CHP’de saklanan kırmızı zarf!

CHP’de saklanan kırmızı zarf!
20 Eylül 2016 14:30

Yine biz hatırlatalım, biz kötü olalım…

 

 

 

Nihat Genç / Aydınlık

 

 

 

Malumunuz Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar hakkında ‘şaibeler’ ayyuka çıkınca, CHP sonunda üç vekili ‘soruşturma’ için görevlendirmişti. Bu üç vekil: İlhan Cihaner, Bülent Kuşoğlu, Oktay Sındır.

 

 

Tabii soruşturmanın içinde İlhan Cihaner gibi dürüstlüğünden kuşku duymayacağımız bir isim olunca, tamam dedik, CHP bu ‘hırsızlık rezaletinden’ kurtulur, demiştik.

 

 

Ne oldu?

 

 

Üç vekil soruşturmayı hazırladı ve bir kırmızı zarfa koyup Kemal Kılıçdaroğlu’na teslim ettiler!

 

 

Peki, Kemal Kılıçdaroğlu bu kırmızı zarfı açıp okudu mu? Gereğini yaptı mı?

 

 

Murat Hazinedar yerinde durduğuna göre, bu kırmızı zarftaki ‘hırsızlıklardan’ CHP’den kimse rahatsız olmadı!

 

 

Bir daha büyük harflerle soralım: Ey CHP! Murat HAZİNEDAR’IN RAPORUNA NE OLDU?

 

 

 

 

KIRMIZI DOSYA’NIZA ne oldu?

 

 

 

Şimdi de İlhan Cihaner’e soralım, İlhan bey, yolsuzlukları gözlerinizle gördünüz ellerinizle kağıda geçirdiniz, yani yolsuzlukların rakam rakam ne olduğunu biliyorsunuz?

 

 

Öyleyse ‘kamuoyuna neden açıklamıyorsunuz?’

 

 

‘Ben genel başkana verdim, bir vekil olarak görevim buraya kadar’ mı, diyorsunuz..

 

 

Yani parti disiplinidir mi diyorsunuz?

 

 

O halde ikinci sorumuzu soralım: KIRMIZI DOSYA’YI GİZLEMEK DİSİPLİN MİDİR?

 

 

 

Bir vekil CHP’Yİ BU KADAR AĞIR ŞAİBE ALTINDA BIRAKAN bir soruşturma karşısında niçin susar?

 

 

 

Bu soruya cevap veremeyip kişiliğinizle ilgili ‘kör nokta’ bırakırsanız, milletin ağzı torba değil büzsün, milletin ağzı KIRMIZI DOSYA DEĞİL, kamuoyundan saklasın.

 

 

Şimdi CHP’liler size şu soruyu sormaz mı?

 

 

 

Tabii dosyayı hazırlayanların partinin istikbalinde beklentileri var, gelecek dönem vekil garantilikleri var, niçin genel başkana karşı çıkıp dosyayı açıklasınlar?

 

 

 

Hadi buyur, bakalım milletin ağzını nasıl büzeceksin?

 

 

 

Genel Başkan, Kemal Kılıçdaroğlu için durum daha da vahim.

 

 

 

Hem Kırmızı Dosya elinde, hem dosyanın içeriğindeki hırsızlık ve yolsuzluklarına hakim, hem de, sıkı durun:

 

 

 

Bugün Fatsa’da bir okulun açılışına katılması planlandı, en azından Fatsa’daki programda böyle yazıyor, Kemal Kılıçdaroğlu ve yurdun dört yanından iki bin seçkin partilinin de katılacağı büyük bir açılış.

 

 

 

Ne var bunda?

 

 

 

Çünkü açılacak okul, Murat Hazinedar’ın annesinin anısına açılacak okul.

 

 

 

Kemal Kılıçdaroğlu hem zarfın içindeki Hazinedar yolsuzluklarını bilecek hem de Hazinedar’ın annesi anısına okulun açılışına katılacak.

 

 

 

Anlaşılan o ki Murat Hazinedar’ın yolsuzluk dosyası CHP’nin ‘ORTAK DEĞERİ.’

 

 

 

Malum bugünlerde Hürriyet gazetesi büyük bir kampanya başlattı: ‘Ortak Değerlerimiz’ başlığında.

 

 

 

Kırmızı Zarf’ta neler yazdığını bilmeyen yok, diyelim Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Sedat Ergin’in de bildiğini herkes biliyor, demek, bu yolsuzluk dosyası, Hürriyet’in de ‘ortak değeri.’

 

 

 

Kırmızı Zarf’ta neler yazdığını Halk TV’den bilmeyen gazeteci yok, mesela Uğur Dündar bilmiyor mu?

 

 

 

Demek ki kırmızı dosyadaki yolsuzluklar Halk TV’nin de ‘ortak değeri.’

 

 

 

Sevgili okuyucu, ne çok ortak değerimiz var, anlat anlat bitmez…

 

 

 

Sarıgül’ün belediye başkanlığı seçiminde, FETÖ’nün emriyle Kadir Topbaş’ın başkan olmasını istemesiyle, Sarıgül’ün Kadir Abi’sinden yana tavır aldığını, CHP’de bilmeyen yok, anlatmayan yok, kafasını duvarlara vurmayan yok, deli olmayan yok.

 

 

 

Ama Sarıgül’ün rakibi olan Kadir Topbaş’ı FETÖ’nün emriyle desteklediğinin herkes dedikodusunu yapıyor da bir yazan-çizen, bir kamuoyuna söyleyen cesaret kimsede yok.

 

 

 

Demek ‘Sarıgül’ün maceraları’ da CHP için ‘ortak değer.’

 

 

 

Halk TV’nin başındaki Hakan Aygün’ün her ramazan Murat Hazinedar’a Halk TV’de ramazan programı yaptırıp, bu programın karşılığı olarak, kaç yüz bin doları, üstelik çantayla Beşiktaş Belediyesi’nden aldığını, bilmeyen duymayan söylemeyen dedikodusunu yapmayan CHP’li yok.

 

 

 

 

Ancak hiç kimse yahu program karşılığı para alınıyorsa niçin banka vasıtasıyla değil el çantasıyla alıyor demiyor, Kırmızı Zarf’ta bunların ne kadarı yazıyor.

 

 

 

Demek ki ‘elden taşınan çantaların’ kendisi de CHP’lilerin ‘ortak değeri.’

 

 

 

Ayrıca Veliağababa, Sezgin Tanrıkulu, Beşiktaş Belediyesi’nden elden aylık para aldı mı almadı mı, Kırmızı Zarf elimizde değil ki bilelim. Biz, CHP’de herkesin dilinde söylenenlerin dedikodusunu yapıyoruz, vekillerin elden para alıp almadığı Kırmızı Dosya’da yazıyor mu, varsa da yoksa da dosyayı hazırlayanlar çıkıp kamuoyundaki bu dedikodulara bir son vermesi gerekmez mi? Vekil arkadaşlarının şaibeler içinde rezil olmasının önüne geçmek yine bu dosyayı hazırlayanların görevi değil mi?

 

 

 

CHP Kırmızı Dosya’yı açacak ve bu vekil ve partililere yöneltilen bu dedikodu ve soruların önünü kesecek, bu kadar basit değil mi?

 

 

 

İşte bunun cevabı yok, CHP Kırmızı Dosya’yı açarak pekala kendini bu şaibelerden koruyabilir!

 

 

 

Yoksa şaibeye katılanların sayısı o kadar çok ki CHP bu yüzden bütün parti elimizden gider diye mi korkup zarfdaki bilgileri kamuoyuyla bölüşmüyor.

 

 

 

Aklıma bir fıkra geldi, zamanında Balkanlar’da İttihat Terakki güç göstermeye başlayınca, Abdülhamit kendine bağlı komutanına merak edip sorar, bu İttihatçılar kaç kişi?

 

 

 

Komutanı Abdülhamit’e şöyle cevap verir: ‘Kulun hariç herkes padişahım.’

 

 

 

CHP’li vekiller Beşiktaş Belediyesi’nden para aldı mı almadı mı, insan bu satırları söylerken yakıştırması dahi insanı utandırıyor, İlhan Cihaner çıkıp pekala bizleri ve kendi partisindeki bu dedikoduları aydınlatabilir?

 

 

 

Dürüstlüğünden asla şüphe duymayacağımız sayın İlhan Cihaner, pekala, ben dosyayı kaleme aldım ama içinde neler var gerçekten hatırlamıyorum, diyebilir…

 

 

 

Demek ki CHP’yi rezil eden Beşiktaş yolsuzluklarını kaleme alanlar dahi hatırlamıyorsa, bir ortak değerimiz daha var demektir.

 

 

 

‘Hatırlamamak.’

 

 

 

Sevgili okuyucu, ben Nihat Genç, edebiyatçıyım, hayatımın hiç dönemi araştırmacı gazetecilik yapmadım, peki şimdi bunları niye dillendiriyorsun, şunun için efendim.

 

 

 

Kahvelerde, mahfillerde, lobilerde kulaktan kulağa bunları bilmeyen söylemeyen kalmadı ama yine de CHP’ye yakın gazete ve tv ve araştırmacı gazetelerin tek biri dahi, bunları söylemiyor..

 

 

 

Ya da CHP’den beklentileri olduğu için söylemeye cesaret bulamıyorlar.

 

 

 

Çünkü ‘beklentiler için susmayı tercih edenler’, sadece CHP’nin ortak değeri değil artık hepimizin ‘ortak değeri’ olmuş durumda.

 

 

 

Bir yazar olarak benim CHP’den kişisel olarak bir beklentim olmadığı için, yine söyleyip ‘kötü’ olmak bana düşüyor.

 

 

 

Sevgili okuyucu, söyleyip yazıp çizip sorular sormak, yani ‘kötü’ olmak, artık bu ülkede asla bir ‘ortak değer’ değildir.

 

 

 

Biz ‘kötüler’ bir elin parmakları kadar az, birkaç kişiyiz.

 

 

 

İyi ki biz kötülerin sayıları çok az, yoksa, ülkenin hali nicolurdu?

 

 

 

 

İyi ki hatırlamayan bilmeyen dosyayı açmayan şaibelere cevap vermeyenlerin sayısı ‘kötülerden’ daha çok, yoksa CHP’nin hali nicolurdu?

 

 

1 2