CHP’li Çıray’dan AKP’li Ulema’ya ‘kaçak saray’ yanıtı

CHP’li Çıray’dan AKP’li Ulema’ya ‘kaçak saray’ yanıtı
20 Kasım 2014 10:45

CHP İzmir Milletvekili ve PM üyesi Dr. Aytun Çıray “Kaç-Ak Saray”ı eleştirmesi üzerine kendisine, “CHP hazımsızlığını çamur siyasetine dönüştürdü!” diyen AKP Milletvekili Nesrin Ulema’ya çok sert bir cevap verdi.

 

 

Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin isminde yer aldığı gibi “ak” siyaset yapacağı umuduyla seçildiğini, ancak zamanla totaliter ve çağdışı rejimlere has bir yönetim anlayışı ile “devasa yolsuzluklar batağına” battığını ve Anayasa’yı askıya alarak ülkeyi kanun tanımaz bir keyfilikle ülkeyi yönetmeye başladığını ifade eden Aytun Çıray Başbakan tarafından cevaplanması istemiyle verdiği soru önergesinde şu soruları sormuştu:

 

 

“Kaçak Saray için toplamda beş milyar (3,5 milyar lira daha) lira harcanması öngörülüyor ve güvenlik koordinasyonu ve plânlamasının -hakkında atıp tuttuğunuz- İsrailli bir şirketin üstlendiği doğru mu?” diye

 

 

Bunun üzerine cevap Başbakan yerine AKP İzmir Milletvekili Nesrin Ulema’da gelmiş ve Ulema şunları söylemişti:

 

 

“CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Cumhurbaşkanlığı yeni hizmet binası ile ilgili basına yansıyan beyanatları CHP’nin nasıl bir hezeyan içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. Sayın Recep Tayyip Erdoğan için ‘Totaliter ve Çağdışı’ ifadelerini kullanan CHP’li Aytun Çıray’ın önce aynaya sonra da CHP’nin millete adeta kan kusturan tarihine baksın.”

 

 

“Cumhurbaşkanlığı Hizmet Binaları milletin tapulu mallarıdır. CHP’li Aytun Çıray, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurtuluş Savaşı sonrasında bile diğer dünya devletleri karşısında gücünü ve prestijini göstermek için Çankaya Köşkü yaptırdığını, kendilerinin geçmişte eleştirdikleri koltuklarda bugün siyaset yaptıklarını, milletten tamamen kopuk sırça köşklerde saltanat sürdüklerini ne çabuk unuttu.”

 

 

Bunun üzerine yazılı bir açıklama yapan Aytun Çıray Ulema’ya şu sözlerle cevap verdi:

 

 

“Kaç-Ak Saray milletimizin yaşadığı en acı tecrübenin ibretlik belgesidir”

 

 

Nesrin Ulema’nın eline AKP Genel Merkezinden tutuşturdukları anlaşılan zavallı cevap AKP iktidarının algı yönetiminde artık çuvallamaya başladığının göstergesidir.

 

 

Ulema, dünya tarihini en büyük yolsuzluk zincirinin anıtsal ifadesi olan haram ve kaçak saray hakkındaki haklı eleştirilerimizi gölgelemek için bir dizi gülünç gerekçeyi sıralıyor. Önce iftira atarak “CHP’nin halka kan kusturan tarihi”nden söz ediyor, sonra o ortak tarihimizin dehası olan Atatürk’ün Çankayası ile “kaç-Ak Saray”ı karşılaştırıyor. AKP’yi cilâları dökülmeye başlayan sözde başarılarıyla savunuyor. Bugünün hesabını veremeyenlerin, kendi resmi tarihlerini yazmak adına bizden şanlı tarihimizin hesabını sormaları hadleri değildir.

 

 

İnsanımız artık bu sözde başarıların astarının yüzünden ne kadar pahalıya patladığını, kendisinin acımasızca istismar edildiğini, yetim hakkının yendiğini maalesef acı bir şekilde görüyor ve görmeye de devam edecek. Türk milleti, iç ve dış politikada saplandığımız bataklığın çok ağır maddi-manevi maliyetini ödeme gerçeğiyle yüzleştiğinde ise Ulema gibilerini “Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi”ndeki uygun sıfatlarla damgalayacak.

 

 

“Cumhuriyet tarihimizin en büyük maden faciasında ve Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz çocuklarımızın ahları, onların mazlum yakınlarının çığlıkları Ulema gibilerinin üzerine çökecek”

 

 

Türk Milleti bu haram “kaç-Ak Saray”ı yaşayıp yaşayabileceği en acı tecrübenin en somut ibretlik belgesi olarak kolektif hafızasına kaydettiği zaman, Ulema gibilerinin nasıl bir utancın içinde debelendiklerine şahit olacağız. Cumhuriyet tarihimizin en büyük maden faciasında ve Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz çocuklarımızın ahları, onların mazlum yakınlarının çığlıkları Ulema gibilerinin üzerine çökecek.

 

 

Ulema gibileri bize artık ipliği pazara çıkmış ucuz algı yönetimi taktikleriyle büyük resmi, yani hayranlıkla bahsettiği liderinin dünyada kendisiyle dalga geçilen, milletimiz için büyük yüke dönüşmüş bir karikatür figüre dönüştüğü gerçeğini kamufle edemezler.

 

 

Tarihin gerçeğe yürüyüşü durdurulamaz. Zorbalık belki bir süre daha tavan yapacak. Ulema gibileri bundan cesaret alarak her şeyi çarpıtmaya devam edecekler. Fakat bu kirli iletişimi besleyen şartlar hiç beklemedikleri şekilde aniden son bulacak. Bakalım o zaman tarihin en büyük soygunun utanç verici anıtsal kirli yapısı bu kadar cesur bir yüzsüzlükle savunulabilecek mi ?