Bürokratları ABD’de tutuklanma korkusu sardı iddiası…

Bürokratları ABD’de tutuklanma korkusu sardı iddiası…
12 Eylül 2017 11:54

Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, bir çok bürokratın ABd’ye ne görevle olursa olsun peşinen gitmeme yönünde tutum içerisinde olduğunu iddia etti.

 

 

 

İşte o satırlar:

 

 

Gözler, 19-25 Eylül tarihlerinde ABD New York’ta gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 72’nci dönem toplantılarında… Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a Reza Zarrab davasında tutuklama kararı çıkmasının ardından R. Erdoğan’ın Trump’dan randevu koparması ABD gezisini daha da önemli hale getirdi. Bakalım “gelen pis kokular”a ne olacak?.. Erdoğan, Kazakistan’a uçmadan önce Atatürk Havalimanı’nda kestiği raconları Trump’a tekrarlayabilecek mi?.. “Pis kokular” birden muhteva değiştirip lavanta kokusu olur mu?.. Birleşmiş Milletler toplantılarının bitiş tarihi aynı zamanda çapulcubaşı Barzani’nin referandum tarihi olan 25 Eylül, Türkiye-ABD ilişkileri için yeni bir makas değişimi olur mu?.. Başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcüleri PKK/YPG’ye giden silah dolu TIR’lardan bahsederler mi?.. ABD’ye yönelik PKK/YPG müttefikliği eleştirileri bıçak gibi kesilir mi?..

 

 

Bu seferki ABD gezisi öncekilere göre çok farklı olacak gibi!.. Başkentte her ihtimale göre farklı senaryo konuşuluyor. AKP iktidarı, Barzani referandumu sonrasında ilan edilecek bağımsız Kürt devletini “Türkmenlere de özerk bölge verilecek” bahanesiyle ilk tanıyan olur mu?.. Zafer Çağlayan’ın ABD’de tutuklu bulunan Zarrab’ın davasına eklenmesi ve beraberine eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan’ın da takılması ve tutuklama kararları… Ankara kulislerinde “daha en az 6-7 isim var” diye konuşuluyor. Bazı bankalar!.. Bürokrasiyi de “ABD görevi” korkusu sardı. Alakalı alakasız pek çok bürokrat görevin içeriği ne olursa olsun ABD’ye gitmeyeceklerini peşinen ve açıktan ilan ediyor. Bu dava sonrası ABD, Türkiye’ye ne fatura çıkarır?.. 60 milyar dolar civarında bir paradan (cezadan) bahsedenler var.

 

 

Başkentin derin koridorlarında konuşulanlardan hareketle pek de iç açıcı olmayan fotoğrafı özet olarak şöyle toparlayabilirim;

 

 

*AKP iktidarı, Barzani referandumunu el altından destekliyor. Açık ve net tavır almadılar. Net bir dille “yapmayın” demediler. Çünkü, MHP ile anlaştıkları uyum yasalarının çıkması işi var.

 

 

*Peşmerge ile Irak ordusu şimdilik karşı karşıya gelmez. Bir Arap-Kürt savaşı çıkabilir mi? Büyük kavga Musul üzerinde olacak. Barzani, peşmerge  9-10 köyde etkiliyken, hemen hemen bütün köylere yerleşiyor. Musul nüfusunu rahatsız ettiği gün talepleri olur. Araplar ne yapar? Bir gün Kürtlerin yanında da olabilir. IŞİD’i, ABD’yi de desteklediler. Arap aşiretlere güvenilmez, o yapıda değiller. Kürt devletinin yanında da yer alabilirler.

 

 

*Bağdat’tan bizim yanımıza kimse gelmiyor. Bizim tavrımız net değil. Barzani’nin yanındaymışız gibi duruyoruz. Bizim devlet politikası olarak Musul ve Kerkük iddiamız var. Ne kadar planın programın olursa olsun, başkasının da planı var. Düne kadar “Emevi Camii’ne gideceğim” deniyordu, Suriye politikası bizi sıkıntıya soktu. Esad ile şu anda barışmanın yollarını arıyoruz. El altından görüşülüyor. Şam’da görüşmeler 6 aydır devam ediyor. Devlet olarak, hükümet olarak, Erdoğan ile Esad, Başbakan ile Esad görüşmesi bir başka ülkede, örneğin Rusya’da, İran’da böyle bir görüşmenin olması çok da büyük bir sürpriz olmaz yakın zamanda. Rusya ve İran’ın aracılığı ile olabilir.

 

 

*Belki de 5-6 ay sonra Mısır ile de ilişkiler başlayacak.

 

 

*PYD ile Suriye ordusu arasında anlaşma var. PYD, Kuzey Suriye’ye çekilecek.

 

 

*Biz de, Cerablus’ta, El Bab’da kanalizasyon, hastane, içme suyu şebekesi yaparak, bize bağlı bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Esad da hakim olsa kendimize bağlı bir halk oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu operasyonu PYD’de de yapıyor. PYD’nin olduğu yerde özerk bir yapı oluşacak. Kürdistan olacak.

 

 

*Bölge karışacak. Kimin nerede devlet kurduğu kimseyi ilgilendirmiyor. Petrol nasıl Batı’ya düzgün ulaşacak, adamların derdi davası o. Herkes bu bakış açısında. Bu işler su götürür daha.

 

 

Evet!.. 19 Eylül’de başlayacak ABD gezisi sonrası çok önemli bir makas değişimi olabilir. Trump kayıtsız şartsız bir “okey” demesi karşılığında R. Erdoğan’dan çok şey koparabilir. Karşılığında “işler yürüsün ama sizin milletin hemen uyanmaması için forslu uçağında kabin ekibi gazetecilerine bize yüksek perdeden sallamaya devam et” diyebilir!..Başkentte, bizlerin sizlere kulis diye aktardığımız yerler o kadar karıştı ki… İnanamayacaksınız belki!.. R. Erdoğan’ın bir daha Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı bile iddia edilmeye başlandı. “Türkiye’de çok değişik bir kişi Cumhurbaşkanı olabilir”in üzerinde ısrarla duruluyor ve kafa patlatılıyor. Gelişmeler nereye gider?.. Burası Ankara… Çok şey konuşulur… Pek çok kez yaşayarak şahit olmuşumdur; “büyük sürpriz”, “sürpriz olur” dediğimiz şeyler gün olup gerçek olmuştur. Bekleyelim bakalım!..