Camdan Zihin, Ya Kırılırsa!

Camdan Zihin, Ya Kırılırsa!
18 Eylül 2011 20:32

Ah şu teknoloji!


  Neler etti bize…


  Adeta kimyamızı bozdu…


  Her şey ama her şey yitirdi artık samimiyetini ;Dostluklar,sevgi,aşk hepsi tehlike altında,direniyor; sayısı her geçen gün artan ''sanal insan'' lara direniyor zamana…


 


  Artık içten bir sohbet etmek istediğimde ya dede kuşağı ya da bir köy kahvesi paklıyor beni.Ve evdeki en tatlı en samimi sohbeti elektrikler kesildiğinde yapıyorum ailemle,bu kez tüm klişelere inat televizyon susup dinliyor bizi.


 


  İnternet çağını aşıp ''net''diyecek kadar ilerleyen,adına ''tablet'' denen teknolojik cihazlarla gündemi iki dakika da tarayan,sohbet çağını kapatıp ''slm'' diyecek kadar ''atıştırmalık'' konuşulan bir dönemde yaşadığım içinşanslı mıyım,şanssız mıyım bilmiyorum ama şu soruyu herkese sormak istiyorum: ''Teknolojinin hiç bir nimetinden faydalanmamış atalarımız kadar birikimli miyiz,derin miyiz ve yol-yordam,ilim-irfan sahibi miyiz ?'' Hayır,kesinlikle hayır.''Gelişen dünya'' ve teknoloji sadece düşüncelerimizi ve atalarımız kadar güçlü olmayan birikimlerimizi makyajlamış ve bizleri olduğumuzdan biraz farklı göstermiş! Haklı değil miyim? Yanlış anlaşılmak istemem,kimse dünyaya geleceği dönemi seçemiyor.Suçlu aramaya da gerek yok.Hiçbir şey yerinde sayamazda zaten.Ancak daha acı veren şeyse teknolojiyi seven ve elimden geldikçe takip etmeye çalışan birisi olarak bunları yazmamdır.


 


  Teknoloji bize artık zorunlu ihtiyaç gibi geliyor ya hani.Onunla çok sonra tanışanlar için o kadar da değil.Örneğin babam başkentte doğmasına karşın elektrikle çok sonraki yaşlarında tanışan birisi ve halinden hiç şikayetçi değil.Gaz lambasının aydınlattığı küçücük bir odada kardeşleriyle geçirdiği huzur dolu günleri anlatır zaman zaman…Asıl mesele denge aslında,kölesi olmadan arayı iyi tutabilmek teknolojiyle…Yani bir örnekle açıklamak gerekirse zihnin cam gibi berrak görünmesini teknolojinin saf ve temiz görüntüsü ile bağdaştırırsak kırılacak bir şey olduğunu da unutmamamız gerekir.Ve tabi abartırsak, bir gün o cam niteliğindeki teknolojinin de başımızda kırılabileceğini göz ardı etmemek gerekir!Çünkü herşey gibi teknolojide beyinde biter.


 


*                                             *                                             *


 


  Ne düşünüyorum biliyor musunuz ? Acaba teknoloji bu denli insanlığı ele geçirmemiş olsaydıkendi adıma nasıl bir farklılık olurdu ? Şundan çok eminim:


 


  Daha çok kitap okur,daha çok yazardım.Daha çok sorgulardım…


 


  Daha çok doğayla baş başa kalırdım.


  Daha çok sohbet ederdim.


Ve bu kısım hepimiz adına:


 


Dünya bizi daha az zehirlerdi:Derelerimiz,nehirlerimiz temiz akar,baz istasyonları ve nükleer santraller olmadığı için daha az radyasyona maruz kalırdık.Belki Kazım Koyuncu'yu kaybetmezdik! Adaşım Osman Yağmurdereli'yi de…Radyasyon ortamının ne denli kanseri tetiklediğini hepimiz çok iyi biliyoruz.


 


*                                              *                                              *


 


Tabi birde ozon tabakası,daha kalın olacağı kesindi.Küresel ısınma muhabbetini hiç açmayalım!


 


Düşünüyorumda mücadele ettiğimiz şeylerin başında aslında teknoloji geliyor. Ancak bu mücadeleyi de ilginçtir yine teknolojik cihazlarla yapmaya çalışıyoruz.Tıpkıborcu borçla kapatmak gibi kanımca! Mesela ben bu yazıyı dolma kalemimle değilde laptopumla yazıyorum ;Doğaya hem gereksiz bir ısı veriyorum hem de radyasyon alıyorum…


 


Bir anekdotla kapatmak istiyorum:Hepimizin bildiği gibi dünyada cep telefonu kullananların yaşortalaması küçülmüş durumda ve cep telefonlarının sayısı her geçen gün artar vaziyettedir.İyi mi kötü mü siz karar verin.Ben tek başıma düşünmekten yoruldum.Yordu beni teknoloji,yordu işte!Yazımı okur okumaz şair dostum Yakup Paslı son noktayı koydu:''İleriye geriliyoruz sanırım…''dedi.Bunuda sizinle paylaşmak istedim.


Yazarın Son Yazıları:
Koalisyon öcü müdür yoksa uygarlık mıdır?
Çok seçenekli seçim
Ankara Sohbetleri 2- “Başka Kent Ankara” (Feridun Büyükyıldız)