CHP’li Bakan’dan Menemen yorumu: Halkın iradesi gasp edildi

CHP’li Bakan’dan Menemen yorumu: Halkın iradesi gasp edildi
19 Ocak 2021 09:06

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, partisinin kazandığı kuranın mahkeme kararıyla tekrarlatılmasıyla AKP’ye geçen Menemen Belediyesi başkan vekilliği seçimini ve kura sürecini değerlendirdi. Bakan, “Menemen’de yargı kararı ile halkın iradesi gasp edildi” dedi.

 

 

 

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un tutuklanması sonrası yenilenen kura çekimi ve sonrasındaki süreci “Türkiye’de bugüne nazaran geçmişte siyasi etik, siyasi nezaket ve halkın iradesine saygı vardı. Bunun örneği, rahmetli İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Piriştina’nın vefatı üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşamıştık. Dönemin AKP Grup Başkanvekili Yusuf Kenan Çakar’ın ‘halkın iradesine saygılıyız, aday göstermeyeceğiz’ dediğini dün gibi hatırlıyoruz. 2004’ten bugüne, siyasal yozlaşmanın her alandaki yozlaşmanın önünde gittiğinin göstergesidir Menemen. Siyasette; halkın iradesine uygun olarak ‘aday göstermeyeceğiz’ noktasından, seçilmiş meclis üyelerini devşirmek için yapılan gizli görüşmelere, araçsallaştırılmış yargı kararlarıyla halkın iradesinin gasp edildiği bir noktaya gelindi. Belediye Başkanının geçici tedbir ile görevden uzaklaştırılmasının ardından yaşananlar ibretlik. ” sözleriyle değerlendirdi.

 

 

İlk yapılan seçimin hukuka uygun ve şeffaf bir şekilde yapıldığını ifade eden bakan, “Kura aşaması AKP’nin talebi üzerine, onların getirdiği kavanoz ve toplarla yapıldı. Kuraya kendileri de itiraz etmedi ve kazanan arkadaşımızı tebrik ettiler. Onların istediği koşullarda yapılan ve itiraz etmedikleri kura çekimine karşı iptal davası açan Aydın Pehlivan’ın dava açma konusunda taraf ehliyeti yok! Üstelik dava açması özel hukukta iyiniyet, doğruluk ve dürüstlük ilkesi olarak tanımlanan ve kamu hukukunda da kısmen yerini bulan evrensel hukuk kuralına da aykırı. Ayrıca, bu tip bir işlemde yürütmenin durdurulmasına karar verilemez. Zira yürütmenin durdurulması halinde yapılacak işlem geriye dönülmez sonuçlar doğurur. Yürütmenin durdurulmasına karar verildi diyelim, bu durumda da işlem bölünemez. Yani seçim baştan yapılmalıdır. Sadece kura yenilenemez; seçim işlemi bir bütündür.” ifadesini kullandı.

 

 

 

“Sadece kurayı yenilemek demek, bir maratonun son metrelerinin yeniden koşulmasını istemek gibidir.” diyen Bakan şunları kaydetti:

 

 

Yargı kararı siyasidir. Davacı, açtığı davada sonuç ve istem olarak işlemin iptalini istemişken mahkeme kuranın yürütmesini durdurmuş dava dilekçesi düzeltmesini istememiş, buna gerek dahi duymamıştır!

Bu karar bize, Nazi Almanya’sının binlerce kişiyi delilsiz ölüme mahkûm eden Halk Mahkemesi yargıcı Roland Freisler Hitler’e yazdığı mektubu hatırlatıyor: “Führer’im; halk mahkemeleri bundan böyle bir karar verirken, o karara konu olan olayı siz değerlendiriyor olsaydınız, nasıl karar vereceğinize inanıyorsa, o yönde bir karar vermeye çalışacaktır.”

Menemen konusunda verilen mahkeme kararı; seçim sonucunu etkilemeyen, davacının önerisi ile yapılan bir şekli eksikten dolayı, dava açma hakkı da olmayan biri tarafından açılan davada, istemediği ve hukuken de veremeyeceği bir kararı vererek kendisini Führer yerine koyan ve ona göre karar veren yargıçları hatırlatıyor.

Belirtmek isterim ki; biz her zaman hukukun üstünlüğüne inanan, bunu savunan bir partiyiz. Hukukta ‘suçun şahsiliği ilkesi’ vardır ve bu, adaletin tesisi açısından hava gibi, su gibi hayatidir. Aydın Pehlivan’ı, ağabeyinin darbe davasında yargılanması üzerinden değerlendirecek değiliz. Bu bizim ideolojimize, bizim siyasetimize aykırıdır.

Ancak şunu da yüksek sesle söylemek gerekir: bir yandan Cumhurbaşkanı’nın iltifatlarına ve övgülerine bakarak bir şekilde Gülen’in çevresinden geçen, sendikasına üye olan veya bankasına maaşı yatan sade bir vatandaşın tüm ailesiyle topyekûn vatan haini ilan edildiği, sivil ölüme terkedildiği bir düzende; AKP elitlerinin saraya danışman olması, ülkeye Bakan olması, büyükelçi atanması yani kariyer basamaklarını hızla çıkmaya devam etmesi iktidarın ‘FETÖ ile mücadele’ iddiasının kokuşmuşluğunun göstergesidir.