24 Haziran seçimlerinin hemen öncesi. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyim. Üyesi ne kelime, çocukluğumdan beri yorulmaz neferiyim. Biliyorum ki 24 Haziran seçimleri, o güne kadar yapılmışların en önemlisi, çünkü ucunda rejim değişikliği var, Cumhuriyet’e elveda var.

 

 

Ali ULUŞAHİN H&H YORUM

 
Her ne kadar, önseçim yapılmayan hiçbir platformda aday olmamalıyım düşüncesinde olsam da, bu seçimlerde herkesin koşulları ölçüsünde elini taşın altına koyması zorunlu. Çünkü Bursa Nutku tam da bunu emrediyor, çünkü Cumhuriyet tehdit altında. Ben de sevgili Ataol Behramoğlu şiirindeki gibi “kavgaya tüm kaslarımla, gövdemle, tutkumla giriyorum” ve milletvekili aday adayı olmaya karar veriyorum.

 
Buraya kadar her şey yolunda gidiyor. Sonra adettendir bir tanıtım dosyası hazırlıyorum, bolca da referans mektubu ekliyorum dosyaya. Referans mektuplarında kimler yok ki, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, ziraat odaları, doğa çevre mücadelesi yürüten dernekler, hukukçu dernekleri ve basın temsilcisi çağdaş dernekler, muhtarlar, köylüler…

 
Sonra alıp bu dosyamı, yine adettendir, soluğu genel merkezde alıyorum. Birkaç genel başkan yardımcısı ile görüşüyorum. Adı bende saklı, bir genel başkan yardımcısının odasında geçen diyalog aynen şöyle: Referans mektuplarına şöyle bir bakıyor ve diyor ki: “Bunlar zaten CHP seçmeni, sağ derneklerden kimler var referansında?” Tam o anda anlıyorum yanlış yerde olduğumu.

 
Elbette halkın desteğini kazanmak önemli, elbette geçmişte sağ partilere oy vermiş seçmenleri de ikna etmek önemli. Zaten CHP’nin ilkeleri tam da bunun için var. Bu ilkeleri gerçekten benimsemiş insanlar görevlendirilebilse, zaten o halka hizmet edecekler ve takdirlerini kazanacaklar. Ancak yapılan bu değil ki! Yapılan şey halkın desteğini alıp alamayacağına bakılması da değil. Siyasal İslamı ilke edinmiş, dogmatizmden vazgeçememiş, ya da siyaseti rant için kullanan sağ derneklerin desteğini arıyor CHP yöneticileri.

 
Anlayış böyle olunca da; sonuç Mehmet Bekaroğlu, sonuç Ekmelettin İhsanoğlu, sonuç Mansur Yavaş ve her ilden seçilmiş sağ ideolojiye sahip devşirme milletvekilleri ve parti kadroları…

 
Şimdi geliyoruz asıl soruya: Bu kadroların CHP adına kullandıkları kürsüden, yaptıkları çalışmalardan bizim ilkelerimize, yani halkımıza hizmet beklemek mümkün mü? Emekten yana, halktan yana, bilimden yana, Atatürk ilke ve devrimlerinden yana duruş beklemek mümkün mü?
Elbette mümkün değil. Hatta bu anlayış o kadar kadrolaşmış ki, artık CHP yönetim kadrolarının CHP’nin değerlerine sahip üyelerine tahammülleri yok. Zihniyet demokratik olmayınca yöntemler de faşizan. Disiplin süreçleri, kınamalar, ihraçlar. Ve aslında amaç tek, CHP’den CHP’yi çıkartmak ve CHP’de sağın iktidarını yaratmak.

 
Üzülerek yazıyorum ki CHP’den CHP’yi ihraç ettiler, üzülerek söylüyorum ki CHP’den Atatürk’ü ihraç ettiler. Üzülerek söylüyorum ki hem Cumhuriyet’i hem de Cumhuriyet Halk Partisini yok ettiler.

 

 

Ali ULUŞAHİN Twitter

 

 

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
Çıkamıyorum
CHP’den CHP’yi ihraç ettiler
Suağacı nedir bilir misiniz? Cumhuriyetin öğretmenlerine saygılarımla..