CHP kurultayının bilinmeyenleri, yazılmayanları, konuşulmayanları! Engin Balım’ın kaleminden…

CHP kurultayının bilinmeyenleri, yazılmayanları, konuşulmayanları! Engin Balım’ın kaleminden…
10 Şubat 2018 07:25

CHP’de bir kurultay daha sona erdi. Herkes bir şeyler yazdı, çizdi. Kurultay günü iki gün üstüste sabahladığımdan dolayı, bana da şimdiye kadar yazılmayanları kaleme almak düştü…

 

 

 

Engin BALIM H&H YORUM

 

 

Türkiye’nin kurucusu ve çok partili yaşama geçişi sağlamakla övünen CHP, maalesef bir asıra yaklaşan yaşına rağmen, YENİ CHP olmaya çabalayıp duruyor…

 

 

CHP’yi yöneten mutlu azınlık, buna gayret sarfettikçe de, örgüt ve seçmenden beklemediği tokatlar yemeyi sürdürüyorlar.

 

 

1

İşte yukarıdaki karikatür misali, Kılıçdaroğlu’nun etrafında da 3-5 belediyeyi elinde tutan hepinizin malumu isimler mevcut…

 

 

Lafı fazla uzatmadan, kurultay gözlemlerime girmek istiyorum…

 

 

SALON DÜZENİ VE ORGANİZASYON

 

 

Arena Spor Salonu’na taksi ile yaklaştıkça, 20 yıldır kurultaylara eksiksiz katılan biri olarak, samimiyetle şaşırdım…

 

 

Düzensiz, amatör ve üstünkörü bir bayraklama vardı. Sadece asılmış olsun diye, özensiz şekilde sokak lambalarından yerlere değecek şekilde, sallandırılan bir iki kırlangıç stili CHP logolu bez parçası…

 

 

Salon girişi ise daha da korkunçtu; Kılıçdaroğlu’nun resimlerinin arasına ‘’Var işte koyduk’’ diye iliştirilen ufacık bir Atatürk posteri…

 

s

 

İçeri girebilmek içinse 4-5 kez polis kontrolü ve üst aramasına maruz kalınması. Partinin verdiği; ne onur üyesi, ne de basın kartları işe yaramıyordu. Yanımdaki gazeteci arkadaşıma, yakasında basın yazan CHP kartı olmasına rağmen, sarı basın kartını göstermesi istendiğinde polise verdiği yanıt, çok hoşuma gitmişti; ‘’Al bak burada da, niye bunları bize veriyorsunuz SARIsını soracaksanız, boşa masraf etmeyeydi CHP!’’

 

 

Basın tribünün hemen önünde bulunan yüzlerce delege, af buyursunlar, koyun misali; demir bir çitle çevrilmişlerdi… Bırakın PM adaylarının veya partililerin delegelerle iletişim kurmalarına, basın mensuplarının bile delegelerin bulundukları alana girmelerine güvenlik görevlileri ve polis izin vermiyordu. Sorulduğunda ‘’Yasak, parti böyle istedi’’ diyerek gazetecileri bile uzaklaştırıyorlardı.

 

 

Delegeye propaganda mı yapacaksınız; en stratejik yer tuvaletlere yakın yerlerde konumlanarak, delegenin ayağınıza gelmesini beklemekti. Adaylar ve yakınları da kısa sürede strateji değiştirerek tuvalete giden koridorların önünde tezgah açmaktan geri kalmadılar…

 

 

Ancak gece 01.00’de ise kadın gazetecilerin üzerine bir grup kendini bilmez partili küfürlerle yürüdüğünde ise onları koruyacak tek bir güvenlik dahi ortalarda yoktu!
http://www.halkinhabercisi.com/chp-kurultayi-sirasinda-gazetecilere-kufurlu-saldiri
 

 

 

CHP’den sanki il başkanı yetişmiyormuş gibi, İTHAL et misali partiye işadamıdır, masraf yapar, Ankara’yı ayağa kaldırır vs diye getirilen Adnan Keskin, biliyorsunuz Yıldız Catering firmasının da sahibi. Partiye cebinden hiçbir katkı yapmadığı gibi, başka dedikodular da malumunuz. Kurultay organizasyonun idaresi ve sevki de Adnan Bey’e verilmişti.

 

 

Salonda divan tarafından, ‘’Lütfen dışarıdaki satıcılardan yemeyiniz, hijyen olmayabilir. Partimiz tarafından bedava döner dağıtılmaktadır’’ diye anons yapılması, üzerine, dağıtılan dönerleri yiyen yaklaşık 700 partilinin zehirlenmesi, öyle geçiştirilecek, basit bir konu değildir…

 

 

Kokuşmuş dönerler, Keskin’in şirketinden mi geldi, yoksa başka şirketten mi meselesine girmeyeceğim; çünkü o işin üstünü örtmek çok kolay; faturayı sonradan kesersin x şirketin adına, biraz da parayı el altından verdin mi, herkes mutlu olur, olay kapanıverir…

 

 

AMA, buradaki sorumluluk daha da büyük. Yemek işinden anlayan bir işadamısınız, kurultayın organizasyonu da, il başkanı olarak size ait! Sadece bütçeyi Genel Merkez karşılıyor. Kime ait olduğu bile belli olmayan bir ajans (DUSE adlı) ile anlaşıyorsunuz. Kaç ajanstan teklif alındı, kim bu ajans ile anlaşmaya karar verdi, ne ücret ödendi vs hiçbir şey belli değil. 13 BİN adet et döner, baklava ve ayran, bu işin altından kalkamayacağı belli olan bir firmaya taşeron olarak veriliyor! 700 kişi zehirleniyor, bu REVA mıdır CHP parti emekçilerine soruyorum?

 

 

Bir özür dilemek bile yok, sadece döneri benim firmam vermedi diyerek utanmadan HALK TV ekranlarına çıkıyorsunuz; Adnan BEY!!! Her şeyi şeffaf bir şekilde ortaya çıkıp adam gibi anlatmanız gerekiyor. Kimdir bu Reva İşkembecisi, Reva Catering oğlu ve damadı biz vermedik alakamız yok diyorlar. İşkembeci Arif, ise işkembeden gazetecileri toplantıdayım diye sallıyor!

 

 

CHP’nin maaşlı kurultay delegesi, parti genel müdürü Özgür Karakoç sorumlu değil, organizasyonu yapan bu ajansı bulan Adnan BEY sorumlu değil! Kim sorumlu?

 

 

Size güvenip de, o bozuk dönerleri yiyen, basın mensupları, milletvekilleri, delegeler, partililer sorumlu her halde?

 

savciliga-sikayette-bulunduk-chp-kurultayinda-zehirlenme,z2a7noxno0Sqopw8GyVGNA

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam; derhal Adnan Keskin’i görevden alırdım. İşte o zaman örgütün, tabanın nezdinde kahraman olurdu… Ama Bülent Tezcan’ın açıklamalarına bakılırsa hiç sanmıyorum! Tezcan hala ‘’Dönerden örnek alındı araştırılıyor, partililer dışarıda satılan sokak tezgahlarından mı; yoksa et dönerden mi zehirlendi araştırılıyor’’ diye, sanki REVA firmasının basın sözcüsü gibi konuşmayı sürüdürüyor…

 

 

KURULTAYIN KAZANANLARI KAYBEDENLERİ

 

 

Haluk Koç: Saymanlık görevini yürütenler, CHP geleneklerine göre, ezelden beri delegeden en yüksek çiziği yiyen isim olur, taa ki 36. kurultaya kadar. Bu sevimsiz görevi, alnının akı gibi yürüten, borçları kapatan, Anadolu’daki bir çok il ve ilçeyi kira derdinden kurtararak, bina sahibi yapan Haluk Hoca’yı kutluyorum.

 

 

Hocayı ayrı severim, saklamayacağım; benim için ailemden biri gibidir. Bugün 36 yaşındayım, onu tanıdığımda 18’dim. Baykal’a muhalefet edip adaylığını açıkladığı gün yanındaydım. İnatçıdır, mücadelecidir, tuttuğunu koparır. Kılıçdaroğlu ile siyaset yapmasını eleştirsem de, Hoca’nın partililiği ve dürüstlüğü üzerine kimseye laf söyletmem…

 

999

 

ggggggggggggggg

 

Gökhan Günaydın: Adeta yeniden doğuş yaşadı; 5’li komisyona girmesi, onu yerel seçimlerdeki kötü adaylar nedeniyle günah keçisi yapmıştı. Adnan Keskin (Denizli) ile kavga ettiği anda istifa etmeliydi. Sanıyorum ki, siyaset için genç olan Günaydın, bu kez, çok daha farklı biri olarak sahneye çıkıyor. Özellikle Soner Yalçın’ın son kitabı ‘’Saklı seçilmişler’’ ile gündemin baş konusu, ana problemi olarak karşımıza çıkan, gıda terörü ve AKP’nin yıktığı tarım politikalarının reforme edilmesi hususunda, CHP’de ona büyük ihtiyaç duyulmakta…

 

 

Hakkı Süha Okay: Büyük tecrübe, zeka, ve sabır sahibi. Partideki otorite ve disiplin boşluğunu kapatabilecek bana göre tek isim. Çünkü örgütü en iyi tanıyanların başında geliyor.

 

 

Genel Kurultay’dan idaresi çok daha zor olan; Çankaya İlçe, Ankara İl ve bir çok kadın ve gençlik kolları kongresini, CHP olaysız bir şekilde tamamladıysa, bu onun Divan’ı mükemmel biçimde, sevk ve idare etmesine bağlıdır. Kılıçdaroğlu, bu isimden yararlanırsa kendi eli güçlenir…

 

 

KURULTAY’IN KAYBEDENLERİ

 

 

Cengiz Topel Yıldırım: Salonda peşinde 2 koruma ile gezmesini herkes yadırgadı. Ankara’dan Büyükşehir adayı olmak istiyor ama şimdiden koruma ile geziyorsa, başkan seçilse kaç koruma ile gezer diye partililerin tepkisini çekti. Kemal Bey onu anahtar listesine almayınca, delegenin 1/10’nun altında bir oy alarak, karizmayı biraz çizdirdi… Dağıttığı ıslak mendiller ise güzeldi!

 

 

Yılmaz Büyükerşen: Baba dostumdur, tartışmasız Türkiye’nin en iyi belediye başkanıdır, beyefendidir. Ama bu yaşta böyle kritik bir kurultayda divan başkanlığını kabul ederek, birilerince kullanılmıştır. Tertemiz ismi lekelenmiştir. Kötü bir divan yönetti. Mükerrer oy konusunda krizi yönetemedi. Keşke o görevi üstlenmeseydi. Yine de onu seviyoruz…

 

 

İlhan Cihaner: Şimdiye kadar son iki kurultayda Kılıçdaroğlu’nun listesini dışardan delerek PM’ye girmeyi başaran Cihaner, tabanda sevilen bir isim. Ama son dönemde geriye dönüp baktığımızda, hiç bir konuda masaya vurmadığını, ses çıkarmadığını farkediyorsunuz. Örgüt bence ona, şu mesajı verdi; ‘’İyisin hoşsun, sana arka çıktık ama sen verilen görevi kavrayamadın. Bu kez dinlen.’’

 

 

CHP‘de listeyi deliyorsanız, örgüte borcunuz var demektir. Gerektiğinde Genel Başkan’a karşı dik duruş sergileyeceksiniz…

 

 

Tekin Bingöl: Geçen kurultayda listeyi del gel; sonra Kılıçdaroğlu’nun Anahtar listesine girip zar zor sınırdan PM’ye gir! Geçmişten maalesef, HİÇ ders almamış. Hatalarını tekrarlıyor. Yakını ve avukatı olan Ali Hikmet Akıllı çizik yiyerek PM dışı kaldı. Bingöl tecrübeli bir isim ama kendisini geliştirmiyor. Delegeleri tabandan barikatlarla kaçırıp izole etmesi, sayım sırasında sandıklara kendi adamlarını yerleştirmesi vs büyük tepki çekti. Bugün artık topal ördektir…

 

 

Ancak yiğidi öldürüp hakkını da vermeli; İnce’nin mükerrer imzası var diye, divanda çıkartılan krizin sorumlusu olarak o ve Bülent Tezcan hedef gösterildi. Ama işin perde arkasında, bu gerilimin üzerine benzin dökenler, bana göre Özgür Özel ve Veli Ağaba ikilisiydi. İstanbul delegasyonu ile Bingöl ekibini de çizdirdiler. Son derece derinden ve stratejik ilerliyorlar… Bu ikiliyi şimdilik partinin yaramaz çocukları olarak takip etmeli :)

 

 

KURULTAYIN DİKKAT ÇEKENLERİ

 

 

Muharrem İnce: Yaptığı konuşma, son 20 yılın en ateşlisi, en iyisiydi. Anladığım hatipliği nedeniyle de, biraz bazı isimlerce kıskanılıyor… Herkes 1.5 saat boyuncu onu merak ve zevkle dinledi. Seversiniz sevmezsiniz, ama bir pop star gibi, eline mikrofonu aldığında 7’den 70’e herkesin ilgisini üzerine çekiyor…

 

 

Bedri Baykam: İstikrarlı demokrat, her kurultayda olduğu gibi hepimiz için, geleceğimiz için, parti içi demokrasi istedi. Önerilerini sıraladı. Bana göre Baykam, CHP’nin önemli bir rengi, iyi ki var…

 

 

Ayhan Yalçınkaya: Abdullah Gül ismini partimizde tartıştırtmayız. İkinci bir Ekmeleddin vakası yaşanırsa sessiz kalmayız mesajı vermesi değerliydi.

 

 

Necati Yılmaz: Ortalıkta, ‘’Bana su basmanı lazım su basmanı’’ diyerek gezdi, İnce’nin listesine girmesi ile de stratejisi tuttu. Samimiyetle kutluyorum, çünkü Kılıçdaroğlu’nun listesini üst üste ikinci kez delmek kolay iş değil… Ön seçimden de Ankara’da 1. çıkmıştı… Yılmaz’ın PM’ye girmiş olması yerel seçimlerde Ankara’da bir çok dengeyi etkileyecektir.  Yaşar Seyman’ın da PM’de olması Yılmaz’ın elini güçlendirecektir.

 

 

Bülent Kuşoğlu: Şu soruyu Kılıçdaroğlu da sormalı; Sağdan gelen bir çok isme itiraz var da, delege neden Kuşoğlu’nu çizmedi? Niye ona karşı tabanda alerji yok da Bekaroğlu’na ya da Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun danışmanı olan ve 2. kez anahtar listede olmasına rağmen çizik yiyen Ekrem Kerem Oktay’a alerji var? Gördüğüm kadarı ile Kuşoğlu beyefendi ve mütevazı tavırları ile CHP tabanı ile kaynaşmayı başarmış…

 

3

Bülent Tezcan’ın sağ tarafındaki kişi Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak: Hem Genel Başkan Yardmıcısı, hem de PM için Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde var. Pazar gecesi saat 03.00 gibi sayım başlarken ortalık karıştı. Partililer, sayımı Genel Merkez’in belirlediği mimli isimlerin gözetiminde ve demir çitlerin arkasında kalmak suretiyle, kontrol edemeyecekleri için, adeta büyük bir isyana kalkıştılar. O isyanın büyümesini büyük bir özveri ile, örgütün yanına inerek, onları dinleyerek ve çitleri kaldırtacağım sözünde bulunarak engelleyen kişi Budak’tır. Kendisini kutluyorum. Not: Geç olsa da Bülent Tezcan da hatalarını kavrayarak olayın büyümesini engellemiştir…

 

 

Gürsel Erol ve Engin Özkoç Kavgası

 

 

Nedense Kılıçdaroğlu taraftarları; Muharrem İnce’nin Büyükerşen’in elinden mikrofonu kaparak, yaptığı haklı konuşmayı, yakışmadı vs diye eleştiriyorlar ama..
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve bir dönem Kılıçdaroğlu’nun kara kutusu olan Tunceli milletvekili Gürsel Erol’un, liseliler gibi tuvalette yumruklaşmasını hiç konuşmuyorlar…

 

 

Erol’un Özkoç’a ‘’Partiyi ele geçirdiniz’’ diye bağırması ve sonra da yumruk atmasını gören partililer mevcut. Erol’un tepkisini anlıyorum ama anlamadığım, mühür ondayken, yaptıklarıydı! Dizayn ederken tek başına işler iyiydi…

 

 

Sonradan, kuzeni olan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in yanına özel kalem müdürü yaptığı Emrah Çınar ile Genel Merkez’de seçim zamanları, tek başına at koşturduğu günlere yönelik, umarım biraz özeleştiri yapar…

 

 

Sonuç olarak;

 

 

CHP PM’de 23 isim gitti ve 52 kişilik Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesini ise 10 kişi deldi… Bana göre zayıf bir PM ortaya çıktı ama yine de Türkiye’deki bozuk düzende, diğer partilerle kıyaslayınca, en demokratik kurultay oldu. Dileriz ki CHP’de parti içi demokrasi gelişir, daha da güçlenir ve buradan bir ışık gibi tüm Türkiye’ye yayılır…

 

 

Engin BALIM Twitter