CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’den H&H’ye özel açıklamalar!

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’den H&H’ye özel açıklamalar!
24 Şubat 2015 23:35

CHP Genel Sekreteri ve CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin Halkın Habercisi’ni ziyaret ederek gündeme ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı.

 

 

H&H RÖPORTAJ

 

 

Gökçe Barutcu: Türkiye pazar sabahına Süleyman Şah Saygı Karakolu’na düzenlenen geri çekilme operasyonuyla uyandı. Türkiye’nin sınırları dışındaki tek toprağı olan Süleyman Şah Türbesi, TSK’nın operasyonuyla IŞİD’in hâkimiyetindeki bölgeden, PYD hâkimiyetindeki bölgeye taşındı. Peşinden tartışmalar başladı. Türbe operasyonu için Ahmet Davutoğlu “Son derece başarılı bir operasyon” dedi. Bu operasyonu ve Türkiye’nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 

Gürsel Tekin: Darbe dönemleri dahil olmak üzere bütün Cumhuriyet tarihine baktığımızda, dış politikaya Türkiye’nin milli meselesi olarak bakılmıştır her zaman. Dış politikaya herhangi bir siyasi partinin meselesi gibi bakılmaz. Ama ne yazık ki son on iki yılda AKP iktidarı döneminde bu mesele AKP meselesi olarak gösterildi. Bunu kabul etmek mümkün değil. Devlet geleneğimize baktığımızda bütün bu süreçlerde,  mutalaka parlamentoda olan siyasi partilere, hatta parlamento dışındaki siyasi partilere de bilgi verilirdi. Şimdi bu bilgi akışı yok. Sadece bir merkezde toplanıyor bilgiler. O merkezin ne olduğunu da bilmiyoruz. O merkez devletin kurumlarında oluşan bir merkez olsa amenna..
Ortadoğu politikası bir bataklık politikası. Şimdi ağızlarına almıyorlar ama “Biz Ortadoğu eş başkanı olacağız” demişlerdi. Süreç kötüye gidince başka bir kahraman edasıyla Ortadoğu’yu dolaşmaya başladılar. Başka bir argüman bulup “Biz küresel dünyanın oyuncusuyuz” dediler. Maalesef Türkiye’yi “kümesel” hale getirdiler kendileri de küresel dünyanın oyuncağı haline geldiler.

 

 

CHP olarak çok itiraz ettik. Ortadoğu’daki barıştan yana olan tüm siyasi partilerin genel başkanlarını İstanbul’da üç gün bir araya getirerek bu süreci tartışmaya açtık. Bize darbeci deyip ana muhalefeti itibarsız hale getirmek istediler. Ana muhalefet olarak hazırladığımız raporları dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu okumuş olsaydı bu rezaletlerin hiç biri yaşanmamış olacaktı.

 

 

Bunların parti ideolojileri neydi: Milliyetçi ve muhafazakar. Yesinler sizin milliyetçiliğinizi. 100 vatandaşımız hayatını kaybetti. 53 tanesi Reyhanlı’da bombalandı. Hani intikamını alacaktınız? Alelacele “tezkere” dediniz. Tezkere size feda olsun. Hani ne oldu? Tık yok.
Bu ülkenin uçan kuşuna kimse ses çıkaramazken uçağımız düştü, iki pilotumuz şehit oldu. O zaman da “Bunun bedeli ağır olacak” diye konuşmaya başladılar. Buyurun hodri meydan. Yine ses yok. Buna ne gerek vardı? Türkiye gibi bir ülke bu maskaralığa neden ihtiyaç duyar? Hadi bunlar siyaseten maskaralığı sever ama “Ey devletin kurumları, siz nasıl bu maskaralığın bir parçası oldunuz?”

 

1

 

 

Gökçe Barutcu: Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, CHP’nin hazırladığı raporları okusaydı sizce dikkate alacaklar mıydı?

 

 

Gürsel Tekin: Çok ciddi uyarılarımız vardı. Okuyup okumadıklarını bile bilmiyorum.

 

 

Dünya çok değişti. Herkes birbirini gözetliyor. Hatta bazı büyük ülkeler “Biz Türkiye’yi dinledik” dedi, böyle haberler çıktı. Bu konuda da en ufak bir tepki bile göstermediler. Bunun en somut örneği Almanya. Türkiye’dir dinlenir dediler. Bu çok aşağılayıcı bir cümledir. CHP olarak bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Ne demek haddinizi bileceksiniz diyecek bir baba yiğit iktidardan çıkmadı, göremedik.

 

 

İstihbarat örgütlerinin o coğrafyada cirit attığı bir dönemde bu maskaralıkların hiçbirine ihtiyaç yok.

 

 

7 ya da 8 Şubat’ta Urfa’da bir açıklama yaparak Süleyman Şah Türbesi’nin işgal altında olduğunu söyledim. Çıktılar ve “Hayır yok öyle bir şey” dediler. Yalan makinesi gibiler. Eğer orada yapılması gereken bir şey varsa CHP olarak biz de destek sunmak isteriz.
Altını çizerek söylüyorum. Bölge IŞİD’den temizlenmiş bir bölgedir. Bizim için bir can çok önemlidir. O operasyonun sonucu bir kardeşimiz de şehit düştü ne yazık ki.

 

 

Eğer orada IŞİD unsurları varsa, hadi resimlerini gösterin. O da yok.

 

7

 

Gökçe Barutcu: Sayın Tekin geri çekilme operasyonu dış basında da yer aldı. Independent gazetesinde yer alan bir analizde bu operasyon işinin ucunda petrol var deniliyor. Türk petrol uzmanları karşılığında türbenin taşınmasına izin verildi deniyor. Sizce de bu işin için de petrol pazarlığı da olabilir mi?

 

 

Gürsel Tekin: Elbette olabilir. Bugün Ortadoğu’daki bütün savaşların temeli enerji. Enerji medeniyettir. Bu enerjinin dünyaya açılması lazım. Ama barbarca katliamlarla dünyaya açmayı kabul etmek mümkün değildir.
Bütün bu barbarlığa kendisine, “milliyim, muhafazakarım, din iman sahibiyim ” diyen bir iktidar öncülüğünde Ortadoğu coğrafyasında 8 milyon insan hayatını kaybetti. Kimin iktidarı döneminde oldu bunlar? Kendisine “milli” diyen AKP iktidarı döneminde oldu. AKP’ye oy veren seçmenlerin bunu bilmesini istiyorum.

 

 

Elbette enerjinin etkisi var. Ama şunu belirtmek istiyorum İsmet Paşa der ki: “Dış politika, iç politika malzemesi haline getirilmeyecek kadar önemlidir.” Hatta şunu da söylemiştir İsmet Paşa “Büyük devletlerle yatağa girmek, ayıyla yatağa girmek gibidir.”

 

 

Kimse kimseyle oynaşmayacak. AKP, oynaşmayı bırakacaksınız. Eğer oynaşmaya devam ederseniz Türkiye’yi itibarsız hale getirdiğiniz gibi daha çok zor durumda bırakırsınız.

 

 

IŞİD’in kontrolünde olan bölgelere baktığınızda bir tek türbe göremezsiniz. Vahabilik inancı gereği fıtratımızda bu yok diyorlar ve havaya uçuruyorlar.

 

 

Kobani’den sonra bir temizlik hareketi başladı. Türbenin olduğu alan on beş gün önce IŞİD’den temizlenmişti. Öyle tankla topla operasyon yapmaya gerek yoktu. Sonra allayıp pullayıp sattılar. Beni kandırabilirsin, benim vatandaşımı kandırabilirsin ama dünyayı kandırmanız mümkün değil.

 

 

Sayın Davutoğlu’na sesleniyorum: Operasyonun güzergahını ve operasyonda rehberlik eden koalisyonları da biliyoruz. Bu bölgede IŞİD’in olduğuna dair bir kare koyun ortaya.

 

 

Elbette biri bir gün konuşacaktır. Yalanın sonu yoktur. Rahmetli babam bize iki şey öğretti: Yalan söylemeyeceksiniz, hak yemeyeceksiniz. Yalala sadece kısa süreli kendinizi kurtarabilirsiniz. Hele din iman sahibiyseniz asla yalan söylemeyeceksiniz.

 

 

Konsolosumuz açıklama yaptı. Biz size mi inanacağız konsolosa mı inanacağız? Elbette konsolosumuza inanacağız.

 

 

Göreceksiniz bir hafta on gün sonra bu meselenin başka tarafları ortaya çıkacaktır.

 

9

 

Gökçe Barutcu: Bülent Arınç’ın Alman modeli olarak nitelediği iç güvenlik paketinden bahsetmek istiyorum. Polise vatandaşların üzerlerinde, evlerinde, arabalarında, işyerinde arama yetkisi veren, vatandaşları 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi veren bir paket. Muhalefet partileri bu pakete karşı çıktılar. Bu nedenle de sayın Davutoğlu “molotof “ ve “bonzai” sözcüklerini kullandı. Bu paket sizce ne kadar iç güvenlikle ilgili?

 

 

Gürsel Tekin: Türkiye’nin bilmesi gereken önemli bir şey var: İlk kez demokrasi kültürümüzde görülmemiş bir durum yaşıyoruz. Farklı ideolojik yapıdaki üç siyasi parti demokrasi ve özgürlük için mücadele ediyor.

 

 

Bonzai, Molotof kokteyli, çeteleşme.. aklınıza gelebilecek şiddet unsuru ne varsa getirin Meclis’e geçirmezsek namerdiz. Getirmezseniz siz de namerdsiniz.

 

 

Bu yasayı sadece Köşk istiyor. Davutoğlu, Genelmkurmay, jandarma,polis, hukukçular, sivil toplum örgütleri istemiyor bu paketi. Sadece ve sadece Köşk’ün korunması için bu yasalar çıkartılacak. Bu bir felaket olur.

 

 

Aslında bu yasayı savunanların bilmesi gereken başka bir şey var. Burası Türkiye. Sakın ha Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelere benzetmeyin. Bu çıkarmış olduğunuz yasaların tamamı size yol, su, elektrik olarak dönecektir. Yine o zaman CHP onları savunacak.

 

 

“Polise güvenmiyoruz” diyorlar. Biz bu kadar dayak yedik, işkence gördük ama bir gün bile “polise güvenmiyoruz” demedik. Siz elli yıldır devletin bütün olanaklarını kullanıyorsunuz. On üç yıldır da iktidardasınız ama “polise güvenmiyoruz” diyorsunuz.

 

 

Senin güvenmediğin polis sana bile tuzak kurup seni dinliyorsa, e ben gariban Gürsel Tekin, devletin hiçbir gücü arkamda yokken benim güvencem kim olacak?
Ey Davutoğlu kim beni koruyacak?
AKP’nin ivedilikle bu anlayıştan vaz geçmesi lazım. Bu paket AYM’den dönecektir.

 

1

 

 

Gökçe Barutcu: Sayın Tekin geçtiğimiz hafta yaptığınız bir açıklamada 8-9 Haziran tarihlerinde “kirli medyaya el koyacağız” dediniz. Kıyamet koptu. Faşist olmakla suçlandınız. Hitler’e benzettiler sizi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz.

 

 

Gürsel Tekin: İktidar kendine göre bir medya oluşturdu. Bir kısmına da el koydu.

 

 

Suçlara bulaşmış gazetelere bunların yaptığı gibi ceberutça el koymayacağız. Yargı yoluyla yapacağız.

 

 

İyi bir şey yapmışım. Halbuki ben hiç kimsenin ismini vermedim. Sadece “kirli medya” dedim. Hürriyet, Cumhuriyet, Taraf, Sözcü, Bugün Birgün, Yeniçağ, Ortadoğu … yüzlerce gazete var. Hiçbirinden tık çıkmadı. Ama onlar…”Vayyyy….” diye ayaklandı. Saldırıya geçtiler.

 

 

28 Şubat dönemi dahil bizim demokrasi için verdiğimiz mücadeleyi AKP milletvekilleri de iyi bilir.

 

 

Adını çok net söylüyorum. “Kirli.” Kirli değilseniz neden bu kadar çok alınganlık gösterdiniz.

 

 

Bizi eleştiren hangi gazete olursa olsun, CHP iktidarı döneminde onların güvencesi de biz olacağız.

 

 

Kirli diyorum. 650 milyon dolar toplanan parayla kurulmuş gazeteler diyorum.
Hiç mi vicdanınız yok. Sabah gazetelerin manşetlerini televizyonlar ve radyolar okuyor. Çünkü o gazeteleri kimse okumuyor.

 

 

Yalana bakın. “Alman İstihbarat örgütü bana bilgi veriyormuş” Manşet bu. Belge göstereceğiz dediler. Dört –beş aydır belge falan da yok.
Bunların yalanlarından dolayı insanlar intihar etti.
Bu nasıl bir rezilliktir. Allah’tan korkun.

 

 

O gazetelere zaten el konulmuştu. Biz öyle yasa dışı el koymayacağız. Sadece gazetelere de el konulmadı.
İlk defa Halkın Habercisi’ne açıklıyorum. Önümüzdeki günlerde araştırma önergesi olarak da sunacağım. Türkiye’nin en büyük telefon şirketine el koydu bu iktidar.
Kirli işlere bulaşmış hangi gazete olursa olsun CHP iktidarı döneminde hukuken soruşturulacaktır.

 

11

 

 

Gökçe Barutcu: Sayın Tekin, Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta sandığa gidelim, halka soralım diyor. En son başkanlık sistemiyle ilgili kullandı bu sandığa gitme cümlesini. Demokrasi sandıktan ibaret midir?

 

Bir taraftan sürekli sandık deyip diğer taraftan benim oy verdiğim milletvekillerinin Meclis de konuşmalarının engellenmesi de manidar.
Sandık deyince benim aklıma trafolara giren kediler, çöplerden çıkan oy pusulaları geliyor.

 

CHP’nin SEÇSİS sitemiyle ilgili girişimleri oldu mu?

 

 

Gürsel Tekin: Edirne’yi geçtikten sonra bütün demokratik ülkelere bakalım. Seçimler nasıl oluyor? Demokratik ülkelerde seçimin güvencesi devlettir. Bizim devlet kavramını tartışmamız lazım. Devletin kurumlarını iktidarların arka bahçesi haline getirirsek demokrasiden kopmuş oluruz.

 

 

Başka ülkelerde neden bunlar tartışılmıyor? Almanya’da polis neden tartışılmıyor? Çünkü Almanya’da polis, devletin polisidir.

Türkiye’de destan yazdı denilen polis bir gece yarısı sürgün edildi. Niye? “Dinleme yapıyormuş” diye. E seni dinleyen beni neden dinlemesin?

Hatay’da bir milletvekilinin oğluna trafik uygulamasında polis kimlik sordu diye bütün polis kardeşlerimizi duvara dizdiler.

40 yıldır polis teşkilatı iktidarların kirli bahçesi haline dönüşmüştür ve kullanılmıştır. Polis kendini kullandırtmasın.

En çok güvenliğe ihtiyacı olan parti CHP’dir. Onlarca tehdit alıyoruz. Gelin güvenlik yasası çıkartalım.

Bana her gün hakaret eden polisler üçer tane korumayla geziyor.

 

 

Gökçe Barutcu: Siz de korumasız geziyorsunuz.

 

 

Gürsel Tekin: Çok şükür çalmadım çırpmadım neden korumayla dolaşayım.
Onlara da sesleniyorum: Delikanlıysanız sivil çıkın karşımıza.

 

12

 

 

Gökçe Barutcu:  Özgecan Aslan’ın katledilmesinin acısını yaşarken Manisa’dan da acı bir haber aldık. 18-20 yaşlarındaki bir genç kadının cesedi barakada yanmış halde bulundu. Ve daha niceleri.. AKP hükümetinin kadın cinayetlerinde sorumluluğu var mı?
Gürsel Tekin: Sadece bugünkü döneme bağlamak insafsızlık olur. Sadece İslam coğrafyasında değil dünyanın her yerinde kadının kaderi değişmiyor. Özgecan kardeşimize gelmeden önce halen içimde bir yara olan bir konu var. 2010 yılında 16 yaşındaki Medine diri diri gömüldü Adıyaman’da. Eğer o gün vicdanlı insanlar isyan etmemişse bugün hiç kimse ağlamasın.

 

 

16 yaşındaki gencecik kız diri diri toprağa gömüldü ve bu ülke ayaklanmadı. Şimdi hiç kimse yalandan göz yaşı dökmesin.

 

 

Türkiye’de kadının kaderini değiştirmek için, zihnimizdeki düşünceleri değiştirmemiz lazım. Kadının da insan olduğuna kadın ve erkeğin eşit olduğuna inandığımız gün bu meseleleri çözeriz.

 

 

Kadının fıtratında bu var deyip kadın-erek eşitliğine inanmazsanız, hangi yasayı çıkartırsanız çıkartın, bu katliamların önüne geçmek mümkün değildir.

 

Neden hep kötü işler var bizim fıtratımızda, neden iyi şeyler yok fıtratımızda?

 

 

2

 

Gökçe Barutcu: Özgecan cinayetinin ardından idam tartışmaları da yaşandı. CHP’nin bu konuya yaklaşımını aktarır mısınız?

 

 

Gürsel Tekin: Türkiye’de sadece “düşünenler” idam edilmiştir. Kadın cinayeti işleyenler idam edilmemiştir.

 

 

Bunu idamla çözmek mümkün değil.

 

 

Kadın yaşamın içinde olacak. Kadını sosyal yaşamdan tecrit etmeyeceksiniz. Kadının ekonomik özgürlüğü olacak ve kadın –erkek eşitliğine herkes inanacak. CHP iktidarında biz bunları sağlayacağız.

 

 

Gökçe Barutcu: Sayın Tekin, CHP İstanbul milletvekili Nur Serter, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında TEOG ile ilgili açıklamalar yaptı. Serter: “En başarılı il Tunceli olmuştur. Tunceli ağırlıklı olarak Alevi vatandaşların yaşadığı bir ildir ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da memleketidir. Bunu açıklarsak CHP’nin işine yarar” dedi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?

 

 

Gürsel Tekin: Tunceli Türkiye’nin en şerefli illerindendir. Tuncelili savcılık sınavına giren bir gencimiz sınavda 100 puan aldı.Ama hakim ve savcı olamadı, Alevi olduğu için, Tuncelili olduğu için.

 

 

AKP’nin güzel bir sloganı vardı. “Hayaldi, gerçek oldu” AKP sayesinde Türkiye’de her şey hayaldi gerçek oldu. Türbedeki maskaralık gibi.

 

 

Bütün kurumları güvenilmez hale getirdiler.

 

 

7 Haziran’da vatandaşlarımızın kime oy vereceğini tarif etmiyorum. Vicdanınıza oy vereceksiniz. Aksi takdirde telafisi mümkün olmayan bir süreçle karşı karşıya kalmış olacağız.
Bu vesileyle çok sevdiğim kardeşim İlyas Güven Eroğlu’na da başarılar dilemek istiyorum. Ankara’da çok sevdiğim değer verdiğim parti emekçisi bir kardeşimdir. Bir sloganı var Güven Eroğlu’nun “Atadan Babadan CHP’li” Geçen dönemde çok ciddi bir mücadele verdi ve asla alınganlık göstermedi. Kendisi kazanmış gibi sahada oldu. Güven Eroğlu’na ve diğer tüm aday adayı arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.

 

İnşallah CHP iktidarıyla sadece CHP’de değil yeni bir yasayla dünyada olduğu gibi millet iradesiyle milletvekillerinin seçilebileceği bir dönemi getireceğiz.