Cemaatçiler, Atatürkçü olmuş, yersen…

Cemaatçiler, Atatürkçü olmuş, yersen…
14 Şubat 2016 12:00

Pazar günü TAYAD’ın 30’uncu kuruluş yıldönümü etkinliklerine, ilk defa bir basın mensubu olarak katıldım.

 

 

 

Cihan ÖZDEMİR Yurt Gazetesi

 

 

Grup Yorum ve Efkan Şeşen’i dinlerken, ‘özgür tutsakların’ aileleri ile birlikte bazen hüzünlendik, bazen neşelendik. Eve dönerken, CHP genel merkezinden bir emekçi arkadaşım aradı. Sesi milli piyangoda büyük ikramiyeyi tutturan talihli gibi neşeli ve heyecanlıydı. CHP Genel Merkezinde personele olan maaş alacağının yarısının ödendiğini söyleyerek, yazılandan dolayı teşekkür etti. CHP gibi emekten yana olan bir partinin İdari ve Mali işlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç; bu borcu zaten kapatacaktır da, naçizane katkım oldu ise ne mutlu bana…

 

Bravo Haluk Koç, çaya da bekleriz

 

Bu gelişme ile galiba Selin Sayek Böke ve Zeynep Altıok’u genel merkeze bir dahaki gelişimde biraz bekleteceğim. Zira emekçi arkadaşların yemek ve çay ısmarlamak konusunda yoğun ısrarlan var. Ama genel başkan yardımcısı odalanndan lütfeder de, halka kanşmak için bodrum kattaki ‘fukarahanemize’ inerlerse, demli çaylan benden olsun. Yolu bilmiyorlar ise neredeyse her eylemde halk ile iç içe olan Ali Şeker Abim’in veya Eren Erdem’in tüm centilmenlikleri ile onlara yemekhaneye kadar eşlik edeceklerinden şüphem yok. Lakin ‘bizim çocuklar’ yoksa tek gelmeye kalkmasınlar. Yoksa yolda “Atatürk posterini indiren, bendim” mizanseninde sürpriz katılımcı olan Necati Yılmaz a, ‘doktor’ teşkilatından Tekin Bingöl’e veya bazı ‘prens’ belediye başkanlannın eski sorumlusu Veli Ağbaba’ya rastlar iseler, Hak Muhammed Ali yardımdan ola… Hemen Abdüllatif Şener’in Türkiye Partisinden CHP’ye nakil, Yasemin Öney Cankurtaran’ın odasına da sığınabilirler. Zaten çok gelip giden de yok… Ama yardım, Cizre’de bodrumda bekleyenlerinkinden hızlı ulaşır. Çünkü maalesef emekçileri şu ana kadar göz ardı edenler, ‘finansçılan’ görmezden gelmezler…

 

Cemaat ateşi, CHP’yi içten içe sarmış

 

Bırakalım espriyi de, sadede gelelim. Haluk Bey’in hazırladığı CHP Mali Raporunda, 2015 yılı içerisinde 65 milyon TL’lik reklam giderinin bir kısmının bazı ‘Cemaat medyalanna’ aktanldığı söylemleri, genel merkez de “Bu olay da Aylin Nazlıaka’nın Atatürk posteri skandalı gibi patlarsa, ne yaparız?” kulislerine sebep oluyormuş. Talat Atilla’nın gazetecilik başansına, Yılmaz Özdil, Ahmet Hakan gibi yazarlar bahsedene kadar sessiz kalan Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bakalım CHP içerisindeki bu ‘Cemaat’ olayına ne zaman noktayı koyacak? Ama anlaşılan ateş içten içe bacayı sarmış durumda… Çünkü CHP içerisindeki ‘Cemaat’ lakırdısı dillendikçe, neredeyse her yetkili “Bakın, ben değilim” dercesine. bir Atatürk koreografisi içerisine giriyor. En azından sosyal medyada Atatürk ile resmini paylaşıyor. Neredeyse Mehmet Bekaroğlu, Atatürk’ün cenazesinin gösterildiği resim sergisini açacak veya Sezgin Tanrıkulu, Cumartesi Anneleri’nden “Bu haftaki eylemi taksimdeki Atatürk Anıtı önünde yapın da, gelip iki poz vereyim” diye ricada bulunacak…

 

Atatürk’ün en büyük savaşı

 

Atatürk, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygulanım anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir” demişti. “Unutmayın ki; en büyük savaş cehalete ve gericiliğe karşı yapılan savaştır” sözü de hâlâ zihinlerimizde… Peki, CHP de bazı yöneticiler ne yapıyor? Fikirleri unutmuş, resim peşine düşmüşler… Tamda ‘darbeci’ Evrenin ve Ankara’nın karanlık dehlizlerinden ‘ulusalcılığın’ bile içini boşaltma talimatı alanların, arkasına saklananlann görmek istediği tablo… Bizler ise savunmasına “Kurtuluş Savaşı’ndaki şehitlere selam olsun ki, biz devrimciliği Mustafa Kemal’den öğrendik” diyen Deniz Gezmişler’in ‘kafasını’ yaşamakta hâlâ ısrarcıyız… O yüzden görme fırsatımız olmasa da Atatürk’ün fikirlerini, duygulannı anlıyor ve soruyoruz?

 

Örgütler üvey evlat, eğitim tatilde

 

Cehalete karşı en büyük savaşı veren CHP örgütlerine, tüzük gereği eğitim için parti gelirinin yüzde 15’i aynlmalıdır. 2015 yılında bu 25 milyon TL ediyor. Ama maalesef 2015’te eğitime sadece yaklaşık 1,000 dolar harcama yapılmış. Aynca gericiliğe karşı en büyük savaşı veren CHP örgütlerine, tüzükte “Hazine yardımının yüzde 40’ı gönderilir” diyor. Oysa Haluk Koç’un hazırladığı CHP’nin Mali Raporunda, seçim yılı olan 2015’te teşkilat yardımlanndan geriye kalan yaklaşık 22 milyon TL’nin örgütlere aktanlmadığı görülüyor. Şimdi birleri rahatsız oluyor diye şunlan sormayalım mı? Örgütlere aktarmanız gereken bu kaynağı kimlere ve nereye aktardınız? Açıklatıayı düşünüyor musunuz? Seçim yılında örgütlere eksik kaynak aktararak ‘ellerini ve kollannf bağladığınızın ve bunun da başansızlığa sebebiyet verdiğinin farkında mısınız? CHP’yi iktidardan uzaklaştıran kimler? Bu olaylar yaşanırken, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak ‘baş aktörlerden’ biri olan Tekin Bingöl, adeta ödüllendirilircesine neden tekrar atandı? Yoksa bazı cemaatlerin ‘gizli sevicileri’, bizim Gezi’de ayağa kalkmamızı fırsat bilerek, boş kalan koltuklara yerleştirildiler de; bilinçli olarak mı örgütlere eksik kaynak aktardılar? Amaç seçim hezimetini, kaynağı kesilen, eğitimsiz bırakılan örgütlere mi ‘fatura’ etmek? Yoksa danışmanlık şirketlerine veya danışmanlara harcanan milyonlarca TL, örgütlere aktanlması gereken kaynak mı? Bu yüzden mi 4.5 milyon TL’ye kime, ne danışıldığını hâlâ açıklayamıyorsunuz? CHP’yi neden içeriden ‘kemiriyorlar’ dediğimi umanm daha iyi anlatabilmişimde… To be continued.