CHP, IŞİD ve Nazlıaka

CHP, IŞİD ve Nazlıaka
10 Şubat 2016 09:45

CHP Parti Meclisi gündemi çok ilginçti. Birinci maddede Aylin Nazlıaka’nın ‘ihraç kararı’ vardı. İkinci maddede de kongrelerini yeni yapan, ilçe ve il örgütlerine atama yolu ile yeni üyeler getirilmesiydi. Takviye yapmaktı. Partinin tüzüğünün, kurultay kararı ile değiştirilmesi gerekirken, MYK ve PM marifetiyle değiştirilmesi alışkanlığı davam etti.

 

Durdu Özbolat / Yurt

 

Bu da yönetim anlayışının hazırlıksız olmasının bir delili değil mi? MYK’nın bu hakkı yoktur. Gelenek haline getirmek, kurultay iradesini yok saymak ve delmek anlamına gelir. CHP geleneğine uygun olmayan bu yöntem, ileride çok tartışılacaktır.

 

 

Başkanlık sistemini fiili olarak CHP’de uygulamaktır. O zaman başkanlık sistemindeki ısrarcı tavrından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o isteğini kabul etmek anlamına gelir. CHP’yi yönetirken başkanlığa hevesli olanlar, iktidar olma ihtimali doğunca başkanlık için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha istekli olacağı kanaati oluşmaktadır.

 

 

Demokrat olabilmek, onun sonuçlarına katlanmak bir samimiyet gerektirir. Oturdukları koltukları korumak için her şeyi mubah gören yöneticilerden hiçbir şey olmaz. İktidarları da geçici olur.

 

 

PM toplantısının üçüncü maddesi; bugüne kadar CHP’den atılanların affı ile ilgiliydi ki, buna partiye küfreden, aleyhte çalışanlar da dahildir, birinci maddeden ötürü atılacak olanlarda da.. “Merak etme bundan bir şey çıkmaz. Biz bu partiye küfür edenleri de, rüşvet yiyenleri de aleyhine çalışanları da affettik. İhraç kararı çıksa, seni de affederiz” mesajıydı.

 

 

Bu yaklaşımlarla CHP, AKP’nin iktidar alternatifi olamaz. Küçücük bir krizi yönetemeyenler, devasa sorunları olan bu ülkeyi yönetemez.

 

 

Böyle bir algı, kamuoyunda yaygınlaşmaya başladı. Korkarım bu da CHP’yi hak etmediği kötü bir sonuca götürür. Bunu yapmaya, kimsenin hakkı yoktur. CHP, sadece üyelerinin, yöneticilerinin, oy verenlerin değil Türkiye’nin partisidir. CHP’ye Türkiye’nin ihtiyacı vardır.

 

 

Temennim, bu yanlış anlayıştan bir an önce Sayın Genel Başkan’ın kurtulmasıdır. Onu yanlış yönlendirenlerin ne partiyi ne de Türkiye’yi düşündüğünü sanmıyorum.

 

 

CHP Genel Başkanlığı sıradan bir koltuk değildir, bu ülkenin kurucu iradesidir. Bunu ve kurucusunu, CHP’yi tartıştırmak kimseye yarar sağlamaz.

 

 

Buradan yakinen tanıdığım Sayın Necati Yılmaz’a da bugüne kadar neden sustuğu sorusunu yöneltiyorum. En az Sayın Aylin Nazlıaka kadar Necati Yılmaz’da bu olayın sorumlusudur. O zaman başka bir şey daha aklıma geliyor. Bu olay, en az beş-altı kişinin olduğu bir ortamda yaşanmıştır. ‘Yeni bir şey söylemek’ sözünü Necati Yılmaz’ın olabilir.

 

 

Resmi indirenler mi?

 

 

Henüz açıklığa kavuşmamıştır.

 

 

Bu resmi indiren kimse, yaptığı eylemi bir an önce üstlenmelidir. Kimse, yaptığının arkasında durmalıdır. Namuslu ve dürüst olmak bunu gerektirir. Kamera kayıtlarıyla resmin indirilip indirilmediği ispatlanmaya kalkışılırsa, o kamera kayıtlarında o resmi indirene de ulaşılır.

 

 

Türkiye’de ve etrafında inanılmaz kötü ve tehlikeli birtakım olaylar olurken, bunu TV’lerden ya da basından izleyen CHP yöneticilerini tarih affetmeyecektir. Yeni bir göç dalgasının geldiği hükümet tarafından resmi ağızlardan söyleniyor.

 

 

Bugüne kadar gelen Suriyeliler Esad’dan kaçanlardı. Bu gelenler İran ve Rusya’dan kaçanlardır.

 

 

Bu göç dalgasıyla birlikte var olan Suriyeliler’e en az 600 bin kişi daha eklenecek. Benim endişem, bu 600 bin kişinin içerisinde ne kadar IŞİD’li vardır? Bunlar Türkiye’de ne yapacaklardır? Daha önce gelenler gibi sokakta dilenecekler mi, yoksa Ege Denizi’nde boğulmaya terk edilecekler mi yoksa alışkanlık haline getirdikleri tecavüz, kafa kesme ve kurşuna dizmeleri Türkiye çok acı bir şekilde yaşayacak mı?