Canhıraş savundukları ortak Diyarbakır’a gidip ‘pekeke’ dediğinde üç maymunu oynayanlara ne diyem? Mahmut mu diyem?

Canhıraş savundukları ortak Diyarbakır’a gidip ‘pekeke’ dediğinde üç maymunu oynayanlara ne diyem? Mahmut mu diyem?
11 Haziran 2019 08:40

Pazar günkü yazımı okuyanlar hatırlar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İstanbul seçimleri için sahada görünmesinin istenmediğine dair iddia üzerine birkaç satır karalamış ve demiştim ki;

 

 

Murat İde / Yeniçağ

 

 

 

-Ne Türk siyaseti, ne de Devlet bey bunu hak etmiyor..

Ortalık toz duman oldu.. Hani dinlenip dinlenip dövmek diye bir tarif vardır ya, bazı abiler de dinlenip dinlenip mesaj atıyor..

En çok da şu bölüme takılmışlar;

-Mitil, yüzsüz yatak ya da yorgan demek.. Yatağa-yorgana ‘kürdistan’ motifli yüz geçirilince, haliyle insanın sokağa çıkacak yüzü kalmıyor..

E ne var bunda?

Kendisine Türk Milliyetçisi diyenler, canhıraş savundukları ortak Diyarbakır’a gidip “pekeke” dediğinde, ‘kürdistan’ dediğinde, kalabalığı ‘rojbaş’ diye selamladığında ‘Üç maymunu’ oynuyorsa, bu garip Murat ne desin?

Buyrun soruyorum; Ne diyem? Mahmut mu diyem?

**

Pragmatizm (Faydacılık) denilen şey, evet, siyasetin doğasında  vardır..

Ama bilinenin aksine öyle kıkırdaksız-kemiksiz bir şey değildir..

Yok öyle;

Pragmatik adımlarla koltuğu altta, partiyi ayakta tutarken, ve üstüne de “Ak Parti ülkeyi bizim istediğimiz gibi yönetiyor” diye avunnurken, mevzu gelip ‘kürdistan-rojbaş-pekeke”ye dayandığında, mitili toplayıp, naftalinlemek yok..

Buyrun, izah edin Türk Milliyetçileri’ne..

Beka-beka deyip gezerken, Türk’ün Ordusu’nu terhis ediyorlar..

Beka-beka deyip gezerken, ülkede Başbakanlık, TBMM Başkanlığı, Bakanlık yapmış Binali bey, Diyarbakır’a gidip, yeni açılım sürecini başlatıyor..

Kürt seçmenin oyunu alacağım derken, seçilen cümleler ve özellikle ‘pekeke’ ifadesiyle aslında bildiğin pkk’ya selam çakılıyor..

Gıkını çıkaran yok..

Bu garip, bu gerçeğe işaret ettiğinde de, “Akıllı ol” he mi?

Ben aslında dediğinizi yapıyorum, akıllı oluyorum..

Zaten o akıl olmasa, sizin gibi, ben de üç maymunu oynarım..

Bence buyrun, siz de akıllı olun..

Mesele sizin oradan göründüğü kadar basit değil..

Türk Milliyetçisi olduğunu iddia eden abiler; memleket altımızdan kayıyor altımızdan..

Bir sandalyeden vazgeçecek kadar da mı cesaretiniz yok?

İsmail Küçükkaya

Beni çok kızdırdığı günler oldu..

Ardından saydırdığım günler oldu..

Birlikte yaptığımız programda, heyecanlar da bölüştük, ters de düştük..

Ama tarih, başta canım kardeşim Doğan Şentürk olmak üzere, ona ve mesai arkadaşlarına hayati bir sorumluluk yükledi..

Büssürü Türk(!) patron, Türkiye için yayıncılık yapamadı da, onlar Amerikalı patronla hep Türkiye için yayın yaptı..

FOX Haber’den söz ediyorum..

Ve bugün bir kez daha önemli bir sorumluluk düştü, artık aile olan o Haber Merkezi’ne..

Haksızlığın, hukuksuzluğun, kibrin, nobranlığın, millet iradesine saygısızlığın, milletin sandığını tekmelediği İstanbul’daki en önemli virajda, yine onlar olacak karşımızda..

Sevgili büyüğüm Uğur Dündar’ın, daha önce de ifade ettiğim gibi, “Seküler-muhafazakar” aralığında sıkıştırılarak, bir iletişim tuzağına dönüştürülebilecek yayın için kararını alkışlamıştım..

Şimdi de, 16 Haziran’daki Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım yayınının moderatörlüğü için İsmail Küçükkaya tercihini alkışlıyorum..

İsmail’in üzerinde büyük bir sorumluluk var artık..

Zira o yayının şanı, şerefi, namusu moderatörün omuzlarında..

Çalar Saat’ten sonra, şimdi elinde bir “saatli bomba” var..

Beklentim, o “saatli bombayı” da Çalar Saat’e çevirip, hepimizi ferahlatması..

Ak Parti’nin bugüne kadar asla yanaşmadığı bir yayın olacak.. Dolayısıyla elim yüreğimde..

Taraflara güvenmediğimden değil.. Aklımdaki deli sorulardan..

17 yıldır yapmadıklarını, yaptırmadıklarını neden şimdi yapıyorlar, meraktayım..

Ancak, moderatörün İsmail Küçükkaya olması,  yayın tarzı ve vücut dilini iyi bildiğimden, beni rahatlatıyor..

Bu yayın herhangi bir yayın olmayacak..

Moderatörüyle, katılımcılarıyla, izleyicileriyle, hepimiz için sandık kadar kıymetli bir yayın olacak..

Bizim mahallenin, medya mahallesinin, havasından geçilmeyen ama “Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden”lerini düşündükçe, diyor ki içimdeki ses;

Göster şunlara İsmail.. Gazetecilik neydi ve nasıl yapılırdı göster şunlara..

Başarılar Ekrem bey.. Başarılar Binali bey..

 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ne-diyem-mahmut-mu-diyem-52223yy.htm