CHP’li Emir, AKP’lilere, 2001’de Fazilet Partisi’nin İç Tüzük değişikliğine muhalefetini hatırlattı

CHP’li Emir, AKP’lilere, 2001’de Fazilet Partisi’nin İç Tüzük değişikliğine muhalefetini hatırlattı
20 Temmuz 2017 12:32

CHP’li Emir, AKP’lilere, 2001’de Fazilet Partisi’nin İçtüzük değişikliğine muhalefetini hatırlattı

 

 

TBMM Anayasa Komisyonu üyesi CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesine devam edilen AKP ve MHP’nin ortak İçtüzük değişiklik teklifini, 2001 yılında Fazilet Partisi’nin, DSP ile MHP’nin getirdiği teklife yaptığı muhalefeti anımsatarak eleştirdi. Bülent Arınç’ın o dönem Fazilet Partisi milletvekili olduğunu kaydeden Murat Emir, “Bizim söylediklerimizi bir de sizin partinizden ve parti büyüğünüz, özgül ağırlığı yüksek bir partiliden duymak belki birazcık daha ufkunuzu açabilir. Bülent Arınç diyor ki: Mutlaka bir gün muhalefetiyle iktidarıyla hukukun da adaletin de muhalefet haklarının da hepimize lazım olacağının idraki içinde olmalıyız” demiş.

 

 

CHP’li Emir, mevcut Meclis İçtüzüğü’nün ‘Açık oylama istemi’ başlıklı 143’üncü maddesinde değişiklik öngören teklifin 13’üncü maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, Meclis’in işleyişini düzenleyen değişikliklere ilişkin 2001 ve 1957 yılında yaşanan bazı tartışmalara değindi. 2001 yılında AKP’nin siyasi geleneğinden geldiği Fazilet Partisi’nin, DSP ve MHP’nin getirdiği İçtüzük değişikliğine sert muhalefet ettiğini kaydeden CHP’li Emir, şunları söyledi:

 

 

“Sizin geçmişinizde bir muhalefet deneyimi yok. Muhalefeti bilmiyorsunuz, muhalefette hiç kalmamışsınız. Bir Fazilet Partisi deneyimi var kısa bir süre kimilerinizde ama onu da çarçabuk unutmuşsunuz anladığım kadarıyla. Ben size 2001 yılında getirilen, koalisyonun getirdiği ve o sırada Fazilet Partisinin de şiddetle karşı çıktığı DYP’yle birlikte İçtüzük çalışmalarından çok küçük, çok kısa alıntılar yapmak istiyorum. Bakın, Bülent Arınç Fazilet Partisi Grubu adına 26/01/2001’de neler söylemiş? Bunu bilmeniz şu açıdan önemli: Bizim söylediklerimizi bir de sizin partinizden ve parti büyüğünüz, özgül ağırlığı yüksek bir partiliden duymak belki birazcık daha ufkunuzu açabilir. Daha da önemlisi, bence, önemsediğim tarafı, bakın, o gün muhalefetti, sonra iktidar oldu ve yarın tekrar muhalefet olma potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla bu değişiklikler hepimizi kapsıyor ve kimin hangi maddelere maruz kalacağını ve hangi maddelerden feryat edeceğini bugünden bilmemiz olanaksız. Bakın, ne demiş Sayın Arınç? Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluğun azınlıkta olan partilere veya muhalefete karşı tutumunu göstermesi açısından fevkalade önemlidir: ‘Muhalefet hakkı kısıtlanmak, hatta yok edilmek isteniyor. Muhalefet yok farz ediliyor. Suskun bir Meclis arzu ediliyor ve maalesef bunun neticesini bugün çekilen tekliften daha fazla önümüzdeki teklifle görüyoruz.’ Devam ediyor, ‘Muhalefet partilerinin veya Mecliste muhalefetin çalışmaları sırasında önlerine engel olarak getirilmesi düşünülen bir kısım değişiklikler özellikle bu yeni teklifte var.’ dedikten sonra ‘Olsa olsa totaliter rejimler bunlar olabilir.’ diyor ve muhalefetin öneminden bahsediyor. Bakın, Sayın Arınç’ın on beş yıl, on altı yıl önce söyledikleri. Siz de bunları tekrar söylemek zorunda kalmayın diye söylüyorum. Birkaç yıl sonra söylemek zorunda kalabilirsiniz. Diyor ki: ‘Mutlaka bir gün muhalefetiyle iktidarıyla hukukun da adaletin de muhalefet haklarının da hepimize lazım olacağının idraki içinde olmalıyız.’ Bakın, bunların hepsi sizlere derstir parti büyüğünüzden. ‘Dikensiz gül bahçesi isteniyor.’ diyor ve Meclisteki müzakere usulünün değersiz görülmesini kınıyor.

 

 

Siyasi iktidar toplumsal tabanını kaybettikçe muhalefetin sesini kesmeye çalışmıştır tarihimizde

 

 

Tarih demişken çok kısa bir alıntı da 1957’den almak istiyorum. Şimdi, 1957’de de Demokrat Parti o tek başına çoğunluğunun gücüyle ve Meclisteki ve toplumsal muhalefet kesimlerindeki o kabarmayı görerek bütün yetkileri almak istiyor. Çünkü daha önce bir İçtüzük var Mecliste ama bu İçtüzük demokratik ama demokratik koşulların, kuralların uygulanma sı gerekmiyor çünkü tek partili düzen var sıklıkla. Oysa çok partili yaşama geçtikten sonra kısa sürede Demokrat Parti fark ediyor ki eski rahatlık yok, muhalefet kimi yollarla gündemi belirliyor, kimi yollarla sesini yükseltiyor ve kimi yollarla toplumsal muhalefeti, hatta oyun dışındaki kimi unsurları da siyasal alana çekecek hamleler yapabiliyor ve buna bizim tarihimizde çok değerli olan 1957 yılındaki o İçtüzük teklifiyle geliyor. Buna karşılık merhum Bülent Ecevit çok tarihî bir makale yazıyor, çok değerli bir makaledir, bu sıklıkla atıf yapılan bir makale, ismi “Çok partili rejimde tek parti rahatlığı” ve şöyle özetliyor: Hükûmetin amacını, icra yetkisini taşıyan hükûmetin gereği gibi çalışabilmesi için Meclis denetmeyi ileri götürmemeli, hükûmete müdahale etmemeli, tenkit ve kontrol bahanesiyle hükûmetin işini aksatıp geciktirmemeli, onu rahat ve serbest bırakmalı, hükûmetin istediği her kararı derhâl almalı, istediği her yetkiyi derhâl vermelidir. Bunu isteyen, bunu talep eden Demokrat Partinin akıbetini biliyorsunuz. Şimdi, ben hemen bir suiistimali önlemek için tekrar söylemiş olayım çünkü buna çok muhatap oluyoruz. Biz hiçbir şekilde darbeden yana değiliz, 1960 darbesini de onaylamıyoruz elbette ve ‘Siz böyle giderseniz darbe olur’ gibi ucuz bir polemiğe girecek de değilim, bunun için söylemiyorum bunu ama bunlar yaşandı arkadaşlar. Burada önemli olan siyasal iktidar güçlendikçe ve toplumsal tabanını kaybettikçe İçtüzük yoluyla da Mecliste muhalefetin sesini kesmeye çalışmıştır tarihimizde.”​