CHP’li Emir, AKP’nin 2011 ile 2017’deki içtüzük değişiklik tekliflerini kıyasladı

CHP’li Emir, AKP’nin 2011 ile 2017’deki içtüzük değişiklik tekliflerini kıyasladı
15 Temmuz 2017 10:46

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışma sistemini düzenleyen içtüzüğe ilişkin AKP ile MHP’nin değişiklik öngören ortak teklifinin Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında söz alan komisyon üyesi CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, görüşülmekte olan teklifi, 2011 yılında sunulan AKP’nin teklifiyle kıyasladı ve 6 yıl önceki teklifin gerekçesinde yer alan “Demokratik muhalefet hakkına saygılı”, “Yasama faaliyetlerinin kanunlaşması aşamasında toplumun temsilcileri olan milletvekillerinin görüş ve önerileriyle katkı sağlanmasının önemi göz ardı edilmemiştir” cümlelerinin, bugünkü teklife konulmadığını söyledi. Emir, “2011’de önemle altını çizdiğiniz ‘demokratik muhalefet hakkı’ ve ‘milletvekillerinin ve muhalefetin söz söyleme hakkı’nın sonuna kadar yok edildiği bir içtüzük teklifiyle karşı karşıyayız” dedi.

 

 

 

 

Milletvekillerinin söz hakkını hem içerik hem de süre olarak sınırlayan TBMM İçtüzüğü’ne ilişkin AKP ve MHP’nin ortak değişiklik teklifinin Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmelerine devam edildi. Görüşmeler sırasında söz alan CHP’li Murat Emir, teklifin tek amacının, muhalefetin söz hakkını kısıtlamak olduğunu vurguladı. Görüştükleri teklifin gerekçesinin, 2011 yılında AKP tarafından hazırlanan TBMM İçtüzük Değişiklik Teklifinin gerekçesiyle kıyaslanması halinde amacının net olarak anlaşılacağına dikkat çeken Murat Emir, iki gerekçeyi kıyaslayarak şunları söyledi:

 

 

2011’deki teklifin gerekçesinden kesmişler, yapıştırmışlar

 

 

“Bir konunun altını çizmek isterim, benim elimde aynı zamanda 2011 yılında Sayın Elitaş’ın imzasının olduğu içtüzük değişiklik teklifi var, bir de yeni gelen içtüzük değişiklik teklifinin gerekçesi var; her iki gerekçe birbirinden kopyalanmış, cat-copy yapılmış Sayın Parsak, altını imzaladığınız şey cat-copy maalesef. Kesmişler, yapıştırmışlar. Bunu kim yaptı bilmiyorum ama şunu bilmenizi isterim: Şu ikinci gerekçeyi imzalayanlar bunu akademik bir yazıda yapmış olsalardı, doktora tezi, doçentliği, profesörlüğü iptal olurdu. İlk paragraf birbirinin aynısı, birinci cümle ikinci cümlenin yerine geçmiş; üçüncü paragraf ‘yeni yüzyıl’ diye başlıyor, bakıyorsunuz ‘oh diyorsunuz her halde bu paragrafı çalmamışlar, yapmamışlar, yeni bir paragraf geldi’ diyorsunuz! Bakıyorsunuz ki ‘yeni yüzyıl’ diye başlayan paragraf diğer gerekçenin son paragrafı olmuş. Bu kadar gülünç, bu kadar içler acısı bir durum. İkisinde de imzası olan Sayın Elitaş. Bence bu komisyona da bu meclise de saygınız varsa bu işleri kim yapıyorsa bir daha gözden geçirsin. Bu gerekçeler böyle yazılmaz, zor değildir, oturursunuz bir sayfa yazıyı yazarsınız.”

 

 

Kesilip yapıştırılmayan kritik iki cümle!

 

 

 

“2011’deki teklifte iki tane kavram var; ‘demokratik muhalefet hakkına saygılı’ diyor. İşte bu silinmiş, yani önümüze gelen metinde gerekçede, ‘demokratik muhalefet hakkına saygılı’ demek istememişler, içlerinden gelmemiş. Yani bu kadar antidemokratik maddenin önüne ‘demokratik muhalefet hakkına saygılı’ demek, demek ki içlerinden gelmemiş, vicdanları yetmemiş bunu yazmaya.

 

 

Bir şey daha eksik; yine diyor ki bir paragrafı -2011’den okuyorum- ‘Bu teklifle milletvekillerinin yasama faaliyetlerindeki konuşma süreleri ve denetim yollarıyla ilgili herhangi bir değişiklik getirilmemiştir, yasama faaliyetleri toplumun ihtiyaçlarına cevap verilmek üzere gerçekleştirilmektedir. Bu faaliyetlerin kanunlaşması aşamasında toplumun temsilcileri olan milletvekillerinin görüş ve önerileriyle katkı sağlamasının önemi göz ardı edilmemiştir’. Bakın bu iki cümle özellikle kesilmiş buradan intihal yapılırken. Hangi kelimeyi kullanacağımı bilemiyorum ama sonuçta sizin değerlendirmeniz gereken bir konudur. 2011’de önemle altını çizdiğiniz ‘demokratik muhalefet hakkı’ ve ‘milletvekillerinin ve muhalefetin söz söyleme hakkı’nın sonuna kadar yok edildiği bir iç tüzük teklifiyle karşı karşıya olduğumuzu, alt komisyon çalışmalarının göstermelik yapıldığı, hiçbir teknik çalışma yapılma olanağının olmadığını kayıtlara geçirmeyi bir görev biliyorum.”