalıdır.

2. Bu alanlarda AB hukuksal mevzuatı ile uyumlaştıracak başlıkların açılmasına yönelik somut adımlar atılmalıdır.

3. Bizzat Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül tarafından Ocak ayında açıklanacağı ilan edilen Yargıda Reform Strateji Belgesi daha fazla geciktirilmeden açıklanmalı ve bu sürece muhalefet partileri ve ilgili Sivil Toplum Kuruluşları acilen dahil edilmelidir. Ve açıklanacak olan düzenlemeler de hızlıca Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınmalıdır.

*Ama şunu da özellikle belirtmeliyiz ki, 6. Reform Eylem Grubu Toplantısının Cumhurbaşkanı başkanlığında bugün Saray’da yapılacağı dün öğleden sonra ani bir kararla Anadolu Ajansı tarafından duyuruldu. Biz de AB Uyum Komisyonu üyeleri olarak bu şekilde öğrenmiş olduk.

Muhalefetin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının bu toplantılarına dahil edilmediği sürece Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyeliği yolunda somut ve ilerleme kaydedeceğimiz bir noktaya taşınamıyor maalesef..

4. Avrupa Birliği ile olan ilişkileri salt ticaret hacmine, ekonomik ilişkilere, vize serbestisi ve göçmen politikasına indirgenmekten uzaklaşılmalı, tam üyelik müzakerelerine odaklanılmalıdır.

5. Bütün vatandaşlarımızın beklentisi olan Vize Serbestisi hakkı için eksik bırakılan ve sürüncemede tutulan 5 kriterin gereği bir an önce yerine getirilmelidir.

Avrupa Birliği’nin atması gereken adımlar;

1. 26 Mayıs’ta oluşacak olan Avrupa Parlamentosu kurumsal yapısının öncelikli konularından birisi genişleme süreci ve Türkiye’nin üyeliği olmalıdır.

2. Türkiye’nin üyeliği önündeki siyasi engeller kaldırılmalı, öngörüden uzak ikircikli politikalardan vaz geçilmeli ve tüm aday ülkelere uygulanan kriterleri yerine getirdiği takdirde tam üye olacağına dair güçlü bir siyasi irade ortaya koyulmalıdır.

3. Bu anlamda tam üyelik yolunda “Yargı ve Temel Haklar” başlıklı 23. ve “Adalet, Özgürlük be Güvenlik” başlıklı 24. fasıllar öncelikli olarak açılmak üzere müzakere süreci canlandırılmalı ve ivme kazandırılmalıdır.

4. Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi ve Vize Mutabakatı gibi spesifik alanlarda AB Kurumları ile bürokratlar düzeyinde devam etmekte olan müzakere süreci neticelendirilmelidir.

Bizler, TBMM AB Uyum Komisyonunun CHP’li üyeleri olarak, siyasi iktidarın Avrupa Birliği müktesebatına ve mevzuatına yönelik getirdikleri tüm düzenlemeleri bugüne kadar desteklediğimiz gibi bugün de 9 Mayıs Avrupa Günü vesilesiyle bir kez daha güçlü bir şekilde desteklediğimizi beyan ediyoruz.

Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği yolunda adaylık sürecini başlatan Cumhuriyet Halk Partisi olarak; ülkemizin adalet, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi evrensel kabul görmüş değerlerde somut ilerleme kaydedilmesi yolunda Avrupa Birliği ile olan tam üyelik sürecini tamamlayacak siyasi irade de Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır.

Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızın ve Avrupa vatandaşlarının 9 Mayıs Avrupa Günü’nü kutluyoruz.