CHP’li Barut, Tarım Komisyonu’nda milyonların sesi oldu!

CHP’li Barut, Tarım Komisyonu’nda milyonların sesi oldu!
8 Şubat 2019 15:05

CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nun ilk toplantısında tarımın, üreticilerin ve kamuya atama bekleyen ziraat mühendisleri gibi teknik personelin sorunlarına hala çözüm üretilmemesine tepki gösterdi

 

 

 

Ayhan Barut, Tarım Komisyonu’nda milyonların sesi oldu

 

 

“Tarım Komisyonu bugüne kadar neden toplanmadı?”

 

 

ANKARA – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, komisyonun ilk toplantısında tarımın, üreticilerin ve kamuya atama bekleyen ziraat mühendisleri gibi teknik personelin sorunlarına hala çözüm üretilmemesine tepki gösterdi.

 

 

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni döneminde kurulduktan 6 ay sonra ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşülmesini istediği 2 teklif gündemiyle toplandı. ‘İslam Gıda Güvenliği Teşkilatı Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’ ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası
Tarımsal Kalkınma Fonu Arasında IFAD Ülke Ofisi – Doğu Avrupa ve Orta Asya Merkezi Kurulmasına İlişkin Ev Sahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’ gündemiyle toplanan komisyonda konuşan Ayhan Barut ise, komisyonun ilk toplantısında çözüm bekleyen sorunları anlatıp komisyonun bugüne kadar toplanmamasına yönelik sert eleştirilerde bulundu.

 

 

 
“VESAYETİ KABUL ETMİYORUZ”

 
Komisyona bugüne dek 29 adet esas, 48 tali olarak havale edilmiş ve görüşülmeyi bekleyen toplam 77 yasal teklif bulunduğunu anımsatan Ayhan Barut, şöyle devam etti:

 
“Altı ayı aşkın bir süre önce kurulmuş bu komisyon, seçilmiş milletvekilleri tarafından verilmiş 29 adet kanun teklifinin, Esas komisyon olarak kendisine gönderilmiş olmasına rağmen hiç birisini görüşmek için toplanmadı. Neden? Yine milletvekilleri tarafından verilmiş 46 adet kanun teklifinin, tali komisyon olarak kendisine gönderilmiş olmasına rağmen bunlar için de toplanmadı. Neden? Şimdi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından talimat edilmiş iki teklif tali komisyon olarak komisyonumuza gönderilmiş olmasına rağmen sayın Başkan komsiyonu toplantıya çağırdı. Sayın başkana seçilmiş milletvekilleri tarafından verilmiş ve TBMM Başkanı tarafından komisyonumuza havale edilmiş işler için bugüne kadar komisyonumuzu neden toplamadınız diye soruyorum? Bizler TBMM ve Komisyonlar üzerinde bir vesayati asla kabul etmiyoruz.

 
Komisyonumuzun bu tutumunu da kınıyoruz. Bugün neden sadece bu iki teklifi görüşme gündemine aldınız? Bu duyarlılığınızı neden diğer teklifler için de kullanmıyorsunuz sayın Başkan? Kullandığınız makam üreticilerimizin, çiftçilerimizin, köylülerimizin sorun ve sıkıntılarına çözüm üretme, yasal değişiklikler yapmak için mutfak görevi görmesi gereken bir makam değil mi? Bu makamı altı ayı aşkın zamandır verilen teklifleri yok sayarak çalıştırmamanızı kabul etmiyoruz. Burada bu kul hakkına ortak olmadığımızı beyan etmek istiyoruz.

 

 

“AÇIKLAMA BEKLİYORUZ”

 

 

Komisyona getirilen 2 teklifle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ayhan Barut, şunları kaydetti:
“Tekliflerin uluslararası ikili antlaşmalar kapsamında ele alınmış ülke çıkarlarımızı gözeten bir politik sonuç doğurmasını temenni ediyoruz. Özellikle coğrafyamızda süren siyasi ve ekonomik kriz en çok ülkemiz üreticilerini çiftçilerimizi derinden olumsuz etkilemiştir. Sürdürülen yanlış dış politika tercihleri ve tasarrufları pek çok ülke ile komşuluk ilişkilerimiz başta olmak üzere tarımsal ticaretimizin de son bulmasına neden olmuştur. Üreticilerimiz dış pazarlarını kaybetmiş, ihraç edilen pek çok ürün gemilerle tekrar iade edilir olmuştur. Şimdi söz konusu Gıda Güvenliği Teşkilatı ile ülkemiz, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülke arasında tarım ve gıda güvenliği alanında işbirliğinin güçlendirilmesine, bu ülkelerle ülkemiz arasında sağlıklı, istikrarlı, sürdürülebilir bir tarımsal ticaret ve kalkınma sağlanmasını, üreticilerimizin kalıcı ekonomik işbirlikleri kurmasını ve önemli alternatif pazarlar edinmesini sağlayacak koşullar ve olanaklar neler olacaktır? Kurulan bu Gıda Güvenliği Teşkilatının iktisadi getirisi ne olacaktır? Ülkemiz çiftçisinin ürettiği hangi ürünler için ihracat imkanı doğacak ve bu ürünleri hangi teşkilat üyesi ülkelere satma fırsatı bulacaktır? Kurulan bu Gıda Güvenliği Teşkilatı ile hangi ürünlerde nasıl bir gümrük uygulaması yapılacaktır? Tarımsal ithalatta gümrük vergilerinin düşürülmesi demek ithalatın patlaması demektir. Bu gerçek ortada dururken kurulan teşkilat ve üye ülkelerle nasıl bir alış veriş planlanmaktadır. Ticari süreçte muhatap ülkelerle hangi şartlar kıstas alınacaktır? Türkiye kendi kendine yeten dünyanın yedi ülkesinden biri iken; 2017 yılında 5 milyon ton buğday, 2.3 milyon ton soya, 914 bin ton pamuk, 2.1 milyon ton mısır, 19 bin ton kırmızı et ve hatta samanı dahi ithal ederek net ithalatçı hale gelmiştir. Yılda yaklaşık 10 milyar liralık ithalat yapılan bu dönemde, hangi İslam ülkesine neyi ihracat edeceğiz? Tüm bu belirsizliklerin biz milletvekillerine, tarımsal üretim yapan çiftçi, köylü, üretici ve sanayiciye, tüm sektör paydaşlarına cevabının açıklanmasını talep ediyoruz.”

“SESSİZ VE DUYARSIZ KALAMAYIZ”

 

 

Tarımın stratejik öneminden söz eden Ayhan Barut, şöyle konuştu:
“Tarım dünyada en stratejik sektördür. İnsanı doyuran ve barındıran tarım sektörü ne bir siyasi partinin tek başına ne de bir kişinin tek başına yön verebileceği bir alandır. Ülke tarımımızın uzunca bir süredir zorda olduğu ve her geçen gün daha çok dışa bağımlı hale getirildiği bir süreci yaşamaktayız. Bu politikalar çiftçilerimizi, üreticilerimizi büyük zarara ve mağduriyete uğratmaktadır. Sorunlara çözüm üretmek için seçilmiş bizler tarım sektörünün içinde bulunduğu sorun ve sıkıntılara sessiz ve duyarsız kalamayız. Tarıma ilişkin alınan kararlar uygulanan politikalar ulusal bir sahiplenmeyle, kucaklayıcı bir şekilde, sektörün ihtiyaçlarına göre ele alınmalıdır. Tarıma dair tüm tasarruflar öncelikle ülkemiz çiftçisinin, köylüsünün, üreticisinin ve tüketicisinin çıkarları gözetilerek yapılmalıdır. Ne yazık ki ulusal bir tarım politikamızın olmaması üzücüdür. İş başındaki iktidarın 2006 yılında çıkardığı Tarım Kanunu’nda öngörülen Gayri Safi Milli Hasıla’dan çiftçilere ayrılması gereken yüzde 1’i hiç bir zaman verilmedi. Bu yıl için 34.5 milyar destek verilmesi gerekirken bunun yarısı bile etmeyen 14.5 milyarı verilmesi, üreticilere destek değil tam aksine köstektir. Son 16 yılda Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı üretici sayısı 2.8 milyondan 2.1 milyona gerilemiş, çiftçilerimiz hızla üretimi ve tarlaları terk etmiştir. Tarımsal üretimde yaşanan sorunlar, üretim maliyetlerindeki inanılmaz artış ve çiftçinin ürününün para etmemesi başlı başına büyük bir derttir. Ayrıca geçen dönem Akdeniz Meyve Sineği zararlısının başa bela olduğu Adana’da, geçen aylarda çok ciddi bir sel ve su taşkını nedeniyle ekili-dikili tarım arazileri sular altında kalmıştır. Üreticilerin zararlarının karşılanıp mağduriyetlerinin giderilmesi, tarımsal kredi borçlarının faizsiz ertelenmesiyle ilgili beklentiler gerçekleşmemiştir. Üstelik ne yazık ki sayın Bakan’a yaptığımız ‘Selden zarar gören bölgeyi ziyaret edin’ önerimiz karşılık bulmamış, üreticilerimiz kendilerini yalnız ve sahipsiz hissetmişlerdir.”

 

 

KAMUYA ATAMALARI SORGULADI

 

 

Tarım sektörünün temel taşları olan on binlerce ziraat, gıda, su ürünleri mühendisleri, veteriner, tekniker ve teknisyenler işsizlikle boğuştuğunu anımsatan Ayhan Barut, şöyle dedi:

 
“Tarladan sofraya gıda zincirinin en önemli halkasını oluşturan bu meslek gruplarımızdan derhal yeterli sayıda mühendis, tekniker ve teknisyenler, Tarım Bakanlığı aracılığıyla atanmalıdır. Bu kanayan yaraya artık son verilmelidir. Geçmiş dönemde verilen sözler tutulmalıdır. Çünkü devlette devamlılık esastır. Ulusal ekonominin kalkınması, Adana’nın gelişmesi, üreticilerimizin ve halkımızın refahı için çözüm bellidir. Hayati derecede stratejik öneme sahip tarıma sahip çıkılması şarttır. Bu Yüce Meclis, en başta ülkemizin ve sonrasında Adana’nın sorunlarına çözüm üretecek tek adrestir. Komisyonumuz aracılığıyla dile getirdiğimiz sorunlara çözüm bulunması için herkesi duyarlı davranmaya çağırıyoruz.”

 

1 2 3