CHP’de sorumlu bulmak

CHP’de sorumlu bulmak
21 Nisan 2014 15:00

Hürriyet yazarı Şükrü Küçükşahin yazdı:

 

CHP’de, Merkez Yönetim Kurulu (MYK), il başkanları, Parti Meclisi (PM) ve milletvekilleri art arda toplandı ve seçim sonuçları masaya yatırıldı.

 

Bir kez daha anladık ki CHP yönetimi, sonucu başarı olarak görmüyor, ama bir başarısızlıktan da söz etmiyor, oyların korunmasından dem vuruyor.

Genel algı böyle olmasa da farz edelim ki CHP yönetimi haklı.

Ancak gelin sondan başlayarak şu soruyu yöneltelim:

“En azından bazı önemli illerin kaybedilmesi ciddi bir başarısızlıktır. Peki, onca toplantıdan sonuçlarla ilgili hangi kararlar alındı, o kararlarla ilgili hangi eylem planları yapıldı veya onaylandı?”

 

HERKES HAKLI

 

Belki de CHP, en büyük özeleştiriyi bu noktada yapmalı.

Hatta, geriye dönülüp PM ve MYK kaç kez toplanmış, bunlar kaç saat sürmüş, sonuçta ne kararlar çıkmış, koordinasyon ve uygulama nasıl gerçekleşmiş, sonuç ne olmuş, diye bir bakılsa…

Böylece başarı ve başarısızlık (ödül ve bedel meselesi) ortaya çıkar, başarısızlara hesabı sorulurken, başarılıların öne çıkmasının yolu açılır.

Çünkü CHP’de başarısızlık halinde sorumlu bulmak mümkün değil.

Bu seçimde de konuşan herkes ne kadar ‘haklı’ olduğunu anlatıp durdu, ama seçimin sonuçları kapı gibi ortada duruyor.

Görüntü, CHP’ye oy veren kitlelerde bir umut kırılmasına yol açıyor, bunu morale çevirmenin yolu ise hiç değilse sorumlulara fatura çıkarmaktır.

Neden mi; bugün her köşede seçmeninden, “CHP verdiğim oyu koruyamadı” şikâyeti yükseliyor, ama o şikâyete konu sorumlular ortada yok.

Oysa CHP genel başkan yardımcılarından birinin tek işi bu; yani 5 yıl boyunca bir sistem kurmakla uğraşacak ve o sistem sadece bir gece işe yarayacak.

Ancak iddialı sözlere rağmen o sistem 2011 genel seçiminde verimsiz kalmıştı.

Bu seçimde de tablo pek farklı olmadığı için CHP Seçim Raporu’na göre, 194 bin 704 sandığın sadece 78 bin 312’sinin verisi sisteme girilebildi.

 

HATA YAPAN GİTMEZSE

 

Neymiş, illerden soğuk damgalı sonuçlar genel merkeze ulaştırılmamış.

Eee, yıllar süren çalışmadaki amaç da bunu sağlamak değil miydi?

O zaman örgütlerden de önce teşkilat başkanı ile bilgi teknolojileri başkanının ortaya çıkıp “Bir kere de değil, tam iki kere aynı hatayı yaptık, özür dileriz, çekiliyoruz” demesini beklemek haksızlık olmaz.

Seçmen de en azından, “Demek hata yapan gidermiş” diyerek rahatlar.

Tabii ki sorun sadece iki isimde değil; geçmişte veya bugün yönetimde yer aldıkları halde, sorumluluk üstlenmemiş, hiç özeleştiri vermemiş isimlerin hâlâ konuşuyor, hatta eleştiri yapıyor olması dikkat çekici.

O nedenle bu isimlerin çoğu, ‘hesap vermek bir yana, konumlarını koruma ya da eski konumlarına yükselme refleksi içinde’ eleştirisine uğruyor.

Oysa bir ideali, bir amacı önde tutanların, “Madem fikirlerimi iktidara taşıyacak seçimleri ben kazanamıyorum, bir de başka arkadaşım denesin. O seçilsin diye de çalışayım ki fikrimin yönettiği bir ülkem olsun” demesi en çok da sol partileri yönetenlerden beklenir.

CHP’de ise bu beklenti büyük bir lükse dönüşmüş durumda.

O nedenle ki, bugünkü MYK’nın birçok ismi de çoğu selefleri gibi davranıyor, fatura ödemekten kaçınan bir izlenim bırakıyor.

Seçmen ise CHP’ye verdiği desteğin karşılığını görmek, hiç değilse başarısızların hesap ödediğini görmek istiyor.