CHP’den YSK teklifine uyum yasası şerhi!

CHP’den YSK teklifine uyum yasası şerhi!
29 Kasım 2017 11:59

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Teşkilat Kanunu Meclis gündeminde. Bu hafta yasalaşması beklenen kanuna CHP muhalefet şerhi düştü. Şerhte, tekliften çıkarılan sandık kurulu başkanı ve müşahitlerle ilgili maddelerin sandık güvenliğini riske attığı belirtildi, ayrıca KHK gibi bir düzenlemeyle de getirilmemesi talep edildi.

 

Nergis Demirkaya/ Gazeteduvar

CHP, Yüksek Seçim Kurulu Teşkilat Kanunu Teklifi’ne muhalefet şerhi düştü. Yasanın getiriliş şeklinin eleştirildiği şerhte, müşahitlik sistemini daraltan ve sandık kurulu başkanlıklarının seçiminde siyasi partileri devre dışı bırakan düzenlemelerin çıkarılması olumlu bulundu, ancak uyum yasaları kapsamında getirilme ihtimaline karşı şu uyarı yapıldı: “298 sayılı yasayı ilgilendiren bu düzenlemelerin, farklı bir teklif, tasarı ya da OHAL KHK’sı ile getirilmesi durumunda da seçim güvenliğinin riske atılması tehlikesi söz konusu olacaktır.”

 

 

CHP’nin Anayasa Komisyonu’nda görüşülüp kabul edilen YSK teklifine dönük muhalefet şerhinde itirazlar şöyle sıralandı:

 

 

Yasa teklifinin hazırlanması süreci, YSK’nın öneminin tam tersi hareket edilmesi biçiminde olmuştur. Siyasi partileri, sivil toplumu ve tüm yurttaşlarımızı bu denli yakından ilgilendiren yasa teklifi tek imzayla, kimsenin görüşü alınmadan hazırlanmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. Teklif sahibi milletvekili Anayasa Komisyonu ve yasa teklifiyle ilgili ayrıntıların konuşulduğu alt komisyon toplantısına bir kez dahi katılmamıştır.

 
Böyle bir yasa teklifi hazırlanırken; TBMM’de temsil edilen ya da edilmeyen siyasi partilerin, Danıştay ve Yargıtay’ın, bu konuda ciddi pratik deneyimleri olan Oy ve Ötesi gibi sivil toplum kuruluşlarının, seçim güvenliği konusunda çalışmaları olan AGİT gibi uluslararası kuruluşların görüşlerine başvurulması, katılımcı bir yasama sürecinin ve demokrasinin sağlıklı işlemesi anlamına gelecekti.

 

 

ÇIKARILAN MADDELERLE İLGİLİ KHK UYARISI

 

 

Teklifin Anayasa Komisyonu’na sevk edildiği ilk biçiminde müşahitlik sistemini daraltan ve sandık kurulu başkanlıklarının seçiminde siyasi partileri devre dışı bırakan düzenlemeler bulunmaktaydı. Bu durum seçim güvenliğini kesin biçimde zedelemekte ve Anayasa’ya aykırı hükümler ihdas etmekteydi ki alt komisyon aşamasında ve öncesinde bu konudaki ısrarlı uyarılarımızla ilgili iki konu teklif metininden çıkarılmıştır. Bu düzenlemeler de açıkça seçim güvenliğini riske atmaktaydı.

 
Alt komisyon tartışmalarında da bu noktalara açıkça değinmiş olmamıza ve rapora ekleme talebimizi iletmemize rağmen “yapılacak düzenlemelerin seçim güvenliğini riske edeceği” ifademiz “sansüre” uğratılmış ve alt komisyon raporuna eklenmemiştir. Bir kez daha belirtmekte yarar olacaktır ki 298 sayılı yasayı ilgilendiren bu düzenlemelerin, farklı bir teklif, tasarı ya da OHAL KHK’sı ile getirilmesi durumunda da seçim güvenliğinin riske atılması tehlikesi söz konusu olacaktır.

 

 

SÖZLÜ SINAV TEPKİSİ

 

 

Kurulun görevlerini düzenleyen bu maddenin 1’inci fıkrasına bir hüküm eklenerek, 8’inci maddede Kurul Başkanına tek başına verilen üst düzey personelin atanma yetkisinin, Kurul kararı olarak ortak akılla belirlenmesi talep edilmiştir. Çünkü, YSK Başkanı’nın bu yetkiyi tek başına kullanması ölçüsüzlük doğuracağı gibi, personel üzerinde baskı aracı olarak kullanılabilecek ve keyfiliğe yol açacak bir durumdur. Bu nedenle; genel müdür, genel müdür yardımcısı ve daire başkanlarının Kurul tarafından atanması uygun olacaktır. Halen Kurulun kullandığı bu yetkinin kuruldan alınarak sadece Başkana verilmiş olması yanlıştır.

 
Maddenin 3’üncü ve 5’inci fıkrasında yapılan düzenlemeyle Kurul personelinin işe alımında sözlü ve gerekirse uygulamalı sınav getirilmesi söz konusudur. Sözlü sınavların neden olduğu torpil, kayırmacılık ve liyakat ilkesi yerine sadakat ya da başka ilkeleri getireceği endişesi nedeniyle doğan sıkıntılar yazılı sınavla aşılabilecektir. Yine fıkrada geçen uygulamalı sınav kavramı büyük bir belirsizlik taşımaktadır. Sözlü sınav yerine yazılı sınav getirilmesi, uygulamalı sınavın da metinden çıkarılması gerekmektedir.

 
Teklifte personelin muvafakati dahi aranmadan başka hizmetlerde görevlendirilmesi uygulamasını sürdürmekte olup, mevcut personelin aleyhinedir. Düzenlemeler, personel üzerinde baskı kuracağı, aynı zamanda mevcut YSK, il ve ilçe seçim kurullarında çalışacak personelin kazanımlarını ve haklarını zedeleyeceği gerekçesiyle madde metninden çıkarılmalıdır. Bu gibi düzenlemeler yukarıdan aşağı bir kadrolaşmanın önünü açmakta, kurum hafızasını sıfırlamaktadır.

 
Maddenin 11’nci fıkrasında, seçim işlerinde kullanılabilecek kişiler sayılırken “bunlar dışında da gerekli gördüğü kimseleri çalıştırabilir” gibi belirsiz bir hüküm eklenmiştir. Böylesine belirsiz bir ifade, büyük bir kuşku doğurmaktadır.

 

 

BAĞIMSIZLIK İÇİN AYRI BÜTÇE

 

 

Kurulu, bütçe bakımından Adalet Bakanlığı’na bağlı bırakılmakta. Oysa böylesine önemli ve ülke geleceğinin belirlenmesinde etkili bir kurulun bağımsız olması, bağımsızlığını sağlayabilmesi için bütçesinin de ayrı olması gerekmektedir.

 
Başkanın tek başına atamada yetkili kılınması, Kurula devredilerek “tek adamlık” yerine “ortak aklın” egemen olması sağlanmalıdır. Kurula açıktan atama yapabilme, başka bir ifadeyle yaklaşık 12 yıldır görevde yükselme sınavının açılmadığı YSK’nın mevcut personelinin saf dışı bırakılabileceği anlamını taşımakta. Oysa mevcut personelin yıllar içinde seçimlerde kazandığı tecrübe, tek seferde ve kolaylıkla harcanmamalı, liyakat esasına göre, öncelikle kurum personelinin değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

 
Eğer bu altı yıllık sınır, teklifin öngördüğü biçimde yasalaşırsa yaklaşık 450 seçim müdürü rotasyona tabi tutulacaktır. Bu kişilerin önemli bir kısmı ise istemeden de olsa mecburen emekliliğini talep edecek ve böylelikle sistemli bir tasfiye süreci başlayacaktır. Görüleceği üzere, kurum hafızası da bu biçimde tasfiye edilecektir.