CHP’den ‘GSS kaldırılmalı ulusal sağlık sistemi kurulmalı’ teklifi!

CHP’den ‘GSS kaldırılmalı ulusal sağlık sistemi kurulmalı’ teklifi!
19 Ocak 2020 11:27

CHP Milletvekili ve eski maden işçisi Süleyman Girgin, prim borcu olanların sağlık hizmetlerinden yararlanma süresinin 31 Aralık olarak belirlenmesini eleştirdi. Girgin, “Sosyal devlet anlayışına en uygun model, genel vergilerden oluşturulan ulusal sağlık sistemleridir. Ancak bu modelle koruyucu sağlık sistemi getirilebilir” dedi

 

 

CHP’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre 7 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile BAĞ-KUR ve Genel Sağlık Sigortalı (GSS) prim borcu olanların sağlık hizmetlerinden yararlanabilme süresi 31 Aralık 2020 olarak belirlendi. Bu tarihten sonra, borcu olanlar sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak.

 
Milyonlarca kişiyi ilgilendiren bu gelişmenin ardından, eski maden işçisi ve sendika yöneticisi CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, ülkenin sağlık sistemini ve emekçilerin sağlıksız yaşam koşullarını  anlattı.

 

 

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

 

► AKP’nin, oluşturduğu sağlık sistemi bütün yönüyle çökmüş durumda. BAĞ-KUR sağlık hizmetlerinden yararlanabilme süresini uzatmak sorunları çözmeyi değil, ertelemeyi alışkanlık haline getiren bir uygulamadır.

► Normalde bu yıl başında süre doluyordu ancak yıl sonuna kadar ertelediler. Bu erteleme olmasaydı, örneğin 60 günden fazla prim borcu olan biri sağlık hizmeti alamayacaktı. Kriz koşullarında olduğumuzu düşünün. Son beş yılda 470 bin esnaf kepenk kapattı. Her 100 gençten 27’si işsiz. Çiftçimizin yüzde 93.3’ünün borcu nedeniyle tarlasında ipotek var.

► Eğer erteleme olmasaydı, borcunu yapılandıramayan yaklaşık 5 milyon vatandaş 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren devlet hastanelerinden sigortayla sağlık hizmeti alamayacaktı. Hal böyleyken, vatandaşımız bu koşullarda ekmek kavgası veriyorken iktidar ne yapıyor? Meclisi işletmek yerine, Cumhurbaşkanlığı Kararı ile sadece bir yıllığına borcu olanların sağlık hizmeti alabilmesi hükmünü getiriyor. Bunu kamuoyuna Cumhurbaşkanı’nın bir lütfu olarak sunuyor. Oysa sağlık haktır, lütuf değil. TTB’nin bu konudaki önerisine katılıyorum. Sağlık hizmetine ulaşmak için nüfus cüzdanı yeterli olmalı.

Böyle bir model mümkün mü?

► Mevcut sistemin bize “tek mümkün olan” olarak sunduklarına aldanmamak gerekiyor. Dünya’da 3 tür sağlık finansman modeli uygulanıyor. İlki, Özel Finansman Sistemidir. Bu sistemde, bireylerin ödeme gücünü baz alan özel sigortacılık uygulamaları temeldir. Hizmet kullanım anında ek ödemeler yaparsınız. Oldukça vahşi bir modeldir.

► İkinci model, Kamu Sağlık Sigortacılığı Sistemidir. Bu sistemde sağlık için bir tür ek vergi getirilmektedir. Devlet, sağlık finansmanı için dar gelirli ve yoksul kesimden prim ve ek ödeme temelinde bir bütçe oluşturur. Bu sistem hem dar gelirli yurttaş üzerinde maliyet oluşturduğu hem de koruyucu sağlık hizmetlerine değil, tedavi edici hizmetlere dayalı olduğu için sağlık adına olumsuzluklar barındırır.

► Son model ise genel vergilerden oluşturulan ulusal sağlık sistemleridir. Bu sistemde sağlık genel bütçeden finanse edilir. Yurttaşların gelir dağılımına göre genel bir vergi konulur, bu vergi gelirleri sağlık bütçesini oluşturur. Bu modelde sosyal güvenlik, gelir dağılımını düzeltme araçlarından biri olarak işler. Koruyucu sağlık hizmetleri uzun vadede sağlık harcamalarını azaltacağı için ilk aşamada daha yüksek maliyetli olsa da tercih edilir.

► AKP’den önce hakim olan model kısmen kamu sağlık sigortacılığı kısmen genel bütçe modeliyken, daha sonra “Neoliberal Kamu Sağlık Sigortacılığı” modeline geçilmiştir. AKP iktidarlarının kararlı bir uygulayıcısı olduğu neoliberal anlayışa göre sağlık genel bütçeden karşılanan bir kamusal hak olarak değil piyasa şartlarında piyasa aktörlerinin kararları ile belirlenen bir alandır.

Ne gibi bir dönüşüm yaşadık?

► Zaten eksiklikleri bulunan sosyal devlet anlayışımızın bütünüyle tasfiye edilmesi yönünde mesafe alındı.

► GSS ile sağlık hizmetlerinin maliyeti arttı. SGK’nin hastanelere ödediği fatura tutarları bazı hastaneler için üç katına çıktı. 2013 sonrası ilaç harcamaları arttı, tedavi harcamalarına bütçeden ayrılan pay üç katından fazla arttı. Bebek ölüm hızında en iyi bölge ile en kötü bölge arasındaki fark 2.2 katına yükseldi. Bir yaşına girmeden ölen 100 bebeğin 2009 yılında 18’i önlenebilecek nedenlerle kaybedilirken, 2016 yılında ise 34’ü önlenebilecek nedenlerle öldü. Sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam etti, bütçe transferi ile bu açıklar kapatıldı. Sağlık harcamaları içinde kamunun payı yükseldi fakat sağlık özel işletmelere devredildiği için, bu yükseliş özel şirketlerin cebini doldurdu.

► 2018 yılında ülke nüfusunun 11 milyon 807 bin 378’i GSS kapsamı dışında iken, 2019 yılında bu rakam 13 milyon 160 bin 103’e yükseldi. Bütün bunlar tek bir gerçeğe işaret ediyor, GSS tamamen kaldırılmalı.

Yerine nasıl bir model koymalıyız?

► Model önerisi için öncelikle temel prensibimizi ortaya koymalıyız. Ücretsiz sağlık hizmeti almak bir vatandaşlık hakkıdır. Parası olan vatandaşların demiyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, ister devlete borcu olsun, ister işsiz olsun, sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilmelidir.

Bu pratikte nasıl mümkün olacak?

► Sosyal devlet anlayışına en uygun model, genel vergilerden oluşturulan ulusal sağlık sistemleridir. Ancak bu modelle evrensel sağlık ilkelerine uygun olan koruyucu bir sağlık sistemi getirilebilir. Adil ve vergilere yaslanan bir vergilendirme politikasıyla böyle bir model kurulabilir. Bu modelin inşası, alandaki meslek örgütleri, sendikalar ve vatandaşlarımızın taleplerini baz alan bir program eşliğinde yapılmalıdır. Tek Adam’ın “Ben yaptım oldu” anlayışından artık vatandaşlarımıza gına geldi.