CHP’li İrgil: Yargıyı yandan dolandılar, din öğretmenlerine kazık attılar

CHP’li İrgil: Yargıyı yandan dolandılar, din öğretmenlerine kazık attılar
9 Ocak 2018 12:09

MEB’in ilahiyat fakültesi mezunlarının din öğretmeni olmaları önünde engel kalmadığı yönündeki açıklamasının altından bir skandal ortaya çıktı. CHP’li Ceyhun İrgil skandalı şöyle özetledi: “Yürütmeyi durdurma kararına itirazı reddedilen MEB, resmi yazıyla davacı öğretmenin iradesini sorgulamış, davadan feragat etmesi için dilekçe imzalatmış, daha yargı kararı yokken, varmış gibi açıklamış!”

 

 

Yaklaşık üç yıl önce Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunu bir öğretmen adayı tarafından Eylül 2014 atamalarının iptali için dava açıldı, Danıştay 12. Dairesi hukuka uyarlığı olmadığı için düzenleme hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi, MEB itiraz etti, itiraz reddedildi. Yürütmeyi durdurma kararı kesinleştiği için Talim Terbiye Kurulu değişikliğe gitmek durumunda kaldı ve ilahiyat fakültesi mezunları öğretmen alım çizelgesinden çıkarıldı. Geçtiğimiz hafta ise MEB tarafından söz konusu davaya ilişkin “30 Kasım 2017 tarihinde davanın esastan görülmesi sırasında dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir” ifadesiyle ilahiyat fakültesi mezunlarının atanmasının önünde bir engel kalmadığı açıklandı.

 
İşte tüm bu sürecin sonunda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunlarının haklarının gaspına yol açan bir skandal ortaya çıktı.

 

 

YARGI KARARI YOKKEN AÇIKLAMA GELDİ

 

 

Konuyu Meclis gündemine de taşıyan TBMM Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, MEB’in oynadığı oyunu şu sözlerle anlattı:

 
“Söz konusu dava dosyasına ilişkin Danıştay’dan resmi karar açıklanmamışken, Bakanlığın açıklama yaptığı 26 Aralık 2017’de dosya hakkında üyelerin tamamının imza atmadığını biliyoruz. Bugün (4 Ocak) Danıştay’dan aldığımız bilgiye göre halihazırda bir üyenin imzasının eksik olduğu ve kararın henüz tebliğ edilmediğini de öğrendik. Tebliğ edilmemiş bir karar resmiyet de kazanmamıştır. Bu da demek oluyor ki; MEB henüz yargı kararı yokken, varmış gibi açıklama yaptı. Üstelik ‘30/11/2017 tarihli kararda, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir’ ifadesini kullanan MEB, esastan görülen dosya hakkında verilecek kararda ne yazacağını da söyledi.”

 

 

MEB, FERAGAT İMZALATMIŞ

 

 

Bakanlığın bu davaya özel ilgi gösterdiğinin her aşamada anlaşıldığını belirten CHP’li İrgil hukuki olmayan düzenlemeye ilişkin daha 9 Ekim’de Danıştay’dan yürütmeyi durdurma kararının çıkmasının öncesinde Bakanlığın harekete geçtiğini söyledi:

 
“Bakanlık, davacı öğretmenin görev yaptığı ilgili valiliğe 2 Ağustos’ta resmi bir yazı göndermiş ve öğretmenin iradesinin sorgulanmasını istemiş. Öğretmen de 28 Ağustos’ta Bakanlığa görev yerinde kalmak istediği cevabını vermiş. Bilindiği gibi Danıştay’dan yürütmeyi durdurma kararının çıkması üzerine Talim Terbiye’nin gerekli değişikliği yapmasıyla ilahiyat fakültesi mezunları tepki gösterdi. Bekir Bozdağ da 25 Kasım’da ilahiyat mezunlarının öğretmenlik hakkının ellerinden alınmasına izin vermeyeceğini söyledi. Ve ne oldu; 29 Kasım’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne çağrılan davacı öğretmen hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin -ki OHAL sürecinde korkmuş olması çok doğal- bir anda davadan vazgeçti. Öğretmenin kulağına bakanın veya müsteşarın bu davayla yakından ilgilendiğinin söylenerek psikolojik baskı oluşturulduğundan, bu nedenle davacı öğretmenin feragat dilekçesini imzaladığını ortada.”

 

 

DİLEKÇE BİR GÜNDE DANIŞTAY’DA

 

 

Dava dosyasının Mart 2015’te açıldığını hatırlatan İrgil; “Her nasıl oluyorsa, üç yıla yakındır devam eden davada, 29 Kasım’da Gaziantep’te verilen bir feragat dilekçesi, hemen ertesi gün 30 Kasım 2017’de Danıştay 12. Dairesi’nde ele alınıp aynı gün karara bağlanıyor. Bu kadar hızlı hareket edilmesi konunun çok yukarıdan organize edildiği kuşkularını yaratıyor” diye konuştu.

 
CHP’li İrgil ekledi: “Kısacası olan şudur: Yargıdan bir karar çıktı, ilahiyat fakültesi mezunlarının önü kapandı, AKP ‘merak etmeyin biz bunu hallederiz’ dedi, MEB harekete geçti, yargıyı yandan dolandı ve feragat dilekçesini aldı. Amaç belli; yürütmeyi durdurma kararı verilen davayı çöpe attırmak. Mesele şudur ki, MEB hukuki olmayan bir düzenleme ile yani kendi yaptığı yanlış yüzünden ilahiyat fakültesi mezunlarıyla DKAB mezunlarını karşı karşıya getirmiştir.”

 

 

DEVLET ELİYLE HUKUKA UYDURMA

 

 

CHP’li İrgil, bir kişinin açtığı bu davanın artık kamuya mal olduğunu, o kişinin davadan vazgeçmesiyle sorunun çözülemeyeceğini de belirterek şöyle devam etti:

 
“Yaklaşık 8 bin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunu varken mevcut düzenleyici işleme dair iptal davası artık bir kişinin değil kamunun yani 8 bin kişinin olmuştur. Hukukçu bakanımıza sormak gerek, bakanlık hukuka uygun mu hareket ediyor? Valiliğe yazı yazarak davacının iradesinin öğrenilmesini istemek, davadan vazgeçmesine yönelik talebinin alınması doğrultusunda talimat vermek ne demek? Karşımızda hukuka uygun olmayan, hukuk devleti ve eşitlik ilkesine aykırılık taşıyan, bireylerin devlete güven duygusunu zedeleyici bir düzenleme ve bu düzenlemeyi durduran mahkeme kararını uygulamamak için ahlaki normlara aykırı hareket eden bir bakanlık var. Görüyoruz ki, bireylerden hukuk kararlarına saygı bekleyenler devlet eliyle hukuksuzluk yapmaktadır.”

 

 

MESELENİN PÜF NOKTASI

 

 

Talim Terbiye Kurulu’nun 2014 atamalarında esas alınan Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelgesine göre; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) öğretmenleri sadece 4 ders için atanırken, ilahiyat fakültesi mezunları bu 4 dersin dışında ayrıca 5 ders için daha atanabilme hakkına sahipti. Açılan davada bu düzenleyici işlemin iptali istendi. Yürütmeyi durdurma kararının ardından çizelgede ilahiyat fakültesi ibaresi çıkarıldı. Şimdi de davacının feragatiyle dava hakkında verilen kararın geçersizliği ve hukuka aykırı bir düzenlemenin devamı sağlanmak isteniyor.

 

 

SKANDAL MECLİS GÜNDEMİNDE

 

 

CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, dava sürecinin kronolojisini çıkararak Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a da yazılı bir soru önergesi verdi. İrgil’i yanıtlanmasını istediği sorular şöyle:

 
1. Danıştay 12. Dairesi’nde görülen ilgili dava kararı Bakanlığınıza hangi tarihte tebliğ edilmiştir?
2. MEB, yürütmeyi durdurma kararı çıkan davayla ilgili davacı M.E.İ.’nin iradesini neden öğrenmek istemiştir? Bakanlığınızın bürokrasi üzerinden böyle bir işlem yapılması yönünde yetkisi var mıdır? Bakanlığınız, başka bir yere atanması hususunda davacı öğretmenin talebi olup olmadığını sormuş mudur?
3. Bakanlığınızın, Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğüne çağrılarak davacı M.E.İ.’nin davadan feragat etmesini istediği doğru mudur? Hangi gerekçeyle feragat dilekçesini imzalaması istenmiştir?

 

DAVA SÜRECİNİN KRONOLOJİSİ

 

 

CHP’li İrgil, İlahiyat Fakültesi mezunlarının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliğine atanabileceklerine dair düzenleyici işlemin iptaline ilişkin açılan dava sürecini şöyle özetledi:

 
– 31/03/2015: M.E.İ. tarafından bireysel başvuruda bulunulması üzerine, Danıştay 16. Dairesi’nde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 19/09/2014 tarihinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğine yapılan atamaların ve bu işleme dayanak olan Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun 20/02/2014 tarihli ve 9 sayılı kararının eki niteliğinde bulunan çizelgenin 16. Bölümü 2. Satırında yer alan “İlahiyat Fakültesi” mezunlarının “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliğine” atanabileceklerine dair düzenleyici işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava dosyası açıldı.

 
– 12/02/2016: Dosya Danıştay 12. Daire’sine devredildi.

 
– 07/06/2016: Dosya Danıştay 12. Dairesi’nde görüşmeye açıldı.

 
– 01/02/2017: İlgili işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı verildi.

 
– 02/08/2017: Davacı M.E.İ.’nin görev yaptığı valiliğe Bakanlık tarafından bir yazı gönderilerek yargı süreci sırasında ataması gerçekleşen öğretmenin “yargı kararının uygulanmasını istemeyebileceği düşünüldüğünden” denilerek “iradesinin öğrenilebilmesi için” vurgusuyla talebinin alınması yani feragati istendi.

 
– 15/08/2017: MEB’in yürütmeyi durdurma kararına itirazı üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda itiraz davası görülmeye başlandı.

 
– 28/08/2017: Davacı M.E.İ. Bakanlık tarafından iletilen talep yazısına cevaben görev yerinde kalmak istediğini ifade etti.

 
– 09/10/2017: MEB’in yürütmeyi durdurma kararına itirazı reddedildi. (Takiben 2722 sayılı Kasım 2017 Tebliğler Dergisi’nde yayımlandığı üzere Talim Terbiye Kurulu’nun “Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esaslarına İlişkin Çizelgede” değişikliğe gidildi; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmen atamasında dava konusu olan ‘İlahiyat Fakültesi’ ibaresi çıkarıldı.)

 
– 25/11/2017: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ bir açıklama yaptı ve “İlahiyat mezunlarının öğretmenlik hakkının elinden alınmasına izin vermeyiz. Bu konudaki değişiklik neyse bunu yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konu Başbakanımızla Milli Eğitim Bakanımızla istişare edilmiştir. Kimin öğretmen olacağına Danıştay karar veremez. Eğer bir ülkede kimin ne olacağına mahkemeler karar vermeye kalkarsa orada hukuk devletinden bahsedemeyiz” dedi.

 
– 29/11/2017: Davacı M.E.İ. Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne çağrılarak orada yapılan görüşme sonrasında herhangi bir gerekçe göstermeden bir anda ifadesinde bulunduğu dilekçeyi Danıştay 12. Dairesi’ne gönderilmek üzere Gaziantep Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı’na verdi.

 
– 30/11/2017: Son aşamada dosya karar için hakim önüne geldi.

 
– 26/12/2017: MEB’in resmi internet sayfasında yapılan basın açıklamasında “Davanın esastan görülmesi sırasında 30/11/2017 tarihli kararıyla dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir… Böylece ilahiyat fakültesi mezunlarının din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak atanmasının önünde bir engel kalmamıştır” denildi.

 
– 04/01/2017: Danıştay resmi internet sitesinde dava dosyasına ilişkin karar sonucu açıklandı ve “Feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” denildi.