CHP’li heyet Alkumru Barajı’na gitti: Barajın sireni 600 metrede duyulmuyor!

CHP’li heyet Alkumru Barajı’na gitti: Barajın sireni 600 metrede duyulmuyor!
27 Ağustos 2014 16:33

CHP heyeti, Alkumru Barajı’nda incelemelerde bulunmak amacıyla Siirt’e gitti.

 

 

6 kişinin hayatını kaybettiği piknik alanına giden CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, baraj yetkililerinden sirenleri çalmalarını istedi; siren sesinin piknik alanından duyulmadığını tespit etti. Olay yeri ile sirenler arasındaki mesafenin söylendiği gibi 100 metre değil 3.2 kilometre olduğunu da belirleyen heyet, tespitlerini videoya da kaydetti. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, “Firma yetkilisi, jandarma komutanı ve ben 15 dakika boyunca çalan sireni piknik alanından duyamadık. Firma yetkilisine, ‘bu bölgeye neden siren konmadığını’ sorduk. O da elektrik olmadığını, cep telefonunun bile çalışmadığı bilgisini verdi” dedi.

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık Siirt’te meydana gelen baraj kazası nedeniyle Alkumru’da incelemelerde bulundu. Vekiller, önceki gün Siirt’te kazazedeler, acılı aileler ve yetkililer ile de görüştü. Vekiller konuyla ilgili hazırlanan raporu TBMM’de düzenlenen bir basın toplantısıyla açıkladı.

 

 

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Siirt Botan Çayı’ndaki ani su yükselmesinden önce uyarı veren sirenin, piknik alanına 100 metre değil, 3.5 kilometre uzaklıkta olduğunu ve duyulmadığını söyledi.

 

 

Ağbaba, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi ölümlerin yaşanmadığını ifade ederek, bu ölümlerin nedeninin sorumluların cezalandırılmaması olduğunu belirtti. Demokratik ülkelerde bu tür olaylar karşısında hükümetlerin istifa edeceğini dile getiren Ağbaba, “Biz Başbakan’a ‘istifa et, hükümet düşsün’ demiyoruz. Herhalde faturayı orada görev yapan bekçiye kesecekler. Konunun takipçisi olacağız” dedi.

 

 

Olayın tanıklarıyla konuştuklarında durumun böyle olmadığını ve sirenin mesafesinin Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından servis edildiğini duyduklarını anlatan Özel, “Siren sesi bölgede kullanılacak en son uyarı sistemi. Siirt halkı, ‘burada askeri araçlar, polis araçları her zaman siren çalar. Biz bir tek siren sesinden irkilmeyiz, rahatsız olmayız diyor” dedi.

 

 

‘BAKANIN VE LİMAK’IN SÖYLEDİKLERİ YALANDIR’

 

 

Barajdaki sirenin piknik alanına 3.5 kilometre uzaklıkta olduğunu ve 600 metreden itibaren duyulmadığını anlatan Özel, kamera kaydına aldığı görüntüleri izletti. Ölümlerin olduğu yerde su sesinden başka bir ses duyulmadığını dile getiren Özel, “Bakanın ve Limak’ın söylediği her şey yalandır” diye konuştu.

 

 

Özel, TEİAŞ’ın 2 saatliğine elektrik almak için anlık ihaleler açtığını anlatarak, firmanın ihaleyi alması halinde bütün tribünlerin açıldığını ve üretime geçildiğini söyledi. Gelişmiş ülkelerde baraj kapakları açılmadan önce helikopterle havadan kontrol de yapıldığına ilişkin bilirkişi raporundan örnek veren Özel, “Soma’da olduğu gibi siyaset-sermaye ilişkisinin canlara bedel ödettiğini duyduk” ifadesini kullandı.

 

 

AFAD YETERSİZ KALDI

 

 

Özgür Özel, yaptıkları temaslar sonucunda Siirt AFAD’ın da olay sonrası çok yetersiz kaldığını öğrendiklerini belirterek, AFAD’ın tek bir botla geldiği ve ekipmanlarının çok yetersiz olduğu bilgisi verildiğini söyledi.

 

 

ORTAKLAŞA CİNAYET

 

 

CHP Muğla Milletvekili Demir de olayı “Bu, hükümetin ve firmanın ortaklaşa başardığı cinayettir. Bunun başka mazereti yok” diye niteledi.

 

 

Piknik yapılan yerde siren sesinin duyulmasının mümkün olmadığını ifade eden Demir, “500 milyon dolarlık yatırım yapacaksınız, siren olmayacak. Ramazan davulcusu koysanız bu insanlar ölmezdi” dedi.

 

 

Özel, bir gazetecinin sorusu üzerine, olayın asıl nedeninin TEİAŞ’ın açtığı anlık ihale olduğunu savunarak, “O saatten itibaren firmanın gözü hiçbir şey görmüyor. 4 tribünü birden açıp mümkün olan en üst düzey elektriği iki saatte üretmeye çalışıyor. İş güvenliğini esas alan tedbirler asla uygulanmıyor” diye konuştu.

 

 

RAPORDAN: KAZA İLK DEĞİL

 

 

Raporda, 19 Mayıs 2011 tarihinde Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan tarafından açılan Limak Alkumru Barajı Hidroelektrik Santrali’nde yaşanan bu kazanın bir ilk olmadığı belirtildi. 4 Eylül 2011’de yine uyarı yapılmadan açılan kapaklar sonrasında üç vatandaşın hayatını kaybettiği kaydedilen raporda şu ayrıntılara yer verildi:

 

 

AFAD YETERSİZ

 

 

“AFAD Siirt İl Müdürlüğü’nün teknik ekipman ve deneyim açısından son derece yetersiz olduğu ortaya çıkıyor. 24 Ağustos günü yaşanan faciada da AFAD bir bot ve bir kürekle çalışmış, hatta yakıtları olmadığı için başka araçlardan yakıt çekerek motorlarına yakıt koyulmuş. Öyle ki, gece boyunca yapılan aramalarda dahi el fenerleri olmadığı için vatandaşlardan temin etmiş. Siirt Barosundan bölgede telefonun çekmediği belirtilmiş. TEİAŞ Bölge Müdürlüğü Elazığ’dan HES’lere belirli bir saat aralığında belirli bir fiyattan elektrik alımı yapacağını bildiriliyor ve anlık olarak bu ihale elektronik ortamda duyuruluyor. Limak’ın pazar günü baraj kapaklarını açmasının ardında da böyle bir ihale ve üretim olduğu ifade ediliyor. Oysa üretime geçişi anonsla belirterek, türbinlerin tek tek sırayla üretime alınması gerekirken hızlı üretim amacıyla bu güvenlik önlemlerine dikkat edilmeden kapakların açıldığı yönünde iddialar bulunuyor.

 

 

HER ŞEY 10 DAKİKADA OLDU

 

 

6 vatandaşımızın olduğu bölge kamulaştırma dışında bir bölge. Tapu sahibi ise Hamit Yüzen. Kendisi ile yaptığımız görüşmede, vatandaşların yıllardır burada piknik yaptıklarını, suların yavaş yavaş yükseldiğini ifade ediyor. Ancak Yüzen bu kez, ‘Ben böyle bir şey hayatımda görmedim. 10 dakika içinde iki insan boyuna çıktı ve bir anda oldu’ dedi. Olaydan yaralı olarak kurtulan Ercan Olgun ise şunları ifade ediyor; ‘O gün bir su kenarına gittik suyun normal derinliği 20 santim yani ayakkabılarımızla basarak geçtik gittik oturduk. Yemeğimizi mangalımızı pişirdik. Tam yiyecekken bağırma sesini duyduk yukarıdan. Üst taraflar da doluydu yukarılar da hep kalabalıktı kaçmaya çalıştık. Öyle bir felaket hayatımda görmedim. Önce kızım suyun akışına kapıldı onu kurtardım sonra geri döndüm bu sefer eşimi ben ve oğlum birlikte çıkardık. Tabi o arada nefesimiz tükendi diğerlerini kurtaramadık. Olay sırasında kesinlikle hiçbir siren sesi duymadık biz. Eğer siren sesini duysaydık zaten siren sesinden birkaç dakika sonra veya yarım saat sonra suyu bırakıyorlar. Yani biz eğer o siren sesini duymuş olsaydık herkes oradan çekilecekti.’

 

 

SU KONTROLSÜZ BIRAKILMIŞ

 

 

Firmadan sirenin saat kaçta çaldığı, kaçta sustuğu, kapakların ne zaman açıldığı gibi bilgiler istendiğinde, böyle bilgilere ait verilerin olmadığı, tıpkı Soma’daki gibi çalışanların veriler ışığında değil, kişisel yorumlar üzerinden durumu aktardıkları ve o sırada olanları kimsenin bilmediği görülüyor. Kapakların kırılıp kırılmadığı, bir arıza olup olmadığı incelemelerden sonra anlaşılacak ancak yine firma tarafından yapılan ilk açıklamaya göre burada herhangi bir arıza olmadığı, günlük rutin işlemlerin yapıldığı aşikar. Bölge halkı bu son faciada 4 türbinin 4’ünün birden kullanıldığını ve birkaç dakika içinde suların birden yükseldiğini söylüyor. Su tedbirsiz ve kontrolsüz olarak bırakılmış.

 

 

SİREN SESİ DUYULMUYOR

 

 

Olay yaşandığı ilk andan itibaren bütün tartışma siren üzerine düğümlenmiş, firma ‘sözleşmede siren yok ancak biz yine de 3 siren koydurduk’ demiş ve basına olayın gerçekleştiği yer sirene 100 metre gibi gösterilmiş olsa da aradaki mesafenin 3.2 kilometre olduğunu gördük. Bu konuda ısrarcı olarak sirenin çalıştırılmasını istedik. Gözlemlerimize göre, çalan sireni 700-800 metre ilerideki bir kişi duyabilirken, firma yetkilileri ile birlikte kayıpların olduğu mesafeye gittiğimizde siren çalmasına rağmen ses duyulmuyordu. Nitekim Botan Vadisi 30 kilometrelik bir alanda sirenler sadece belirli bir bölgede duyulabililiyor.

 

 

UYARI LEVHALARI YETERSİZ

 

 

Uyarı levhalarının olduğu söyleniyor ama yeteri kadar olup olmadığı ve buraların kontrol edilip edilmediği de henüz belli değil. 2011 yılında hazırlanan bilirkişi raporunda da ikaz levhalarının okuma yazma bilmeyenler için hiçbir etkisi olmadığı ve genelde yasak savmak için, sorumluluktan kurtulmak için kullandığı ifade edilmiş. Bizim gördüğümüz pek çok uyarı levhalası ise tahrip edilmiş durumdaydı.

 

 

SİRENİN MANASI BİLİNMİYOR

 

 

Ayrıca, sirenin olması da tek başına bir tedbir olarak görülmüyor. Bölgede siren sesine karşı bir duyarsızlık (askeri araçların sürekli siren çalmasından dolayı) ile birlikte kimi de sirenin ne manaya geldiğini bilmiyor. Yani siren sesi, ‘su geldi’ şeklinde anlaşılmayabiliyor. Sözleşmede siren yok denilse de, Botan çayı kenarında piknik yapma geleneği bulunuyor. Bu noktada belki de pazar günü üretim yapılmamasının sözleşmeye eklenmesi gerekiyor. Şimdi de sadece siren çaldı diyerek 6 kişinin ölümüne, onlarca insanımızın ise yaralanmasına neden olan bu olaydan kimse kolayca sıyrılabileceğini düşünmemelidir.

 

 

Komisyonumuzun 26 Ağustos 2014 tarihinde Siirt’te yaptığı tespitler ve siren sesinin duyulmadığı yönündeki kamera kayıtları da soruşturma dosyasına girecektir.”